Obama yönetimi zorlu bir müttefikini, yani Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’yi ağırlamakla meşgulken, yönetimin bir diğer sorunlu dostu yolsuz ve parçalanmakta olan otokrisisini ebedileştirmek yönünde büyük bir adım attı.

Geçen hafta 82. yaşgününü kutlayan Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, şahsiyetsiz parlamantosunun, kendisinin Ekim 1981’den bu yana ülkeyi yönetmesine izin veren olağanüstü hal yasasını iki yıllığına uzatmasını sağladı. Böylece, önümüzdeki 18 ay içinde yapılması planlanan parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinin gerçekten demokratik olabilmesi için bu yasanın kaldırılmasını talep eden kitlesel hareketi de küçümsemiş oldu. Mübarek aynı zamanda, kendisinin ve iktidardaki partisinin 2005’ten bu yana olağanüstü hal rejiminin kaldırılacağına dair tekrarlayıp durdukları vaatleri de ihlal etti.

Bunlar kadar önemli bir mesele de, Mübarek’in Obama yönetiminin politikasından faydalanması; yönetim,

Mısır ve genel olarak Ortadoğu’da, demokrasi ve insan hakları davasını hafife almayı tercih ediyor. Obama yönetimi kamuoyu önünde İsrail’den Yahudi yerleşimlerini dondurmasını ve Karzai’nin hükümetinde reform yapmasını talep ettiği sırada bile, ABD-Mısır ilişkilerinin Bush yönetiminin ardından tamir edilmeye ihtiyaç duyduğu teorisi bağlamında Mısır diktatörünün sırtını nazikçe sıvazlıyordu.

Tüm bunların sonucu şu: Mısır devlet başkanı kötüleşen sağlık durumuna rağmen, gelecek yılki cumhurbaşkanlığıseçiminde bir kez daha altı yıllığına iktidara gelmek için çalışmak açısından cesaretlendirildi.

Mübarek’in önceki cumhurbaşkanlığı kampanyaları korkunç boyutlarda yolsuzluklarla ve muhalefet üyelerinin hapsedilmesi veya şiddet yoluyla bastırılmasıyla hatırlanıyor. Olağanüstü hal yasasına ihtiyaç duymasının nedeni de bu. Yasa polisin insanları haklarında bir suçlama getirilmeden ve belirsiz bir süreliğine tutuklamasına izin veriyor; muhalefet gruplarının özgürce toplanmasını fiilen imkânsız hale getiriyor. İç reform hareketine şu an liderlik eden eski BM nükleer müfettişi Muhammed el Baradey, bu yasa yürürlükte kalırsa kendisinin veya bir başkasının Mübarek’e meydan okumasının imkânsız olacağına işaret etmişti.

Demokratik değişim savunucuları hapiste
Rejim bu adımını meşrulaştırmanın zor olduğunu biliyor. Dolayısıyla salı günü, yasanın gelecekte sadece terör ve uyuşturucu kaçakçılığı davaları için kullanılacağını ve iletişimi denetlemek veya basın kuruluşlarını kapatmak için kullanılmayacağını savunarak yasanın yenilenmesini ‘çekici’ göstermeye çalıştı. Bununla birlikte, resmi standart zaten çoktandır yasanın uyuşturucu ve terör davalarıyla sınırlanması yönündeydi. Fakat polis elindeki yetkiyi blog yazarlarını, gazete editörlerini ve demokratik değişim savunucularını hapse atmak için kullandı.

ABD yönetiminin bu gelişmeye verdiği ilk tepki dikkate değerdi. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın açıklamasında, olağanüstü hal yasasının uzatılması ‘üzücü’ diye nitelendi ve ‘önümüzdeki aylarda’ iptal edilmesinin arzulandığı dile getirildi. Beyaz Saray sonrasında benzer biçimde güçlü bir açıklama daha yaptı. Tüm bunlar daha aktif bir
politikanın başlangıcı olmalı. Obama, ABD’nin Mısır’daki kaydadeğer diplomatik ve ekonomik nüfuzunun daha fazlası-nı harekete geçirerek, Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden birinde değişimi desteklemek yönünde bulunan bu nadir fırsatı hâlâ değerlendirebilir. (Başyazı, 12 Mayıs 2010)Kayna

Kaynak: Radikal