Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Hayat gazetesiyle yaptığı söyleşide Kürt devleti hayalinin meşru bir hak olduğunu ve bir Kürt devletinin bir gün kurulacağını söyledi. Barzani, Kürt nüfusun yaşadığı bölgeleri bölen ülkelerin sınırlarını 'yapay' buluyor. İsrail'in güvenlik ve ekonomi alanlarında Kürdistan'a sızmasıyla ve bölgedeki azınlıklar konusunu kullanmasıyla ilgili soruya yanıt olarak da Barzani, 'Kürdistan'da bir İsrail faaliyetinin bulunmadığını kesinlikle ifade edebilirim' diyor. Irak, İran, Türkiye ve Suriye'yle sınırları sadece adı geçen ülkelerin Kürt vatandaşlarını ayırdığı için 'yapay' saydığını göz önüne alırsak, Barzani tıpkı Peşmergelerin Kuzey Irak'ta ve PKK'nın Türkiye'de yaptığı gibi bu dört ülkeden demografik ve coğrafik anlamda ayrılmak için silahlı mücadeleye hazır. Bağdat'taki merkezi yönetim, Kürt vatandaşlarına, örneğin Kürt nüfusunun 15 milyona ulaştığı Türkiye'de dahi elde edemedikleri bir özerklik verdi. Türkiye sadece bastırdı İran'daysa Irak ve Türkiye'ye yakın bölgelerde nüfusları dört milyona varan Kürtler, 17. yüzyıldaki Safevi Kralı Şah Abbas döneminden beri bağımsızlık eğilimlerini ortaya koydular. Bir süre boyunca Mahabad, İran'daki merkezi yönetime karşı isyanın merkezi oldu. Fakat 1979'daki devrim sonrasında çıkan isyan sonrasında Tahran, Kürt bölgelerindeki kontrolünü güçlendirdi. Türkiye'nin tutumuysa, Kürtlerin topraklarında gösterdiği herhangi bir ayrılıkçı eğilimi acımasız savaş yoluyla bastırmak oldu. Ankara, isyancı görüntülere yönelik baskılarını öyle bir dereceye vardırdı ki, Kürtlerin kendi dillerini kullanmalarını veya kültürlerinin dans, türkü, şiir veya diğer yönlerini ortaya çıkarmalarını dahi engelledi. Suriye'ye gelince; bu ülke, Irak, Türkiye ve İran'dakine nazaran daha az bir nüfusa sahip olan Kürtleri tarihinin hiçbir döneminde bir sorun olarak görmedi. Orada Kürtlere karşı hiçbir ayrımcılık yapılmadı. Tersine, Suriye'de iktidara Hüsni el Zaim ve Edib el Şişkeli gibi Kürt isimler de geldi. Komünist Parti başkanı Halid Bekdaş ve eski Suriye müftüsü Ahmed Keftahor gibi birçok Kürt Suriye'de belirgin komuta mevkilerine yerleşti. ABD'nin dört yıl önceki Irak işgali sonrası Irak cumhurbaşkanlığına da Celal Talabani geldi, Barzani Kürdistan bölgesinin başkanı oldu ve Erbil'deki bütün resmi kurumlara Kürt bayrağı astı. Fakat bir anda Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinden kargaşa haberleri gelmeye başladı; bu karışıklıkların Irak'taki Kürt çevrelerce planlandığı ve cesaretlendirildiği söylendi. Kürt veya başka azınlıkların yaşadığı ülkelerde silahlı direniş ve istikrarsızlaşma dışında bir alternatif var: Bu azınlıklara, diğer bütün vatandaşlarla eşit vatandaşlık hakkının verilmesi. Fakat bu alternatif, özellikle İsrail gibi ırkçı bir ülke tarafından reddediliyor. İsrail, Arap vatandaşlarını Yahudi vatandaşlarıyla eşit saymaya karşı çıkıyor ve komşu ülkelerdeki azınlıkları ayrılmaya ve ayaklanmaya teşvik ediyor. İsrail bunu binbaşı Saad Haddad ve ardından general Antovan Luhud kanalıyla Güney Lübnan'da yaptı.İsrail ilgisini yadsımak saçma Kürdistan bölgesi başkanının İsrail'in bölgedeki müdahalesini, Seymour Hersh gibi saygın Batılı gazetecilerin de yazdığı, herkesçe bilinen bir gerçek olmasına rağmen duymaması gerçekten şaşırtıcı. Hersh, ABD'nin Irak'taki macerasının başarı elde edemediğini anladığında İsrail'in, Kürtlerle ilişkilerini derinleştirerek ve onları ileride kendisine dost olacak bağımsız bir devlet kurmaya teşvik ederek savaştan yararlanmaya çalıştığını yazdı. Hersh ayrıca İsrail'in Kürt komando güçlerine eğitim verdiğini ve İsrail casuslarını İran'ın nükleer projesi hakkında bilgi toplamak amacıyla İran'a geçirmeleri için Kürt unsurlardan yardım istediğini ekliyor. Hersh, komando eğitiminin, onları Irak'taki direniş liderleri hakkında istihbarat toplamak için kullanmayı hedeflediğini belirtiyor. İsrail, Kürdistan'la ticari ilişkilerini de derinleştirdi ve bölgeye yönelik ihracatı yıllık 5 milyon doları geçti. Bölgenin istikrarı ve halklarının gelişmesinin güvencesi, her devletin vatandaşının tam eşitlik içinde yaşaması ve bölgenin zayıf oluşumlara bölünmesinden sakınılmasıdır. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 23 Mart 2007)