Pekin Olimpiyatlarının görkemli kapanış töreninde bulunduktan ve Çinli yüzlerce davulcunun yarattığı titreşimleri göğsümde hissettikten sonra iki sonuca varmadan edemedim: "Tanrı aşkına! Bu ülkenin yaydığı enerji rakipsiz." İkincisi: "Çok pişkiniz. Çocuklarınıza Çince öğretin."
Bununla birlikte yıllar içinde öğrendim ki iki haftalık geçmişe dayanan bir olayı yorumlarken aşırıya kaçmamalı. Olimpiyatlar, tarihi değiştirmez. Şipşak fotoğraftır sadece – tüm dünyanın görmesi için bayramlıklarıyla poz veren bir ülke. Fakat Çin'in Olimpiyatlarda verdiği resimler muazzam güçlüydü ve bu seçim mevsiminde Amerikalıların bunun üzerinde düşünmeleri gerekiyor.
Çin, 43 milyar dolarlık dev alt yapıyı sadece oyunlar için kurmadı veya eşi benzeri olmayan açılış ve kapanış törenlerini budala şansına petrol keşfetmek için sahnelemedi. Hayır, yedi yıl süren ulusal yatırım, planlama, konsantre devlet gücü, ulusal seferberlik ve çok çalışmanın mahsülüydü.
Yedi yıl...yedi yıl...evet bu doğru. Çin bu oyunları düzenleme hakkını 13 Temmuz 2001'de almıştı –11 Eylül'den sadece iki ay önce.
Bird's Net'te masamda otururken ve binlerce Çinli dansçı, davulcu, şarkıcı ve akrobatın büyüleyici kapanış törenini icra edişlerini izlerken kendimi tutamadım ve Çin ve Amerika'nın son yedi yılı nasıl harcadığı üzerinde düşündüm: Çin, Olimpiyatlar için hazırlandı; biz el Kaide için hazırlandık. Onlar daha iyi stadyumlar, metrolar, havalimanları, yollar ve parklar inşa ettiler. Biz metal dedektörler, zırhlı Hummer cipler ve pilotsuz hava araçları inşa ettik.
Farklılıklar baş göstermeye başlıyor. New York City'deki tıknaz La Guardia havalimanına gelmeyi ve eski püskü altyapı üzerinden Manhattan'a doğru arabayı sürmeyle Şangay'ın göz alıcı havalimanına inmeyi ve çelik teker ve raylar üzerinde gitmek yerine elektromanyetik itici güçle ilerleyen ve saatte 220 mil hızla giden manyetik trene binerek göz açıp kapayıncaya kadar şehre ulaşmayı birbiriyle kıyaslayın.
Ve sonra kendinize sorun: Üçüncü dünyada yaşayan kim?
Evet, şayet Pekin'in dışına doğru giderseniz Çin'in çok fakir üçüncü dünyasıyla karşılaşırsınız. Fakat yeni olan şu: Çin'in zengin kesimleri, Pekin, Şangay veya Dalian'nın modern kesimleri şu an zengin Amerika'dan çok daha gelişmiş ve görkemlidir. Binalar mimâri bakımdan daha ilginç, kablosuz ağları daha mücehhez, yollar ve trenler daha etkin ve daha hoş. Ve, tekrar ediyorum, tüm bunları petrol keşfederek yapmadılar. Kazıyı kendilerinde yaparak başardılar.
Farklılıkları görüyorum: 9/11'de biz saldırıya uğradık; onlar uğramadılar. Bizim gerçek düşmanlarımız var; onlarınki küçük ve dâhili. 11 Eylüle cevap vermeliydik hiç değilse Afganistan'daki el Kaide üssünü yok ederek ve daha sıkı iç güvenlik yatırımları yaparak. Yabancılardan gelecek karışıklığı bertaraf edebilirlerdi. Irak'ta demokrasi inşa etmeye çalışmak ki ben bunu desteklemiştim, zorunlu bir savaş değildi ve mâliyetine eşit bir sonuç çıkması muhtemel bile değil.
Ancak çukur kazmanın ilk kuralı, şayet bir çukurdaysanız kazmayı bırakmanızdır. Çin'de, Olimpiyat afişi altında, 2001 yılından beri ne kadar modern altyapı inşa edildiğini gördüğünüzde ve savaş afişi altında 2001 yılından bu yana, Amerika'da ne kadar altyapı çalışmasının tehir edildiğini gördüğünüzde gelecek yedi yılın Amerika'da ulus inşasına tahsis edilmesi gerektiği açıktır.
Irak ve Afganistan'daki işimizi alabildiğince çabuk bitirmeye ihtiyacımız var; 130.000 Amerikan askeri muhafızlık yaparken Irak parlamentosunun tatile çıkması rezilliktir. Iraklılar kendi ulus inşaları üzerinde didişip dururken kendi ulus inşamızı artık daha fazla tehir edemeyiz.
Pek çok kişi John McCain'e bulaşması için Barack Obama'ya tavsiye veriyorlar. Elbette, ateşe ateşle karşılık vermeli. Bu gereklidir ama yeterli değildir.
Obama bunca mesafe katetti çünkü seçmenlerin çoğu Amerikan yenilenişinin lideri olabileceği hesabını yaptı. Ulus inşasına şimdi evde ihtiyacımız olduğunu biliyorlar – Irak'ta değil, Afganistan'da değil, Gürcistan'da değil fakat Amerika'da. Obama bu temayı kaybedemez.
Obama bu seçimi, Cumhuriyetçilerin Rusya'ya ya da bin Ladin'e karşı kim daha yeterince çetin meselesine dönüştürmelerine müsaade edemez. Kim yeterince güçlü meselesi, yeterince odaklanmış, yeterince yaratıcı ve Amerika'yı yeniden inşa etmek üzere kim Amerikalıları yeterince birleştiricidir meselesi olmalıdır. Bir sonraki başkan, dünyadaki tüm dış işleri deneyimine sahip olabilir ancak faydalı olmayacaktır, düpedüz faydasız olacaktır şayet biz, bir ülke olarak, zayıfsak.
Bu "bizim" anımız, bu "bizim" zamanımız derken Obama bildiğinden daha da haklıydı. Yalnızca bizim evde çalışmak üzere geri dönme zamanımız geldi; ulus inşasını Amerika'da gerçekleştirme zamanımız. Kızlarıma geleceği görmeleri için Çin'e gitmelerini söylemeyi asla istemiyorum – sanırım Obama da aynı şeyi hissediyordur.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın