İsrail kendini mi kaybetti? 1300 kişinin öldüğü 2008-09 Gazze Savaşı, 1006 kişinin öldüğü 2006’daki Lübnan Savaşı, bütün diğer savaşlar ve önceki günkü cinayetler dünyanın artık İsrail’in hükümdarlığını kabul etmeyeceği anlamına gelir mi? Nefesinizi tutmayın.
Beyaz Saray’ın korkakça açıklamasını okumanız yeter; Obama yönetimi ‘trajedinin ayrıntılarını anlamaya çalışıyor’muş. Olayı kınayan tek bir kelime bile yoktu. Bu kadar. 10 ölü. Sadece Ortadoğu’nun ölü sayısına eklenecek yeni bir istatistik.
Fakat öyle değil. Siyasetçilerimiz, yani Amerikalılar ve Britanyalılar 1948’de Berlin’de bir hava köprüsü kurmuştu. Açlıktan ölmek üzere olan bir nüfus (ki üç yıl önce düşmanlarımızdı), kentin etrafına bir çit çeken gaddar Rus ordusu tarafından kuşatılmıştı. Berlin’e havayoluyla yapılan yardım Soğuk Savaş döneminin en önemli anlarından biriydi. Askerlerimiz ve havacılarımız açlıktan ölmek üzere olan Almanlar için hayatlarını tehlikeye attı ve feda etti.
İnanılmaz değil mi? O günlerde politikacılarımız kararlar alıyordu; hayat kurtaracak kararlar alıyordu. Dönemin Britanya başbakanı Clement Attlee ve ABD başkanı Harry Truman Berlin’in siyasi sebeplerin yanı sıra ahlaki ve insani nedenlerden ötürü de önemli olduğunu biliyordu.
Ya bugün? Bugün sıradan insanlar, Avrupalılar, Amerikalılar, Nazi soykırımından kurtulanlar (evet, Tanrı aşkına, Nazi soykırımından kurtulanlar) Gazze’ye gitmeye karar verdi çünkü politikacıları ve devlet adamları onları yüzüstü bıraktı.
Politikacılarımız dün neredeydi? Evet, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon gülünçtü, Beyaz Saray’dan içler acısı bir açıklama geldi ve sevgili Tony Blair ‘kaybedilen hayatlardan dolayı derin üzüntü ve şok’ ifade etti. Britanya Başbakanı David Cameron neredeydi? Başbakan Yardımcısı Nick Clegg neredeydi?
1948’de, tabii ki, Filistinlileri göz ardı ederlerdi. Nihayetinde, Berlin hava köprüsünün Arap Filistini’nin yok edilmesiyle aynı zamana denk gelmesi korkunç bir ironiydi. Fakat artık şu da bir gerçek: Artık olayları değiştirme kararını sıradan insanlar veya eylemciler alıyor. Bunun sebebi ne? Niçin Cameron ve Clegg efendilerden cesur sözcüklerden duymadık?
Dünya usandı
Avrupalılar (Türkler de Avrupalı, değil mi?), başka herhangi bir Ortadoğu ordusu tarafından (İsrail ordusu bir Ortadoğu ordusu, değil mi?) öldürülseydi büyük bir öfke doğmaz mıydı? Peki bu durum İsrail hakkında tam olarak ne anlatıyor? Türkiye İsrail’in yakın bir müttefiki değil mi? Türklerin müttefikinden bekleyeceği şey bu mu? Şimdi İsrail’in Müslüman dünyadaki tek müttefiki Türkiye bunun bir katliam olduğunu söylüyor, fakat İsrail pek umurunda değilmiş gibi görünüyor.
Fakat İsrail, sahteleri yapılan Britanya ve Avustralya pasaportlarının Hamas komutanı Mahmud el Mabhuh’u öldürenlere verilmesinin ardından, Londra ve Canberra İsrailli diplomatları sınır dışı ettiğinde de pek umursamamıştı. Doğu Kudüs’te işgal altındaki topraklarda yeni Yahudi yerleşimleri inşa edileceğini eski müttefiki ABD’nin başkan yardımcısı Joe Biden oradayken açıkladığında da umursamamıştı. Şimdi niye umursasın ki?
Bu noktaya nasıl geldik? Belki de hepimiz İsrail’in Arapları öldürdüğünü görmeye alıştık, belki de İsrail Arapları öldürmeye alıştı. Şimdi de Türkleri öldürüyorlar. Ya da Avrupalıları. Son 24 saatte Ortadoğu’da bir şeyler değişti ve (bu katliama verdikleri son derece aptalca tepki düşünüldüğünde) İsrailliler olan biteni kavrayamamış gibi görünüyor. Dünya artık bu zorbalıklardan usandı. Sadece politikacılar sessiz. (1 Haziran 2010)
Kaynak: Radikal