Acaba PKK ile Ergenekon'un bağlantısı var mı? Bu soru, epeyce bir zamandır soruluyor.

davası gündeme girdiğinden beri de çok daha sıcak bir mahiyet kazanmış bulunuyor. Soruların ardı arkası gelmiyor: -Ergenekon, Doğu Güneydoğu'da yaşanan sancının neresinde?

-Yani, bölgede yaşanan sancının ne kadarı, belirli çevrelerin ideoloji ve çıkar hesaplarına göre kurgulanmış bir nitelik arz ediyor?

-Üst rütbeli askerlerle PKK liderinin görüşmelerinin mahiyeti nedir?

-JİTEM'in işleri nedir?

-İtirafçıların işleri nedir?

-Hizbullah - Derin devlet ilişkisine benzer bir ilişki, PKK - derin devlet arasında da var mıdır?

-Türkiye aslında, biri devletle bağlantılı, değişik güç odaklarının kendi çıkarına göre güttüğü bir terör hadisesi ile mi boğuşmaktadır?

 -Albay Arif Özden'i kim öldürdü? Bahtiyar Aydın'a ne oldu? Eşref Bitlis neyin kurbanı?

33 askerin katledilmesinin arkasında ne var? -PKK aslında nedir? -Abdullah Öcalan'ın yakalandığında söylediği "TC'nin emrine amadeyim" sözü, öncesinde sonrasında ne anlama gelmektedir? Bu sorular soruladursun, en dikkat çekici hadise, DTP'nin bu konuda net bir duruş sergilememesi idi. DTP, PKK ile paralel duruyordu.

Hatta PKK'nın siyasi uzantısı gibi görünüyor, İmralı'dan emir aldığı, en azından İmralı ile ters düşmemeye özen gösterdiği, genel olarak kabul ediliyordu. Onlar da bu tür iddialar karşısında sadece "Biz PKK'ya ya da Öcalan'a karşı çıkarsak, herhangi bir parti gibi olur, bölgeye ilişkin çözüm misyonumuzu kaybederiz" diyorlardı. Ama onlara sorulan asıl soru şuydu:

-Ergenekon bir bela ise, ve Ergenekon'un PKK ile perde arkasında bir ilişkisi varsa, terör hadisesi, sadece bu işin devamında silah - uyuşturucu kaçakçılığı rantını devam ettirmeye yarıyorsa, terörün, Kürt halkının samimi talepleriyle hiçbir alakası yoksa... DTP buna tavır koymalı değil miydi? DTP, Ergenekon - PKK ilişkisine dair iddialara karşı en duyarlı oluşum olmalı değil miydi?

 İşte bu konuda, en net ilk soruyu Nuriye Akman (Zaman) sordu, cevabı da DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş verdi.

Akman'la Demirtaş arasında şu diyalog gerçekleşti: -Ergenekon'dan zarar gören bir kesimin sözcüsü olarak davaya müdahil olmak istediniz. Kabul edilmedi. Ama hem iddianamede bunun izleri var, hem birtakım eski istihbaratçılar ve gazeteciler hem de eski bir PKK yöneticisi Ergenekon'un PKK'yı da kurup yönettiğini söyledi. -PKK'nın içine sızdığı, PKK adına eylemler yaptığı ve PKK'ya eylemler yaptırdığı Ergenekon ortaya çıkmadan bile bilinen gerçeklerdi.

Çünkü PKK zaman zaman öyle noktalara geldi ki, gerçekten de yaptığı şeylerle söylediği şeyler birbiriyle çelişti. Diyelim ki 33 asker meselesi, köy baskınlarında sivillere yönelik katliamlar bunların hepsi Kürtler tarafından da çok sorgulandı.

İsmi Ergenekon olur, başka şey olur, derin devlet mutlaka PKK'ya bir yerden bulaşmıştır. Devlet mutlaka üstüne gitmelidir. Ama PKK dediğimiz hareketi tümden bir derin devlet hareketi olarak tanımlamak çok spekülatif gibi geliyor bana.

-Bana gelmiyor. Derin amcalar Hizbullah'ı yönetiyor. DHKP-C'yi yönetiyor. Girmedikleri delik yok. Niye PKK'yı da kurdurup yönetmiş olmasınlar?

-Niye o zaman bunlar açıklanmıyor? Gerçekten Ergenekon'sa PKK'yı yöneten, devlet ortaya çıkarsın bunu. Eğer öyle olsa bile bu yine Kürtlerin demokratikleşme meselesini değiştirmez. Kürtler PKK'ya bakış açısını değiştirirler. Ama şüphesiz ki Kürtlerin sorunu yine bitmiş olmaz.

 -Öcalan'ın en başta bir MİT görevlisi olduğu, MİT'in PKK'yı kurdurduğu hatta Uğur Mumcu'nun da bu gerçeği öğrendiği için öldürüldüğü yolunda haberler var. -Bu da spekülatif bir şeydir. Ama böyle olsa ne olur? Yani Kürt sorununu yaratan Öcalan mıdır? PKK mıdır?.....

 -Asıl soru, görünen devletin ardında, bir de görünmeyen devlet olup olmadığı değil mi?

-Kim bu görünmeyen devlet dediğiniz?

 -Mumcu'yu kim öldürdü? Musa Anter'i kim öldürdü? Maraş katliamını kim yaptı?

-Elbette ki bir derin devlet var.

Fakat bu spekülasyonu PKK üzerinden kurup Kürtlerin bu haklı meşru taleplerini sorgulatır hale getirmek de doğru değil." Diyalog böyle. Bu diyalogdan çıkan neticeye gelince, orada DTP adına bir netlik yok. Yalnız şu anlaşılıyor ki, DTP Grup Başkanvekili, PKK'nın Ergenekon'la ilişkisi konusunda mesela Nuriye Akman kadar duyarlı gözükmüyor.

Oysa, "Kürt kimlik mücadelesi"nin öncülüğüne, hatta liderliğine soyunmuş bir kişinin ve hâlâ uyguladığı terör yöntemi ile DTP kadroları üzerinde bile bir tür ipotek oluşturan bir yapının bağlantılarını sorgulamak, önce onların işi olmalı. Bu yapılmadığı takdirde DTP'nin bile kuşku hedefi olması kaçınılmaz olacak. Açık olan şu ki, bu cevaplar bu meseleyi kapatmaya yetmiyor...

Kaynak: Bugün