Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, yapılan seçimlerden sonra belirlenen yeni lideri ve Mişel Kilo eşliğinde Washington'a bir ziyaret düzenledi. Peki, konseyin Washington ziyareti ne anlam ifade ediyor? Eğer konu muhaliflerin silahlandırılmasıysa Obama idaresinin bu konuda büyük bir yalancı olduğu biliniyor. Çünkü eğer gerçekten silahlanmaya destek verseydi, İngiltere ve Fransa'ya bu konuda baskı yapardı. Eğer konu Güvenlik Konseyi'nin devrimin yanında olduğuna dair karar alması ve cunta yönetimine hukuki yaptırım uygulamasını sağlamaksa bu da Rusya'nın vetosuna takılıyor.  Konu finansal destekse Amerika'nın devrimcilere para göndermeyeceği açık, çünkü istemiyor!!

Amerika böylesi siyasi manzarada boğulmuş durumda. Devrimin ilk gününden beri gereksiz ayrıntılarla gündemi meşgul etmekten başka bir şey yapmıyor. Uluslar arası güç dengesi üzerinde ise bir etkisi hiçbir zaman olmadı.  Irak El Kaidesi'nin ve diğerlerinin istihbaratının gözü kulağı olmaları için Suriye'ye girmesine izin verdi. Devrime hiçbir yardımın ulaşmasını ise kabul etmedi. Öyleyse soru şu: Washington'un Suriye'ye ne faydası var? Dikkati çeken Washington müdahalesine iç dinamiklerden gelen ısrar.. Çatışmanın karakterleriyle ve Suriye sorununun özüyle hiçbir alakası olmayan ABD ile detaylı tartışmalar yapma hevesi. Amerika Suriye'ye müdahaleyi reddedecek. Çünkü İsrail'i, Esad ailesini koruyor ve acil bir siyasi çözümden yana değil.

Eğer konu diktatör rejimle müzakere süreci başlatmaksa bunu Şam'da doğrudan gerçekleştirebilirler. Cenevre-2'ye gidip Rusya'ya ve Amerika'ya hak etmedikleri krediyi vermelerine de gerek yok. Onların yerine bu krediyi herhangi bir Arap ülkesine sunabilirler. Suudi Arabistan veya Tunus gibi! Nihayetinde Tunus lideri de bir hukukçu ve adaletin ne demek olduğunu en azından biliyordur! Ama sorun rejimin düşürülmesi ki bu tüm sorunların anahtarı. Eğer rejimin devrilmesi bir esas teşkil etmiyorsa da ne Amerika'ya ne Rusya'ya ne de Cenevre-2'ye gerek var.

Ulusal koalisyonun liderlerinden Münzir Haddam, SMDK'nın Washington ziyareti sonrasında yaptıkları açıklamaya bir yorumda bulundu. Açıklamada yeni lider Ahmet Carba, Washington'dan, koalisyonun Cenevre-2'ye katılmayı kabul ettiğini ancak Cenevre-1'deki kararların uygulamaya konması şartını öne sürdüklerini ilan etti. ( müthiş zeka!!). Koalisyon geç kalınmış olsa da aslında doğru bir adım attı. Washington ziyareti sayesinde belki bu sefer koalisyon, müttefiklerinin Suriye'de askeri çözümün bir işe yaramayacağına dair nasihatlerini dinlemeye başlar. Bu sefer Ahmet Carba ve koalisyonu, İngiltere ve Fransa'nın devrimcileri silahlandırma konusundaki çekimserliklerini anlayabilir. Amerika şüphesiz bir şeyler yapacaktır. Ama Koalisyonun ve ondan öncesinde ulusal meclisin öne sürdüğü fikirlerin Suriyelilerin kanına nasıl mal olduğunu belki idrak edebilirler.

Münzir Haddam'ın açıklamalarına iki şekilde yorum getirilebilir. Öncelikle görünen o ki hala Cenevre-2'nin bir çözüm getireceğine ve Suriye'de kanın duracağına dair umudu olanlar var. Halbuki bunun da ABD siyasetinin ayrıntılarından biri olduğu ve muhalifleri daha fazla yormak ve daha fazla zaman kazanmak için yapıldığı ortada. İkinci yorum ise, bu satırlarda gizli. Eğer Cenevre 2 gerçekten Suriye'deki kanın durması için bir çözümse Rusya ve İran'ında toplantıdan anlaşmaya uyum sağlayan taraflar olarak çıkması gerek. Bu nedenle Haddam'ın beyanı bizi Cenevre-2'nin sadece rejimin ülke yönetiminde kalması için yapılacağı sonucuna götürüyor. Bunun için başka bir dolambaca girmeye gerek yok.

Cenevre-2 sadece bir ayrıntı olarak kalacak. Ne Rusya'nın ne İran'ın ne de Esad'ın gözünde hiçbir değeri yok.  Güvenlik konseyinin daimi üyelerinden Fransa'dan muhalif koalisyona açık bir mesajı vardı: Suriye'de askeri çözüm olanaksız! Bu nağme, özgür Suriye ordusu 2011 yılında bazı bölgelerde zafer kazanmaya başladığı günden beri çalıyor. Çünkü onarın hepsi başından beri Esad'ın katliamlarıyla devrimi bastırabileceğine inanıyorlardı. Ama bu olmadı.  Sadece siyasi çözüm söylemleri gündemi meşgul edip durdular. Çünkü ne Rusya ne Fransa ne İran ne de Amerika, Suriye halkını umursuyor. Bunu da siyasi çözümden başka olanak diyerek ispatlıyorlar. Herkes de bu yalana inanıyor. Çünkü aslında ortada gerçek bir çözüm yok.

Bir takım silahlı örgütlerin direnişe katılması, Hizbullah'ın müdahalesi veya İran'ın askeri kanadının Suriye'ye girmesi devrimi sorunlar zincirinin içine sokmaktan başka bir şey değil. Suriye şu an harab olmuş durumda. Kriz giderek tehlikesini artırıyor. Siyasi çözümün sihri bu mudur?

Suriye Ulusal Koalisyonu Amerika'yla siyasi çözüm konusunda acele etmemeli. Çünkü Washington Esad'ın devrimi bastırmadaki başarısızlığından sonra Suriye'yi savaş kuyusuna atmaya karar verdi. Öyleyse hangi siyasi çözümden bahsediliyor? Eğer siyasi bir çözüm istiyorsanız gelip gücünüzü göstermeniz gerek. Bu da Fransa'nın iddiasına verilecek kısa cevap olacaktır.

Kaynak: Elaph
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız