?Ucuz canlar ülkesi? diye bir Türkiye manzarası çizmek, inanın, beni çok yaralıyor. Ama acı gerçek ne yazık ki bu. Bakın şu alt alta sıraladığım olaylarla ortaya çıkan manzaraya: Rögar kapağını çalan şebekeler ülkesi... Rögar kapağının kapalı olup olmadığını kontrol edenlerin bulunmadığı ülke... Çalınan rögar kapağının bıraktığı delikten çocukların düştüğü ülke...Açık bırakılmış fosseptik çukurlarında, su kuyularında, doğal gazcının, kanalizasyoncunun, elektrikçinin, inşaatçının kazdığı hendeklerde cansız kalan canlar ülkesi... Hayatın her alanına yansıyan aksaklıkların, ancak bir çocuğun, bir yaşlının, bir engellinin canına mal olduğu zaman fark edildiği ülke...200 promil alkolle direksiyona geçilebilen, bu hal içinde yollarda slalom yapılabilen ülke...Alkollü sürücünün yol üzerine bırakılan yaralı insanın üzerinden geçip, insanlık haysiyetini ayaklar altına alarak kaçabildiği ülke. Yola savrulmuş yaralıların bazen saatlerce ambulans beklediği ülke... Hasta taşımak için ayrıcalık tanınan ambulansların, otoyolda emniyet şeridini kullanmak için kullanıldığı ülke... ?Doğum günü? partisinden çıkıp ana yolda yarış yapan ve üç gencin ölümü ile günü, ?ölüm günü?ne çeviren, gök ekinlerin kolayca biçilebildiği ülke... Bilmem kaç bıçak darbesi ile eşlerin, kızların, kız kardeşlerin, bilmem kaç bıçak darbesiyle babaların, kocaların öldürüldüğü ülke. Bilmem kaç bıçak darbesi ile ana rahminde ceninlerin katledildiği ülke. Terör örgütlerince yürekleri talan edilerek dağlarda, sokaklarda ölümlere sürüklenen gençlerin ülkesi... Daha lise çağında, kız ve erkek arkadaş kıskançlığı uğruna gencecik canlara kıyılan ülke... Bir televizyon dizisinden etkilenen tüyü bitmedik çocukların ölüme doğru yol aldığı ülke... Kömür sobalı evlerde diri yatıp ölü kalkanlar ülkesi... Pisi pisine ölümler ülkesi...?Bir insanın değeri ne bu ülkede?? diye sormaktan korkacağınız ülke...Evet, hadi soralım bir insanın değeri ne bu ülkede? ?Bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir? denilmiş kutlu metinlerde...Bir zamanlar öyle inanır, öyle hayat kurarmışız. İnsan ilişkilerimiz dirilişe ayarlı imiş. Birbirini ihya edermiş insanlar. İşte, tam da bu bilincin kaybedildiği bir ülke çıkıyor önümüze şimdi. Böyle bir ülkenin Türkiye olması ne kadar acı vericidir. Kendi bilincinde sancılar yaşayan bir ülke haline gelmek ne kadar acı...Kuşlara ev yapan, hastane kuran bir rahmet toplumundan, facialar toplumuna doğru seyretmek... Mübarek bir ülkenin, mübarek bir toplumun başkalaşma seyrinden bahsediyoruz. ?Bize bir şeyler oluyor dostlar!? diye haykırmamak elden gelir mi? Belki her şeyi bir yana bırakıp, bir insanın değerini öğretmek gerekiyor bu ülkede. Dilara'nın değerini...Hatice'nin, Ayşe'nin, Ömer'in, Ali'nin değerini... Bu yeniden tüm ülke olarak ?insanlık dersine? soyunmak gibi bir şey. ?Kaybettiğimiz güneşi aramak? gibi bir şey...Küçük şeyler değil yaşadığımız... Alışmamak lazım bunlara...?Üçüncü sayfa? haberleri dediğimiz, ülke adına bu kirli görüntülere... Televizyonların ?Hayatın içinden? başlığı altında sunduğu, bazen aklımızı kaçırıp magazin boyutunda seyrettiğimiz, zaman zaman ?Allah Allaah? diye harte edip geçtiğimiz bu haberleri kanıksamamalıyız...Olağan görmemeliyiz.Bu kirlenmeyi üzerimize yapışıp kalmış asli vasıflarımız gibi algılamamalıyız. Mehmet Akif'in ?Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz? diye başlayan dizeleri var. Bunda uzak zamanlardan kalmış bir hasret, bir nostalji yankılanıyor. Sanki gitti, gelmez gibi bir duygu...Oysa bütün medeniyet geçmişi boyunca merhameti, şefkati, insan sevgisini, insan onurunu anıtlaştıran bir toplumun çocuklarıyız. Yani orada, medeniyet birikiminde bir erdem kaynağı duruyor. Uzanıp almak lazım.Kendimiz için öncelikle...Çocuklarımızın böyle ucuz ölümlerle dünyayı terk etmemesi için...Sonra belki tüm insanlık için...Bütün dünyada, açlık, cinayet, savaşlar, alkol ve uyuşturucu anaforunda gözleri solan çocuklar için, gençler için... Benim bir çağrım var çocuklar için:Annelere babalara:Şimdi daha sıkı sarılın çocuklarınıza.... Öpün onların gözlerini, saçlarını yeniden okşayın... Onlara ?Allah emaneti? gibi bakın bir kere daha...Cam kırıkları üzerinde geziyor çocuklarınız. Koruyun onları!?Ve bir çağrı da ülkeyi yönetenlere:Bu ülkenin ?ucuz canlar ülkesi? olmaktan çıkması için sıvayın kolları. Ne olur geç kalmayın...Bir Dilara'nın daha gözleri solmasın... (Burç FM yorumu, 6 mart 2007 )