Ancak şu var ki, son basın konferansı dikkat çeken çok sayıda açıklama yapılmasına sahne oldu. Ana konu, ?dörtlü? nün faaliyetine Arap devletlerinin resmi olarak katılmasıydı. Toplantıya ev sahipliği yapan Almanya?nın Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier durumun değiştiğini açıkladı ve ?Arap dünyasında da Ortayoğu?daki düzenlemelere katılacak ortaklar buluyoruz? dedi. Ayrıca ?dörtlü? nün gelecek toplantısının Arap ülkelerinden birinde yapılmasına karar verildiğini bildirdi. Toplantının yeri ve zamanını belirtmemesine rağmen bariz olan üç şık var: Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün. ?Dörtlü?nün bir sonraki toplantısının zamanının belirlenmesi ise; ancak Filistin ulusal birlik hükümetinin işe başlamasından sonra bir fayda sağlayacak. Zira hükümetin, çalışmalarına başlamasından önce durumda herhangi bir değişiklik yapacağı şüpheli. Bu söz, Suudi Arabistan?ın aracılığı ile Filistinlilerin ulusal birlik hükümetinin kurulmasında anlaşmaya vardıkları Mekke?de Şubat ayının başlarında geçen görüşmelerin başarısına dayanıyor. Filistinlilere yardım için geçici yöntemi sürekli bir yönteme dönüştürme yollarının araştırmasına bağlı olacak olan ?dörtlü?nün uzmanlarının gelecek 13 Mart?ta yapılacak olan toplantısını bildiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov açıklamasında ?dörtlü?nün toplantısının diğer önemli bir sonucu açıklık kazandı. Burada, yeni Filistin hükümetinin kurulması için en geç zamanın 22 Mart olduğunu ve bunun da ?dörtlü?nün Filistin hükümetine herhangi bir ambargo ilan etmediği anlamına geldiği gözden kaçırılmamalıdır. ?Ambargo? meselesinin, Condoleezza Rice?ın birçok kere basın konferansı sırasında ?Hali hazırda destekleyebileceğimiz herhangi bir milli birlik hükümeti mevcut değil? sözünü tekrar ettikten sonra gazeteciler arasında ortaya çıktığı sabittir. Buna, ?dörtlü?nün, Hamas?ın 2006 yılının Ocak ayında parlamento seçimlerini kazandıktan sonra Filistin?e uyguladığı mali sınırlandırılmayı kaldırdığını beyanında doğrudan ifade etmediğini de ekleyebilirim. Burada, Amerika?nın tavrıyla; Rusya?nın, Avrupa Birliğinin ve Birleşmiş Milletlerin takındığı tavır arasındaki prensip farkını tekrar hatırlatmak gerekir. ABD, her durumda da hükümete Hamas?ın temsilcisinin başkanlık edeceğini ve hükümetteki bakanlık makamlarının çoğunun da bu hareketin üyelerine kalacağının farkındadır. Washington, inatla Hamas?ın İsrail?i resmen tanımasını ve şiddetten vazgeçmesinde ısrarcı davranıyor. Diğer taraftan ?dörtlü? nün diğer üyeleri, İslamcıların Arap Birliği zirvelerinin kararlarına ve Filistin kurtuluş hareketinin vaatlerine saygı duyma sözüyle uluslar arası devletlere karşı haklarından feragat ettikleri görüşündedir. Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Miletler ?saygı?nın tamamen anlaşmaları uygulamada söz verme anlamına gelmediğini biliyor. Ne var ki, aynı zamanda da Filistinlilerle görüşmek için bir adım teşkil etmede faydalı olacağını düşünüyor. Lavrov ? Yeni Filistin hükümetinin ?dörtlü? tarafından sunulan düzenleme standartlarının kabulüne yönelik her girişiminde cesaretlendirilmesi gerekir. Uluslar arası ülkeler hükümeti yok sayarak, diyoloğa yalnızca Filistin milli yönetimi başkanı Mahmut Abbas ile devam ederse, durum sonsuza kadar çözümlenemeyecektir? dedi. Abbas da şuan, bizzat Hamas ile yardımlaşmada hırslı davranıyor. Mekke?de Heniye ile yaptığı antlaşmalarla Abbas kendine geri çekilme yolunu kapamış oldu. Bundan da önemlisi Abbas, siyasetçi Bragemate Mihenk gibi ABD?nin ve İsrail?in yalnızca kendisiyle ile iş yapmaya ve hükümeti yok saymaya devam etmesinin sonunda şanını yerle bir edeceğinin bilincindedir. Abbas?a göre bugün en ideal seçim; bir taraftan Hamas?ı tutumunu hafifletmeye çağıran; diğer taraftan da Filistin ulusal birlik hükümetinin mali ve siyasi yönden desteklenmesi için talepte bulunan S.Arabistan, Ürdün ve Mısır?ın kabullendiği Filistin sorununu ele almaktır. Bu üç ülkenin de Arap dünyasında Amerika?nın en yakın müttefiki olduğu dikkat çekiyor. Condoleezza Rice?ın bu ülkelerdeki güvenlik ve istihbarat teşkilatı temsilcileriyle Ortadoğu gezisi sırasında Amman?da görüşmesi de tesadüf değil. Görünen o ki, diplomatik yolları kullanmada son haddine ulaşan Washington, ?dörtlü? deki ortaklarıyla bizzat kendisinin antlaşmaya varmaya gücü yetmediği sürece, bölgedeki müttefiklerinin kazandığı aracılık tecrübesine itimat etmekten başka çaresi kalmadı. Sorun, bu kez işlevsel olarak Arap görüşünün; Rusya?nın AB?nin ve BM heyetinin tutumuna mutabık olmasıdır. Bu münasebetle, Moskova?nın uzun zaman öncesinden Arap ülkelerini ?dörtlü?nün faaliyetlerine çekmenin öneminden bahsetmeye başladığını zikredebiliriz. Bu da, şu anda geçen durumu izah etmektedir.

-