ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ı BM'de biraraya getiren görüşmeden somut sonuçlar beklenmiyordu.
Toplantı, Obama'nın Arap-İsrail barışına yönelik atağının ilk safhasının sonu anlamına geldi. Ancak bu görüşmenin fotoğraf vermekten ibaret olduğu fikrine katılmıyorum. Bence daha çok bazı aktörler için bir veda fotoğrafıydı bu. Ayrıca barışa Obama-Netanyahu-Abbas üçlüsüyle ulaşılmayacağını da seziyorum. Hangisinin sahneyi terk edeceği belirsiz, fakat üçü de acz içinde.
Obama tam sekiz ay önce, başkanlığının ikinci gününde Dışişleri'ne gitmiş ve hem Ortadoğu barışına kişisel inancını, hem de George Mitchell'ı barış süreci özel temsilciliğine atadığını açıklamıştı. O günden bugüne, Netanyahu ve Abbas şahsi davranış tarzlarıyla siyasi yönelimlerini sürdürüyor. Netanyahu siperini derin kazıp, sağcı koalisyon hükümetinin ve İsraillilerin belki küçük bir çoğunluğunun kendisinin sertlik yanlısı tutumlarını paylaştığı bilgisiyle kalesini tahkim ediyor. Vatandaşla bağını iyice koparan Abbas ve hükümetiyse Filistinlilerin selametini belirlemek bakımından hayat memat meselesi olan müzakerelerde neredeyse mistik bir yokluk halinde.
Şimdi önemli olan, Obama ekibinin ocaktan beri karşı karşıya kaldığı gerçekliklere nasıl yanıt vereceği. Bunlar arasında İsrail'in ABD'nin yerleşimlerin ve işgal altındaki Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesinin tümüyle dondurulması isteğine şiddetli ve aleni direnişi, Arapların İsrail'le normalleşme jestleri yapması için ABD'den gelen çağrılara yarım yamalak
cevap vermesi ve Suudi kamuoyunun bu çağrıyı beklenmedik bir güçle reddetmesi sayılabilir.
Obama İsrail'e yerleşimleri önkoşulsuz dondurması yönünde tekrar tekrar çağrı çıkararak hem kendisinin hem de ülkesinin itibarını ortaya koydu. Netanyahu'ysa bu çağrıyı reddedip yerleşimleri genişletti. ABD artık pes edip 'denedim ama olmadı' demekle yetinemez. Peki bundan sonra ne olabilir?
Obama bu arenada yeni, fakat Mitchell ve yönetimdeki diğer bazı Ortadoğu uzmanları Arap-İsrail diplomasisinde doğrudan tecrübeye sahip müzakereciler. Washington'ın bu senaryoyu tahmin edip ikinci safhaya geçmek için devreye sokacağı seçenekleri olması mantıklı. Obama'nın karakterinden ve çeşitli iç ve uluslararası cephede attığı adımlardan çıkan göstergeler, bunun gibi girişimleri hafife almadığına işaret ediyor. Obama ve yetenekli danışmanları artıları ve eksileri hesaplıyor ve başarı için bir strateji belirliyor; bunu yaparken olası direnişleri ve geri çekilişleri hesaba katıyor. Obama şu anda kısa süreli bir çıkmazla karşı karşıya, fakat bundan dolayı şaşırmış değil.
ABD başkanı bu konuda kararlılıkla hareket ediyor, çünkü Arap-İsrail barışının birçok önemli meseleye (Irak, Afganistan ve terörizm) nasıl olumlu etki yapabileceğini görüyor. Bu ihtilafı Obama için ekonomi, sağlık, Irak, Afganistan gibi siyasi, fakat ABD dış politikası açısından öncelikli bir sorun. Barışı sağlamak konusunda Obama, kendisine çelme takmaya çalışacak olan dişli muhaliflerle karşı karşıya. ABD'deki İsrail yanlısı gruplar, şimdi muhtemelen Obama'nın yerleşimlerin dondurulması baskısına karşı ayağa kalkacak, zira başkanın sağlık sigortası, Afganistan ve diğer zorlu meseleler nedeniyle savunmasız olduğunu seziyorlar.
Yepyeni aktörler ortaya çıkabilir
Mitchell bu tür ayak oyunlarına talimli ve Obama da bir stratejik politikalar uzmanı olduğunu kanıtladı. Yönetim şimdi acil durum stratejilerinden birini devreye sokmak zorunda. Kafalarında ne olduğunu bilmiyoruz, fakat Beyaz Saray'ın iki eski başkandan farklı olarak Ortadoğu politikalarının ilk safhası tahmin edilebilir çıkmazla sonuçlandıktan sonra kullanmak üzere acil durum planları yaptığına bahse girerim.
Bir yığın acil sorunla boğuştuğu göz önüne alınırsa, Obama barış projesinin ikinci aşamasını başlatmakta çok acele etmeyecek. Daha yavaş bir sürecin ortaya çıkması muhtemel; Obama yüzünü tekrar Ortadoğu'ya çevirmeden önce diğer acil meseleleri (aralık ayına doğru yola girmesi gereken sağlık ve ekonomi) temizlemeye çalışacak ve sonra muhtemelen farklı karakterlerin arzı endam ettiği bir resim ortaya koyacak. (Lübnan'da İngilizce yayımlanan gazete, 23 Eylül 2009)
Kaynak: Radikal