Jeff Huber
General Stanley McChrystal, "60 Minutes" adlı programda şöyle dedi: Neler olup bittiğini biliyormuş gibi yapıp kendinizi kandıramazsınız...bir değerlendirme yapacak durumda değilsiniz.
McChrystal'in 60 Minutes adlı programda yayınlanan "bilgilendirici televizyon reklamı", Pentagon ve onun destekçilerinin baş komutanımıza karşı sınırsız bir enformasyon savaşı yürüttüklerine dair her tür şüphenin önünü açıyor. Savaş lobisi, McChrystal'in Afganistan'a ilave "kaynak" isteğini Başkan Obama'nın onaylamaması durumunda, her şeyin kaybedileceğine, İslamofaşistlerin kıyılarımıza varıp hepimizi keseceğine inanmamızı istiyor.
Tartışmalarda gündeme gelmeyen şey, McChrystal'in teklif ettiği stratejiyi destekleyen savların ve bizzat McChrystal stratejisinin delilik olduğudur.
Kongre'deki McConnel, John McCain ve John Boehner gibi şahinler, McChrsytal'in taleplerini yerine getirmede acze düşülmesinin, askerlerimizi tehlikeye atacağını söylüyorlar. Askerlerimizi tehlikeye atmanın en iyi yolunun, bunu neden yaptığınızı bilmeksizin onları muharebeye sürmek olduğu bu yahooliganların bilgisi dâhilinde değil.
McChrystal "60 Minutes"te kendisiyle yapılan ropörtajda uyarıda bulunarak Afganistan'daki savaşın ABD'nin yüksek ateş gücüyle kazanılmayacağını söylüyor. Hâlihazırda Afganistan'da yüksek ateş gücü üstünlüğü var ve şâyialara göre 45.000 ilave asker daha isteyecek.
Başkan Obama, yalnızca "stratejinin ne olacağını tam bir açıklıkla kavradığında" asker sayısının artırılmasını onaylayabileceğini söyledi. McChrystal'in Afganistan raporunda izah edilen strateji ise karanlık içinde.
McChrystal "klasik isyan bastırma operasyonları düzenlemeliyiz" diyor ve başarının yalnızca "arazinin ele geçirilmesine veya isyancı güçlerin yok edilmesine" bağlı olmadığını, "halkın desteğini kazanmanın da gerekli olduğunu" ifade ediyor. "Temizle-tut-inşa et" şeklindeki klasik isyan bastırma operasyonlarının araziyi ele geçirme ve isyancı güçleri yok etmeyi içermesine bakınca gülünç bu.
Klasik isyan bastırma operasyonlarının bir diğer yönü, General David Petraeus'un yazdığı farzedilen isyan bastırma elkitabında tanımlandığı şekliyle, "halkı daimi olarak emniyette tutmak ve onları isyancılardan ayırmaktır." Gel gör ki Afganistan'da halkı isyancılardan ayırabileceğimiz fikri çılgıncadır. Bir isyancıyla kan bağı olmayan bir Afgan "sivil" bulma işinde size iyi şanslar.
Elkitabı'nın "isyancı aygıtının yerini alması için siyasi aygıtı desteklemek" dediği şey de başarısızlığın reçetesidir. Afganistan'a gittiğimizde yerleştirdiğimiz Hamid Karzai rejimi, Taliban aygıtından daha ehliyetsiz ve daha yolsuzdur. McChrsytal Afganların "hükümetlerini desteklemek için çok az nedenleri olduğunu" kabul ediyor.
Bir sonraki askeri takviye turu için ileri sürülen gerekçe, McChrystal'in Afganistan'da varlık izine rastlamadığı el Kaide'yi mağlup etme ihtiyacı. El Kaide terör şebekesini dağıtmak için el Kaide'nin bulunmadığı bir ülkeyi işgal etmemiz gerekiyor yani. Şayet Taliban tekrar resmi hükümet olursa, el Kaide'yi Afganistan'a tekrar davet edecektir diye kaygı duyuyorlarmış. İyi de el Kaide'nin Afganistan'da yahut Pakistan'da olduğunu niçin umursayalım ki? iPhone'ları her iki yerde de aynı şekilde çalışıyor tıpkı gezegenin her yerinde çalıştığı gibi ve gezegendeki her yeri işgal edilmeyiz sonuçta.
