Türkiye ılımlı İslam sayesinde, kimliğini geçersiz kılmayan, İslam'a da zarar vermeyen demokratik bir devlete dönüştü. Araplar bu süreci incelemeli.

Acaba İslam bazı Müslümanları deniyor mu? Müslümanların, öncelikle kendi aralarında uzlaşı sağlayarak, bu eşsiz inancın saygınlığını kurtaracak biçimde kendi gerçeklerini aşma güçleri var mı?

Siyasi İslam, barışçı eğilimler konusunda sorumsuzca davrandı. Birbirlerini kâfir sayan gruplara ayrılmayı, Müslümanların çöküş döneminde dahi görmedik. Niçin gençler Taliban ve Kaide yöntemine kayıyor, Arap ve İslam ülkelerindeki ıslah sürecinin dinamikleri unutuluyor?

Bu dinamikler, en zor dönemlerinde hoşgörü ve ılımlılığın tesisi için Müslümanlara önderlik etmişti. Peki laik Türkiye'de İslamcı akım neden başarılı oluyor da, benzer akımlar başka ülkelerde kavga ediyor? Sorular çok, cevaplarsa nesnel bir analiz gerektiriyor. Türkiye nasıl oldu da Avrupa'nın yasalarının ve demokratik deneyiminin başarılı etkenlerini kullanan, şeffaf seçimlerle beslenen demokratik bir devlet haline geldi? Oysa asker laik devlete aykırı olan İslami her şeye karşıydı.

Avrupa, Türkiye'nin büyük bir coğrafyada genelleşmeye müsait İslami bir model, barışçıl bir komşu olması için bu sürece önem verdi. Türkiye'nin ılımlılığı, AB üyeliğini getirebilir. Bu durum, suikasta ve mezhep ayrımcılığına başvurmayan, terör ihraç etmeyen, diyaloğa dayalı, gelişmeyle uyumlu, ılımlı ve bilinçli bir İslam modelinin başarısı değil mi?

Örneğin, çeşitli ırk ve dinlerin bulunduğu Hindistan'la Pakistan arasında nasıl bir karşılaştırma yapabiliriz? Hindistan şaşırtıcı biçimde gelişiyor ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Pakistan bölünme ve çöküş içinde. Birincisi modelini derinleştirmekte nasıl başarılı oluyor da ikincisi kaybediyor?

Acaba sebep aklın devre dışı bırakılması ve geçmişe bir yasa gibi bağlı kalmanın gölgesi altında bölünmelerin artması mı? İslam'ın değişmez ilkelerine kimse itiraz edemez. Ancak, başarıyı engelleyecek gerekçeleri bırakıp bilimin, insan haklarının, üretim ve rekabetin bir ülkeyi taşıyacağı gelişmiş çağa uyum göstererek, hayat ve sistemle ilgili konuların araştırılması mümkün.

Ekonomik alanda gelişmiş bir devlet olarak Türkiye, İslam'a zarar vermedi ve bilimle kavga etmedi.

Bu bileşimi uygun bir biçimde hayata geçirerek kendisine uygun, kimliğini de geçersiz kılmayan bir sistem sayesinde demokratik devlete dönüşebildi.