Rami G. Huri
İki hafta önce Filistin Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı'nın 60'ncı kuruluş yıldönümünde konuşurken New York'taydım; kof ve etkileyici olmayan bir performans sergiledi. Abbas, harcanmış bir güçtür, hem meşruiyet hem de algılanabilir tesirden yoksundur. Yaser Arafat ve Fetih liderliğiyle Filistin ulusal stratejisinin temsil edildiği günlerdeki uzun ilişkisinden neşet eden itibarın zayıf saçaklarına tutunmaktadır. Önemi de vardı hani zira biraz öz- saygıları mevcuttu. Durum artık böyle değil ne yazık ki.
Abbas'ın İsrail ve Amerikan baskısına boyun eğip, saygın uluslararası hâkim Richard Goldstone'un soruşturmasında belirtilen İsrail'in geçen yıl Gazze'de işlediği savaş suçları iddialarıyla ilgili olarak BM İnsan Hakları Konseyi kararını ertelettiği haberini duyunca şaşırmadım doğrusu.
Muteber bir uluslararası hâkimin hem Hamas'ı hem de İsrail'i güçlü bir şekilde itham ettiği ve eylemlerinin BM Güvenlik Konseyi tarafından ele alınmasını teklif ettiği nadir bir vaka bu. Goldstone raporuna dayanarak BM kurumları eliyle İsrail üzerinde baskı kurma fırsatıydı. Abbas, Amerikan baskısına boyun eğdi ve kendi halkıyla olan ilişkileri için değil de Washington'la olan ilişkileri için daha bir kaygı beslediğini belli etmiş oldu. Filistin Otoritesi'nin İsrail savaş suçları iddialarını ciddi bir uluslararası tahkik'e havale etme fırsatını berhava eden hissizlik kapasitesi, Abbas ve Filistin halkı arasındaki tam ve mutlak uçurumu ifşa etmiştir.
Abbas, aynı derecede boş bir başka performansın ardından, Amerikan Başkanı ve İsrail Başbakanı ile New York'ta gerçekleştirdiği kısa buluşmanın ardından, bu kararı aldı. Müzakere edilen barış doğrultusunda eyleme geçileceği illüzyonunu sundu ki gerçekte böyle bir şey yok. Abbas, İsrail yerleşim inşasını durdurana dek İsrail'le barış müzakerelerini sürdürmeyi reddetmişti ki işte bu sözlerini yutkundu. Abbas, utanma duygusundan sıyrılmış, boş, siyaseten güçsüz, hiç kimsenin arka çıkmadığı ve saygı duymadığı trajik bir adam.
Filistin başkanlık koltuğunun büsbütün boş kalması, çözümü olan bir problemdir; Abbas tek hamlede Filistin başkanlığına itibarını iade edebilir ve aynı zamanda da Filistin ulusal birliğini ve siyasi bütünlüğünü kuvvetlendirebilir. Tek yapması gereken, Filistin Otoritesi başkanlığı için yeni seçim çağrısı, aday olmaması ve diğer mevkisini kullanarak yani Filistin Kurtuluş Örgütü İcra Komitesi başkanı olarak zamanını Filistin hayatında onlarca yıldır olmayan çok önemli bir ihtiyaca hasretmesidir: Tüm Filistinlilere özellikle de Ortadoğu'daki kamplarda yaşayan mültecilere söz hakkı vererek ulusal mutabakat sağlamak.
Abbas'ın zayıflığı, tıpkı kendisinden önce hayatının son on yılında Arafat'ın başına gelen gibi, kendine müptela eden ama hiç de verimli olmayan iki unsurlu bir akıl çelinmesinden kaynaklanmaktadır: Güç, imtiyaz, makam tuzağı ve ABD Başkanı'yla arasındaki doğrudan hat. Bunların her ikisi de işveli unsurlardır fakat Filistin liderliğinin topyekûn güçsüz olduğu bir duruma ve Filistin halkının hiçe sayılmasına (marjinalleşmesine) yol açmaktadır.
Filistin başkanlığı uluslararası utanç haline geldi. Dört ana kesim arasında hiçbir saygı uyandırmıyor: Filistin halkı, İsrail halkı ve hükümeti, Arap halkı ve hükümetleri ve dünyanın geri kalanı. Yaser Arafat'ın bıraktığı saygı ve itibarı beş yıl içerisinde son damlasına kadar çarçur etmiş olması sarsıcıdır – doğrusu, inanılmazdır.
Filistinliler arasında Fetih ve Hamas'ın temsil ettiği derin bölünmeyi bir an için unutun. Birkaç yıl önce önde gelen Filistinli hiziplerin İsrail hapishanelerindeyken müzakere ettikleri ve üzerinde uzlaşmaya varmaları sonucu ortaya çıkan "Mahkumların Belgesi'nde" ifade edildiği üzere Filistinliler halen ulusal mutabakat halindedirler. En geniş ve en yaşlı Filistinli grup olarak el Fetih ve Filistinlilerin şemsiye örgütü olarak kabul görmüş FKÖ, yeniden canlandırılabilecek meşruiyet ve nüfuza halen sahipler şayet liderleri, mültecileri tecrit eden, bir bütün olarak Filistinlileri marjinalleştiren, ulusal liderliğin herhangi bir tezahürünü zayıflatan ve Filistinlilere asgari ulusal hakları sunacak müzakere edilmiş bir anlaşma ihtimalini sıfırda tutan mevcut Abbas politikalarını değil de Filistinlileri birleştiren, onlara söz ve etkileme hakkı veren ulusal siyasi programlara uygun bir şekilde hareket etmeyi kararlaştırırlarsa.
Abbas, halkını başarısızlığa götürdü fakat kendisini halen kurtarabilir ve daha etkin bir rol oynaması için sahneyi halefine hazırlayabilir. Filistin Otoritesi başkanlığından inerek haysiyetli ve kendinden emin bir şekilde hareket etmeli, daha meşru ve daha liyâkatli bir liderliğin ortaya çıkması için yeni seçim çağrısı yapmalı ve - FKÖ'yü tüm Filistinlilerin eşgüdümlendiği bir kurum olarak yeniden teşkilatlandırarak, enerjisini, itibar ve cesarete sahip olduğu on yıl önceki yere odaklamalıdır.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı