Sorun kalıcı bir şekilde çözüldü. Türkiye 11. Cumhurbaşkanını kriz odaklarına, askercil, devletçi, otoriter itirazlara rağmen son ciddi sorununu kalıcı biçimde çözdü. Askerin, merkez medyanın itiraz ettiği isim, toplumun, seçmenin yaptığı düzeltmeyle Çankaya'ya çıktı.
Bu çerçevede bakılığında Abdullah Gül, seçim süreci ve meşruiyet itibariyle bugüne kadar görev yapan cumhurbaşkanları içinde toplumla en iç içe olan devlet adamıdır.
Daha açık bir ifadeye “toplumun cumhurbaşkanı”dır.
Türkiye dün 11.'sini seçerken 10. Cumhurbaşkanını da uğurladı.
Rejimin ve sistemin cumhurbaşkanı yerini, siyasetin ve toplumun cumhurbaşkanına bıraktı.
Bu açıdan bakıldığında gelen kadar giden de önemlidir.
Sezer, cumhurbaşkanı olurken ülke demokratlarından büyük destek almıştı. Hukukçu kimliğiyle, ülkede değişim ve demokrasinin önünün açılması açısından bir beklenti oluşturmuştu.
Beklentiler çabuk söndü.
Sezer daha ilk atamalarından başlamak üzere aşırı kemalist ve askercil tavrıyla, siyaset alanının daralmasına, demokratik gelişme önünde engeller oluşmasına katkıda bulundu. Devletin siyasete ve siyasetçiye yönelik güvensizliğini sembolize etti.
Şahsen Sezer'in cumhurbaşkanlığını desteklemiş, bu konuda hata yaptığını beyan etmiş bir kişi olarak ben onu siyasette özlemeyeceğim…
Sezer'i bir devrin bitişini simgeleyen kişi olarak hatırlayacağımı ummak isterim.
Evet, bir yönüyle bir devrin sonuna geldiğimiz açıktır.
Bundan böyle cumhurbaşkanı seçmek için siyaset dışından bir asker, bir yargıç, bir büyükelçi arama dönemi geride kalmıştır. Devlet yönetiminde çıtayı düşüren denge adamları ve onların ifade ettiği vasatlık rafa kalkacaktır. Piyangodan ne çıkarsa usulü seçimler yapılmayacaktır.
Önümüzdeki dönemde yeni bir anayasaya kavuşulacaktır, cumhurbaşkanı yeni bir yetki çerçevesi ve yeni bir prosedürle seçilecektir.
Türkiye muhtemelen 12 Eylül Anayasası defterini bu dönemde tümüyle kapatacaktır.
Hal böyleyken sağdan soldan duyduğunuz bozuk seslere, sızlanmalara kulak asmayın…
Ertuğrul Özkök, dünkü yazısında, propaganda yapmanın yasak, oy pusulalarının renkli, zarfların ise yarı şeffaf olduğu 12 Eylül Anayasası referandumunda yüzde 92'lik olumlu oy çıktığını, yani 12 Eylül'ün sivil olduğunu ima ediyordu.
Kulak asmayın…
Kimileri yeni dönemi alkışlayacak, kimileri eskiye öykünecektir…
Genelkurmay Başkanı nedense 30 Ağustos'tan üç gün önce tam Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 3. turu öncesi bir kutlama mesajı yayınlayarak, “laikliğe karşı sinsice planların yapıldığından ve askerin her daim uyanık kalacağından, görevini yerine getireceğinden” söz etmiş…
Etkilenmeyin, rahatsız olmayın…
Demokrasi kervanı yol alıyor…
Geçmiş geçmişte kalacak, kimi zihniyetler de yakında “geçmiş” olacak…
Siyaset ve toplumla kavgalı bir cumhurbaşkanı, nasıl yerini siyasetle ve toplumla barışık bir devlet adamına bırakıyorsa, bunun başka yerlerde de devamı gelecektir..
Değişim ve demokrasi galebe çalacaktır.
Bunlar elbet bir ölçüde temennilerdir…
Ama bir o kadar da tahminlerdir…
Evet önümüze bakalım…
Şimdi sıra ikinci meselede, sivil bir anayasada…
Kaynak: Yeni Şafak