Karşısında korkudan titremeye programlandığımız el Kaide devi çok büyük bir şey değil. Eski CIA yetkilisi Philip Giraldi geçenlerde şöyle kaydetti: "Fransa'nın saygın kurumlarından Paris Siyasi Çalışmalar Enstitüsü'nün değerlendirmesine göre, Usame bin Ladin el Kaide'sinin sekiz-on kişilik bir çekirdek kadroya düşmüş olabilir."
İsyan bastırma elkitabı, 1.000 kişiye 20-25 asker öngörüyor. McChrystal ve savaş mafyası, Afganistan'da olmayan bir düzineden daha az mücrimleri avlamak adına Afganistan'daki asker sayısını yarım milyona çıkarmayı savunuyorlar. McChrystal 400.000 kişilik açığı kapatmak için Afganları eğitmek istiyor. 400.000 Alman çobanını eğitse daha iyi durumda olurdu. Irak güvenlik kuvvetlerini eğitme teşebbüsümüz tam bir iflastı ki Irak gerçek bir ordusu olan gerçek bir ülkeydi. Aynı şeyi Afganistan için söyleyemeyiz.
Genelkurmay Başkanı Amiral Mike Mullen'le birlikte McChrystal önerilerini destekleyen General Petraeus "daha fazla kaynak tahsis etsek bile işe yarayacağını hiç kimse garanti edemez. Ancak uygulamazsak, işe yaramayacaktır" diyor. Brookings Enstitüsü'nden şahin Michael O'Hanlon – kendisi bu stratejiye inanma eğilimindedir - "doğru olan her şeyi yapsak bile yine de başarısız olabileceğimizi" söylüyor. Daha kaypak bir cirolama olmazdı herhalde.
Afganistan çatışması teoride küresel terörizmle savaş fakat isyan bastırma "uzmanı" David Kilcullen – Petraeus ve McChrystal'in danışmanı – Obama'nın terörle mücadele tâlimatı "listemin başında değil" diyor. Kilcullen'e göre Afganistan'daki kararlılığın sürmesi, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin üzerinden on yıldan daha fazla bir süre geçmesinden sonra, uygun bir işlevi kalmamış NATO ittifakının geleceğini korumak içindir.
Bir diğer isyan bastırma uzmanı John Nagl, potansiyel Afganistan'ın bataklığıyla ilgili olarak kız öğrenciler gibi çoşuyor: "İsyan bastırmanın en iyi uygulaması bu. Hârika." (...)
Savaş yanlısı think tank düşünürleri, bayat İslamo-fabulist esprileri yeniden canlandırıyor ve diyorlar ki "eğer askerlerimizi eve geri getirirsek belalılar peşimize düşüp buraya gelir. Belalılar oradan buraya gelemez elbet. Burası zıplamak yahut yüzmek için çok uzak ve okyanus ötesinden Amerikayı işgal edecek bir kuvveti buraya getirecek donanma yahut hava gücüne hiç kimse sahip değil.
Rand Corporation'ın dünya çapında saygın analistlerinin 2008 yılında yaptıkları bir çalışma, askeri gücün terörle savaşta etkinliği en düşük olan yöntem olduğunu kesin olarak açıklamıştır. Polis faaliyetleri ve siyasi çözümler, terörist gruplara karşı başarının yüzde 83'ünü teşkil ediyor. Rand çalışması, terörle mücadelede Amerikan askerlerinin ya çok az yahut hiç olmaması gerektiğini söylüyor. McChrystal ve avukatları ise bunun aksi yönünde inat ediyorlar.
Sun Tzu "ne düşmanını ne de kendini bilmiyorsan, her savaşta yenik düşeceksin" diye uyarıda bulunmuştu. Afganistan tartışmasının en ahmakça tarafı, McChrystal'in gerçekte neler olup bittiğini anlatmanın imkansız olduğunu nefis bir şekilde kabul etmiş olmasıdır. Klingon ve Vulcan'ları Afganları bilebileceğimizden daha iyi anlıyor ve biliyoruz. Afganistan'da ne yaptığımızı bilmiyoruz ve savaş fanatikleri, bize bundan biraz daha lazım olduğunu söylüyorlar.
Kazananların hiçbir zaman gitmeyecekleri, gidenlerin hiçbir zaman kazanmayacakları gibi laflar saçmalıktır. Kazananlar ne zaman gideceğini bilir ve kaybedenler, Las Vegas'ta her gün olduğu üzere, ne zaman gideceklerini bilmeyenlerdir.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı