Obama AIG yüzünden ağır eleştirilerle karşı karşıya kalsa da, İran'a verdiği mesajda da görüldüğü üzere 'büyük işleri' doğru yapıyor.

Amerikalı gazeteci Bartle Bull Prospect dergisinin yeni sayısında yayımlanacak yazısında haklıysa, ABD Başkanı Barack Obama yeni Abraham Lincoln veya yeni Franklin Roosevelt'ten ziyade, yeni Jimmy Carter olabilir; Demokrat Carter 'asil ruhlu başarısızlığın' sembolü haline gelmiş ve bir dönem sonra iktidardan indirilmişti. Bu dikkat çekici fakat vakitsiz argümana göre, Obama Carter'la aynı hataya düşerek yeni bir sosyal gündemi kabul ettirmeye çok fazla öncelik veriyor ve ekonomiyi tamir etmeye yeterince odaklanmıyor. Kongre bütçe ofisi, yönetimin 10 yıl için planladığı 7 trilyon dolarlık bütçe açığının bir ayda 8.6 trilyon dolara çıktığına dair bir tahminde bulundu. Carter gibi Obama da, İran devriminin hiç de yumuşak başlı olmayan güçleriyle yüzgöz olacak.

Bu noktada bir miktar perspektif gerek. Bu yönetimin iktidarda 46 ayı daha var. Bununla birlikte, geçen haftayı şekillendiren şey şuydu: Başkan, vergi mükelleflerinin 170 milyar dolarıyla çöküşten kurtarılan AIG'nin, yöneticilerine 165 milyon dolarlık prim dağıtmasının neredeyse tüm Amerikalılar arasında yarattığı öfkeyi dile getirmekte zorlandı. Obama ve Hazine Bakanı Tim Geithner, primleri engellemedikleri ve parayı geri almakta tereddüt ettikleri için eleştirilerle yüzyüze kaldılar.

Neredeyse mükemmel bir erdemle ve iyi siyasi zamanlamayla donatılmış bir başkan, alışılmadık biçimde hazırlıksız yakalanmış görünüyordu. Bazıları, Obama kampanyasının ne yaptığını bilen tavrının Beyaz Saray'a getirilmediğini söylüyor. Diğerlerine göreyse, halk finansal kurumların çöküşü karşısında somut adım arzularken, başkan içerikten çok görünüşü önemsiyor.

Obama'nın devasa bir kurtarma paketini Kongre'den rekor hızla geçirdiği göz önüne alınırsa bu biraz ağır kaçıyor. Bill Clinton'ın kaotik ilk haftalarına kıyasla (ki çok rahat bir şekilde yeniden seçildi), Obama'nın Washington'ı mutlak biçimde 'Atinalı' görünüyor. Fakat muhalefet ve medya Obama'nın disiplinli ve münakaşalara neredeyse hiç bulaşmayan kişiliğini, eleştiri için beklenmedik bir paratonere çevirdi. Bu hafta, Obama'nın destek oranları ilk kez yüzde 60'ın altına düştü; bu da onu görev başındaki bir başkan için olağandışı bir adımla Jay Leno'nun talk-şovuna çıkmaya teşvik etti.

Dün İran'a verilen video mesajı Tahran tarafından geri çevrilir ve İsrail'deki yeni sağcı hükümet tarafından hor görülürse, Obama'yla saf olduğu için dalga geçilebilir; Persleri selamlaması Amerikan gururunu değil öfkesini tetikleyebilir. Daha iyi karşılanabilir de: Obama mesajını siyasi değil kültürel terimlere dayandıracak kadar akıllıydı. Ve kritik seçimler yaklaşırken, İran Cumnurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad bu yaklaşımı iyi karşılamayı çıkarı dahilinde görebilir. Fakat yabancı güçlere doğal olarak şüpheci yaklaşan ve iç eleştiriden çekinen devrimci rejimlerle normal ilişki kurma çabalarının, İslami İran'la da, Jakoben Fransa ya da Bolşevik Rusya'yla olduğu kadar zor olacağı fikri hâlâ doğru. Ancak biraz nesnellik lazım. Obama İran'a açılmakta, diplomasi önermekte ve en kadim kültürlerden biriyle saygı çerçevesinde konuşmakta haklı. G20 zirvesinden sonra Müslüman dünyaya gitmekte de haklı. Diğer uluslarla siyasi açıklıkla konuşabilen bir Amerikan başkanının varlığı iyimserlik kaynağı olmalı. Obama bazı şeyleri yanlış yapıyor. Fakat büyük işleri doğru yapıyor. Ona zaman verin. (Başyazı, 21 Mart 2009)

Kaynak: Radikal