NECİP Fazıl ve Nâzım Hikmet çok defa bir arada zikredilir. Tabii ikisi de büyük şair; ama Yahya Kemal de Cahit Sıtkı da büyük şairdi... Necip Fazıl'la Nâzım Hikmet'in birlikte zikredilmesinin bir sebebi, ikisinde de ideolojik vasfın çok güçlü olmasıdır. İdeolog yönleriyle baktığımızda dikkat çeken, ikisinin de şiir dışındaki eserlerinin zayıf olmasıdır. Mesela roman ve hikâyede, hatta tiyatroda bile ikisi de şiirdeki başarılarını gösteremediler.İkisi de "araştırma ve inceleme" denilebilecek ve referans gösterilebilecek bir eser yazamadı. Nâzım Hikmet'in 1936'da yazdığı "Alman Faşizmi ve Irkçılığı" ile "Sovyet Demokrasisi" adlı 'inceleme' kitapları bunun örneğidir. Bu iki kitap sadece 'Nâzım nasıl düşünmüştü?' diye bir araştırma yaparsanız, 'kaynak' değerine sahiptir, o kadar. Stalin Rusya'sında 'demokrasi' gören bu kitap, sadece Nâzım'ın ideolojik tercihini resmeder... Edebiyat ve tarihNecip Fazıl'ın 'araştırma, inceleme' çağrışımı yapan kitaplarından biri, "Ulu Hakan Abdülhamid Han"dır. Bu kitabı yazarken kendisini ziyaret ettiğimde masasının üzerinde üç kitap görmüştüm; Tahsin Paşa'nın "Yıldız Hatıraları", İbnül Emin'in "Son Sadrazamlar"ı ve Ahmet Refik'in eski Türkçe "Sultan Hamid-i Sani'ye Dair" adlı kitabı. Tabii başka kitaplara da bakmıştır. Fakat Necip Fazıl'ın bu kitabı, çeşitli kaynaklardan 'gereken' sayfaların kesilip 'üstadın üslubu' ile yeniden yazılmasıdır! Bir araştırma eseri değildir; ideolojik ve edebi bir metindir. "Vatan Dostu Vahidüddin" kitabının da 'bilimsel' tarihçilik bakımından değeri yoktur.Necip Fazıl'ın "Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu" ise gerçekten önemlidir ama bu konudaki akademik çalışmaların hiçbirinin 'kaynakça'sında yer aldığını görmedim. "İdeolocya Örgüsü" adı kitabı ise, bir şairin muhayyilesindeki 'Platonik' ve totaliter bir kurgudur.Uçlarda dolaşmakAykırı gitmeyi, uçlarda dolaşmayı severdi. Daha 1936'da "bütün peygamberlere ve ruhi fenomenlere yataklık eden büyük Asya" için şunları yazmıştı: "Benim kafamda Asyacılık, eski Yunan'dan beri seyrini, istihalelerini bildiğimiz Avrupa medeniyeti dışında ve ona rakip ayrı bir medeniyet tasavvurudur... Tarihleri, doğuşları ve ruh mayaları bakımından Avrupa camiasının dışında olup da kendilerine yeni, köklü ve şahsiyetli bir tekevvün arayan milletlerce bugün, Avrupalı olmamak şerefini haykıran bir gün." Bu satırlar o zamanki 'Yunan-Latin' özentisine karşı tam cepheden 'aykırı' bir duruşun ifadesidir. Zihnimizde bir "Asya" penceresinin sürekli açık olması gerektiğini bugün kimse inkâr edemez, ama Avrupa penceresini kapatmak 'öteki uç'tur. Şair Necip Fazıl Hayreddin Karaman ve Hamidullah gibi gerçek âlimleri 'tekfir' ediverdi, Vahdettin'den bir kahraman türetti, Abdülhamid'i yüceltmek için Kanuni'yi "Himalaya'nın tepesindeki çöp" diye resmetti, Mehmet Akif'in şairliğini küçümsedi... Bunlar, uçlarda dolaşmayı seven şair ruhunun mübalağalarıdır; edebi bir özelliktir bu. Ama 'rehber' alınabilir mi?!Elbette Nâzım ve Necip Fazıl şair olarak büyüktürler. Şairleri sevelim, kıymetlerini bilelim ama onları "ideoloji rehberi" gibi görmekten sakınalım. Vefatının 23. yılında 'Üstad'ı rahmetle anıyorum.