Benim gibi 1950'den bu yana politikayı yakından takip ediyorsanız, Türk demokrasisinin müzmin problemi CHP'yi çok iyi anlayabilirsiniz. Aradan 57 yıl geçti ama CHP hiç değişmedi.
Model hep aynı oldu. Önce, son derece şiddetli, haksız ve tansiyonu yükselten bir muhalefet; sonra sandıkta kesin bir seçim mağlubiyeti... Arkasından darbecileri tahrik ve askerî müdahale... Darbe sonrası geçici ara rejimlerde kısa süreli borazan öttürmeler ve sandıkta gene mağlubiyet... İktidara karşı ithamları da hep aynı olmuştur: İktidar gerici ve irticacıdır; laiklik elden gitmektedir; iktidar vatan haini, bölücü ve hırsızdır...
1950'den 27 Mayıs 1960'a uzanan süreci hatırlayınız. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta ve nihayet 27 Nisan'da hep aynı model tekrarlanmıştır. Sadece, merhum Ecevit'in 'tarihsel yanılgısı'nı anlayarak girdiği 1973 ve 1977 Seçimleri, bu modelden farklıdır.
CHP zihniyeti, hâlâ şeflik döneminin mütehakkim ve seçkinci tavrıyla demokrasiyi hor görmekte; en önemlisi de ismini taşıdığı halkı, bir takım 'göbeğini kaşıyan adam'lardan ibaret saymaktadır. Yenilmekten başı dönen CHP'nin şuur altında bir 'sandık fobisi' ve demokrasi düşmanlığı yer etmiştir. Kitap yüklü merkepleri âlim sayan bu zihniyet, bir türlü Anadolu'nun irfanının farkına varamamıştır.
Dünkü Radikal'in manşeti harikaydı. Sevgili İsmet Berkan'ı kutluyorum: Seçim sonucunu beğenmeyenler, 'Kendi vatandaşlarına cahil, yalancı ve satılmış dediler'. Öyle ya, kendi hatalarını bir yana bırakıp, kendilerine oy vermeyenleri itham edenler, demokrasinin problemi olmaz da, ne olur?..
***
Benim CHP'nin geçmişteki ve şimdiki yöneticileriyle hiçbir alıp veremediğim yok. Bilakis, yıllardır yaptıkları hataları defaatle yazıp durdum. Liderlerine ve lider kadrolarına, CHP'nin yapması gerekenleri hüsnüniyetle anlatmaya çalıştım. Zira, CHP'nin 57 yıldır tekrarladığı hatalar, sadece onu seçim sandıklarına gömmekle kalmamış; Türk demokrasisinin de kronik ve ciddi bir problemini oluşturmuştur. CHP'nin 'tarihî yanılgıları', hem Türkiye'de sosyal demokrat bir iktidar alternatifini ortadan kaldırmış; hem de antidemokratik dayatmalarla sistemin tıkanmasına sebep olmuştur.
Şöyle ki:
1. CHP'nin Batı demokrasilerindeki sosyal demokrat siyasî partilere benzeyen hiçbir özelliği yoktur. Çünkü CHP, devletçi, demokrasi karşıtı, tutucu, oligarşik bürokrasinin sözcüsü ve siyaset bilimi terminolojisine göre militarist, faşist-sağcı bir partidir.
2. CHP, toparlayıcı değil bölücü bir parti olmuştur. Türk toplumunu 'laik-laik olmayan' ekseninde bölmeye çalışmış; kendi siyasî
çıkarları ve amaçları için askeri darbeyi teşvik etmekten vazgeçmemiştir.
3. CHP, Türk toplumunun değerleriyle daima kavgalı olmuş; çağdaşlığı özde değil şekilde aramış; milleti tehdit ederek dayatmada bulunmayı marifet saymıştır.
***
20 Temmuz tarihli yazımda, seçim sonuçlarını tahmin ederken, barajın altında kalacak olan DP lideri Ağar'ın istifa edeceğini ifade etmiş ve Baykal için de aynen şöyle yazmışım: 'CHP lideri Baykal, aslında DSP'nin 2002'deki oy oranı kadar olan 2 puanlık artışın ardına sığınarak politikaya devam edecek; ancak bir müddet sonra partisi fena hâlde karışacaktır'.
Bu hazin tablo karşısında gülmek mi, ağlamak mı gerekir, bilmiyoruz. Lâkin, artık CHP'nin bu hâlinden millet olarak çok sıkıldık ve bıktık...
Kaynak: Radikal