Siyasette sıcak bir yaza girdiğimiz her düzeyde hissediliyor. Siyaset, iktidar- muhalefet ilişkileri, Anayasa değişikliği, Kürt sorunu, dış politikada yükselen tansiyon aynı anda gündeme hücum etti. Bu kadar çeşitli ve farklı performans isteyen konuları çözecek ne toplumsal mutabakat var ne de siyasal akıl. Zaman zaman "devlet aklı" adına konuştuğunu iddia ve ima edenlerse en fazla kafa karıştıran taraf oluyor.

Gerçekten de devletin değil ama "milletin derin aklı" devreye girmese kaotik ortama sürükleneceğimiz endişesi her kesimi sarmış durumda. Belli ki bazı çevreler özellikle bu güvesizliğin, tedirginliğin, olaylara teslim olmuşluğun pekişmesi için elden gelen çabayı gösteriyor.

Yine aynı çevreler tüm bu kaotik görüntü içinde üniformalı devlet iradesini işaret edercesine kendinden emin yol haritası çiziyor. Gazetelere bir bakın, Kuzey Irak'a yönelik bir harekatın neden gerekli olduğuna, bunun nasıl koordine edilmesi gerektiğine dair adım adım stratejiler geliştiriyorlar. Çözüme giden yol bu kadar açık, net ve sonuçtan bu kadar emindiniz de neden bu zamana kadar gündemde yoktu sorusunu kimse sormuyor. Ya bu zamana kadar uygulananlardan bunun ne farkı var?

 

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN