Vakit'in sürmanşetinde (27 Mart 2007) bir başlık: Siyonist Köpekler... İsrail askerleri gittikleri bir Filistin köyünde evleri arıyor. Filistinlilerin 1948'den beri hemen her dönem karşılaştıkları, artık alıştıkları sıradan bir uygulama bu. Fakat sıradışı birşey var bu kez. İsrailli askerler ordu mensubu bir de köpek götürüyorlar yanlarında. Vakit?in ?siyonist? diye tanımladığı Alman cinsi, eğitimli bir köpek... Köpeğin Alman cinsi olması da ilginç değil mi? Onun da ataları Hitler'i tanıyorlar mıydı acaba? Köpek, uygulama sırasında Yüsra Rabaya adlı Filistinli bir bayanın kolunu kapıyor. Kadın kolunu kurtarmaya çalışırken çığlık çığlığa, bunu izleyen o askerler de haberde va'zedilenlere göre, zevkle izliyorlar olan biteni... Bu köpeği görünce nedense aklıma Kıtmir geldi. Dedim ki, köpek de olsan seni yücelten şey kimin yanında olduğundur. Ashab-ı Kehf'i herkes biliyor. Hem Hıristiyan hem de İslam kaynaklarında övülen Ashab-ı Kehf, zalim bir hükümdarın zulmüne maruz kalıp ondan kaçan yedi salih gencin öyküsüdür. Bu gençler içinde bulundukları toplumu, sapkınlığa bulaşmamaları ve Allah'ın dinini terk etmemeleri konusunda uyarıyor. İmanlı bir toplum tarihin her döneminde olduğu gibi bu dönemde de zorbaları ürküttüğü için bu yedi genç, dönemin iktidarı tarafından hedef seçiliyor. Tabii ki toplum onların tebliğine aldırış etmiyor. Belki de baskı ve zulümden korktukları için... Çünkü karşılarındaki zorba merhametle tanışmamış biri, adı Decius, dönemin Roma İmparatoru. Toplum bu gençlerin yaptıkları tebliğlere kayıtsız kalınca onlar da çekip gitmeye karar veriyor. Zira imparatorun nefes aldırmayan bir baskısı var. Dahası hepsi ölümle tehdit ediliyor. Eğer içinde yaşadıkları toplumda zerre kadar bir umut görselerdi hakka dönüş bağlamında, her türlü sonucu göze alıp bekleyeceklerdi ama... Bu şekilde beklemek göz göre ölüme gitmek olacağından hepsi bir gün karar alıp, kaçıyor. Uzun bir kaçışın ardından gelip bir mağaraya (Tarsus'ta olduğu yönünde bir kabul var) sığınıyor bu gençler. Üç yüz yıldan fazla uykuda kalan bu gençlerin yanında bir de sadık köpekleri vardı, Kıtmir. Kur'an-ı Kerim'de anılan bu bahsi daha fazla açmaya gerek yok. Zira burada mevzu bahis olan Kıtmir'in kendisidir. O inançlı gençlerin yanında yer alması o köpeği nasıl da yüceltmiş değil mi? Salihlerle birlikte anılıyor Kıtmir. Bir köpek de olsa... Bir o köpeği bir de ezilenlerin yanında kutsal bir maceraya atılan Kıtmir'i düşündüm. Kıtmir'in varlığı köpek ırkını kutsallaştırmıyor. Bir insanı, bir hayvanı, bir eşyayı değerli kılan şey onların yapıp ettikleridir. Bazen uyumak, sadece uyumak da yüceltir bir köpeği... Havlamasa da. Sonra Kıtmir?in yanındaki o yedi gençle, Alman asıllı o köpeğin yanındaki o askerleri, o bir mazlumun çığlığında keyif bulan o askerleri düşündüm. İkisi de Adem'den ama... Bir taraf mazlum, diğerleri zalim! Yüsra Rabaya, o köpek yaklaştığında, ?Kıtmir?in selamı var? deseydi eğer yine de ısırır mıydı? Hani derler ya, ?Bir köpek sizi ısırmak için yaklaştığında, ?Kıtmir?in selamı var? derseniz, uzaklaşır sizden? Ama eğer o köpek kansız değilse? Hangi köpeğin yanında yer aldığınız önemlidir.