Semra Hanım yıllardan beri bir iddiayı tekrarlıyor. Kocamı öldürdüler?Muhalifi muvafıkı bu iddiayı doğruluyor. Ama ne hikmetse dönüp bakan veya tahkikat yapan yok. Hatta Abdullah Öcalan: "Özal bizimle temas halindeydi ve Kürt meselesini çözmeye kararlıydı, azmetmişti bundan dolayı onu öldürdüler!' diyecekti. Ama Kenan Evren askeri yönetimden sivil idareye geçildiği sıralarda 8 bölge valiliği ihdas edilmesi teklifinin bizzat Özal tarafından reddedildiğini ve rafa kaldırıldığını söyleyecekti. Keçeciler de bu iddiayı doğrulayacaktı. Kenan Evren'in söyledikleri doğru veya yanlış olsun farketmez; özal, Kürt meselesine hep yumuşak mukabeleden yana oldu. Zaten Özal'ın Evren planını reddetme gerekçesi de 'Neden bunu askerler yapmadı da sivil idareye geçerken bize devrettiler, bize havale etitler' yaklaşımında düğümlü. Zira, KKTC'nin ilanı da böyle bir oldu bittiye getirilmişti. Askeri yönetim anlaşıldığı kadarıyla kestaneleri ateşten maşa kullanarak veya sivillerin eliyle almak istiyordu. Kenan Evren de bundan dolayı kendilerinin çözümden yana olduğunu ama Özal'ın çözümün yolun tıkadığını iddia edecekti. Fehmi Koru'ya göre Evren'in seslendirdiği plan ise 27 Mayıs darbesi sonrası kurulan Milli Birlik Kurulu'ndan kalma bir tez. Apo: "Özal biçim için öldürüldü' dese de bu husustaki rivayetler muhtelif. Bu rivayetlerden birisini dile getiren de bizzat eşi Semra Hanım'ın kendisi. 'Papatyalar kraliçesi' yıllardan beri kocasının öldürülduğü tezini işliyor ama kimseden ses seda yok. Akşam gazetesinden Ali Saydam da haklı olarak: "Bu iddialar gelişmiş ülkelerde seslendirilseydi böyle geçiştirilmez, yer yerinden oynar ve mutlaka dikkate alınırdı" diyor. Aslında bu yorum da biraz su götürür. JFK'nın öldürülmesi amiyane tabirle Arap saçına dönmedi mi? Semra Özal'ın tezi daha şümüllu. O, iç nedenlerden dolayı değil de Özal'ın dış nedenlerden dolayı ve vizyonu nedeniyle öldürüldüğünü söylüyor. Bu vizyon aslında Great Game (Büyük Oyun)'in 21'inci yüzyıl versiyonu idi. Bilindiği gibi, Orta Asya'daki nufuz ve etkinlik yarışı ve mücadelesine 19'uncu yüzyılda Great Game/Büyük Oyun diyorlardı. Bu oyun İngilizlerle-Ruslar arasında tezgahlandı veya oynandı. Oyunu sonunda İngilizler kaybetti. 21'inci yüzyılda ise bu oyun Afganistan üzerinden yine ABD ile SSCB arasında oynandı. Bu mücadelede iki tarafın oyunları da boşa çıktı. Önce SSCB Afganistan'ı kaybetti ve ardından SSCB dağıldı ve Türki Cumhuriyetler bağımsızlığa kavuştu. Mücahidler karşısında oyunu SSCB kaybetti. Şimdi Taliban karşısında sıra ABD'de.***İşte Afganistan üzerinden SSCB ile ABD'nin yenişemediği bir sırada; aktör olarak Mücahidlerin bulunduğu ara devrede sahaya yeni bir aktör çıkmıştı, pakistan ve Ziya Ul Hak. Merhum Ziya Ul Hak Arapların 'tamuh' dedikleri ihtiraslı bir vizyona sahipti. Batı basını hakkında sık sık Afganistan üzerinden Orta Asya'da bir İslam İmparatorluğu kurmanın peşinde olduğunu yazıyorlardı. Tarihte Gazneliler veya benzeri imparatorluklar bu bölgede kurulmuştu. Ve gerçekten de Afganistan İslam dünyası için büyük bir itici güç olmuştu. Ümmet Afganistan üzerine seferber edilmişti. Bu gücün boşa çıkarılması ve ötelenmesi gerekiyordu. Ve gerçekten de bu rüyayı gerçekleştirebilecek kilit isimler bir bir ortadan kaldırıldılar. Bunlardan ilki Ziya Ul hak oldu ve ardından Abdullah Azzam gibi kilit isimler de ortadan kaldırıldılar. Böylece saha aktörlerden boşaldı. Bu bayrağın rüyacıları veya bu rüyanın bayraktarları ortadan kaldırılmış oldular. Bir kez daha bayrak yere düştü ve sahipsiz kaldı. Ziya Ul Hak'ın ölümünden sonra Pakistan Türkiye'deki 28 Şubat sürecine benzer bir şekilde türbülansa girdi. Kendisini bir türlü toparlayamadı. Yine kısır siyasetçiler işbaşına geçti. Bangladeş'te Hasina ile Halide Ziya arasındaki kısır çekişme misali Benazır Butto ile Nevaz Şerif ülkenin geleceğini kilitlemişlerdi. Bizde de 12 Eylül öncesinde Demirel ve Ecevit veya 12 Eylül sonrasında Çiller ile Mesut Yılmaz'ın yaptıkları ve Türkiye'nin yıllarını heba ettikleri gibi. Böylece altın fırsat heba edilmiş oldu.***Sonra Ziya Ul hak'ın projesini Özal devralmış oldu. En azından Semra Özal'ın iddialarından anladığımız bu. Akibetleri de aynı oldu. Semra Hanım'a seversiniz veya sevmezsiniz ama iddiaları kayda değer. "Özal'ı, Büyük Türk Cumhuriyeti öldürdü" başlıklı Sabah gazetesinin haberinde şu ilginç iddialar yer alıyor :" Ece Vahapoğlu'nun atv'de yayınlanan 'Güç Kadında' programına konuk olan Semra Özal, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın sefarette içtiği bir limonata ile zehirlenerek öldürüldüğünü, bunun da nedeninin Özal'ın açıklamaya hazırlandığı Büyük Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu olduğunu öne sürdü. Merhum eşinin suikast sonucu öldüğüne ilişkin şüphelerini tekrarlayan Özal, en son Türk Cumhuriyetlerine ziyaret gerçekleştirdiklerini de hatırlatarak, büyük bir Türk Cumhuriyeti kurulması için eşinin orada bütün Türki devletlerle anlaşma yaptığını ifade etti ve şöyle dedi: "En son Çin'e gidecektik ve orada ilan edilecekti. Tabii büyük bir Türk Cumhuriyeti kurulması - ki bütün yeraltı zenginlikleri burada- büyük devletleri rahatsız etti. Rahatsız olabilecek çok gruplar vardı. Onların tesiriyle zannediyorum. Bir gün bir sefaretteki kokteyle zorla götürüldü. İçtiği limonatadan şüphe ediyorum ben. 'İçki içmiyorsunuz diye size özel hazırladık' deyip bir limonata getirmişler. Ve o da hatır için içmiş. Aslında hiç sevmezdi." Demek ki Ziya Ul Hak ve Özal, Great Game'in son iki kurbanı veya şehidi... Ruhları şad olsun...