Mısır’da yeni rejimine yakın isimlerden ve adına gelecek parlamento başkanı olarak bakılan Amr Musa, Mısır askeri cuntasının  Libya’ya müdahale edebileceğine dair değerlendirmelerde bulundu. Daha doğrusu adına konuşan yardımcısı Dr. Ahmet Kamil, Mısır’ın Libya’daki istikrarsızlık ve kaos ortamına karşı milli güvenliğinin bir gereği olarak askeri olarak müdahale edebileceklerini söylemiştir.

Dr. Ahmet Kamil’in konuşmasının yer aldığı eş şarku’l Avsat gazetesinin başlığı yeterince açık ve netti: İslamcı gruplara karşı askeri güç kullanabiliriz.  İslamcı güçlerin yanı başlarında ve yakınlarında olması onları tedirgin ediyor ve kışkırtıyor!  Amr Musa’nın Yardımcısı Ahmet  Kamil, Libya dolayısıyla milli güvenliklerinin tehdit altında bulunduğunu ve Libya’da yabancıların parmağı ve emelleri olduğunu ve bu ülkeyi karıştırdıklarını söylüyor.  Yabancı parmağı derken elbette kendi parmaklarını kastetmiyorlar.  Batılı veya NATO ülkelerini de kastetmiyorlar. Hatta Sisi, İtalyan Başbakanı Matteo Renzi’nin NATO müdahalesi noktasında ağzını yoklamıştır. ABD’nin de Libya’ya müdahaleden uzak durarak aslında tarihi sorumluluktan kaçındığını ileri sürüyor. NATO’dan ısmarlama bir hareket bekliyor. 

Sisi de Amr Musa da Libya’da yabancı parmağı olduğunu ve ülkeyi onların karıştırdığını söylüyorlar. Bu tanımlama ile Cezayir ve Mısır’ı kastediyorlarsa yüzde yüz haklılar. Lakin onların siyasi sözlüklerinde şimdilik yabancı parmağı denilince Katar ve Türkiye akla geliyor.  Libya meselesinin tartışıldığı Suud el İhbariyye Kanalında ( 23-24 00 suları 7 Ağustos 2014) konuşmacılar bölgede istikrarsızlık unsuru olarak iki ülkeye işaret ediyorlar. Türkiye ve İran.  Halbuki iki ülke farklı tarafları temsil ediyorlar.  Burada nedense Katar yerine İran’ı koyarak galiba izleyicileri manipüle ediyorlar. Yabancı olması için galiba Katar’ı çıkarmak ve yerine İran’ı ikame etmek gerekir!  Zekice bir kamuflaj ve kamuoyu oluşturma manevrası.

*

Amr Musa ve yardımcısından Ahmet Kamil’den sızan ifadelere göre, Mısır’ın askeri olarak Libya’ya müdahalesi için kamuoyunun pişirilmesi ve olgunlaştırılması gerekir.  Herhalde bu pişirme işini, 2003 yılında Irak’a müdahaleyi, tehlikeyi abartarak hazırlayan ve pazarlayan Blair danışmanlığının marifetine bırakmış olmalılar. Bilindiği gibi Blair’in rapor köpürten danışmanı ile bizzat kendisi artık Sisi’nin kıdemli ve gedikli ve hatırlı misafirleri ve ötesinde danışmanları arasında bulunuyor.  

Blair daha sonra Sisi’ye ekonomik danışmanlık yaptığını reddetti ama Gazze saldırıları sırasında Sisi ile en fazla birlikte görünen yüz oldu. 2003 yılında Irak dosyasını kabartmak ve imalat ve fabrikasyon nedeniyle görevinden uzaklaştırılan Blair’in marifetli eski Danışmanı  Alastair Campbell  de cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde Sisi’ye taktik verenler arasındaydı (http://www.dailymail.co.uk/news/article-2638470/Former-spin-doctor-Alastair-Campbell-meets-Egyptian-regime-blamed-1-000-deaths-weeks-Blair-gives-staunch-backing-coup-leader-ahead-election.html ) Ne çıkar bundan derseniz cevabı şudur:  Bana kiminle olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!

*

Ilımlı Arap kampı denilen kamp, İslami grupların Gazze ve Libya’daki zaferlerini önleyemeyince acil tedbirlere başvurma zorunluluğunu hissetti. Bu konuda büyük bir hazımsızlık yaşıyor.  İşler ters gidince de fitne kazanını kaynatıyor.  Bundan dolayı Libya’da askeri müdahale fırsatı aramaya başladılar. Bunu NATO’ya havale etmek istiyorlardı; NATO çekimser davranınca iş başa düştü.    

Amr Musa’nın konuşmasından sonra  Mısır’ın libya’ya askeri müdahale ihtimali Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükrü ve  Libya Dışişleri Bakanı Muhammed Abdulaziz tarafından ayrı ayır yalanlandı. Hatta Cezayir Başbakanı Abdulmelik Sellal da bu şartlarda Libya’ya müdahale gibi bir fikirlerinin olmadığını söyledi. Bununla birlikte, 25 Ocak devrimini yıkan Sisi  Arap Baharı ülkelerine yönelik olarak darbe ihracında bulunmak istiyor ve darbeleri tamim etmeye çalışıyor. Darbeleri orada burada kopyalamaya gayret ediyor.  

Dışişleri bakanlarının yalanlamalarının ardından Suud Kralı Abdullah ile Sisi’nin ortaklaşa Libya meselesini görüşmek için bir araya gelmelerini nasıl yorumlamalıyız? Yeni dönemde Gazze ve Libya’daki yenilgilerini telafi etmek istiyorlar.  Sandığı çalanlar İslamcıların elindeki silahı da müsadere etmek istiyorlar.  Sisi-Abdullah hamlesinin Halife Hafter’in başarızlığı sonrasına rastlaması tesadüf olabilir mi?

Amr Musa ve yardımcısının ifade ettiği gibi Mısır basını da kamuoyu hazırlama işini ciddiyetle yürütüyor. Sisi’nin ve öncesinde Nasır'ın Belam’ı Muhammed Hasaneyn Heykel  daha önce de Mısır’ın Libya’ya müdahale ederek Berka’yı topraklarına katmasını istemiş, buna hakkı olduğunu savunmuştu.

Tevfik Ukaşe gibi basında kümelenmiş çılgın darbe şakşakçıları da Mısır ordusunu Libya’da İslamcılara yönelik bir askeri müdahale için yüreklendiriyorlar.  Bununla birlikte, Mısır istemese bile Körfez ülkeleri Mısır’ı Libya’ya doğru itmeye pek meraklılar. Suud basını 10 Ağustos pazar günü gerçekleşecek Sisi’nin Suudi Arabistan ziyaretini  Türkiye ve İran’a karşı bir gövde gösterisi gibi takdim etmeye çalışsalar da bu aslında öne doğru kaçma manevrasından başka bir şey değil.  

Eski düzenin darbecileri iki cephede de (Libya ve Gazze) İslamcılara karşı yenildiler.  Bunu hazmetmeleri kolay değil ve dolayısıyla bu yenilgileri telafi etmenin yolunu arıyorlar.