Bir savaşta halka yansıtılanlar çatışmalarla ilgili bilgilerle sınırlı kalır. Taraflar kendi birliklerinin zaferlerini, askerlerinin kahramanlıklarını ve giderek nihai amaca ulaşıldığını anlatırlar. Bunlara bakarak mücadelenin seyrini anlayamayız. Ancak taraflardan birinin somut başarıları, yani ele geçirdiği alanlar bir anlam ifade edebilir.
Çoğunlukla savaşın nedeni söylenenden farklıdır. İlan edilen sebep sıradan insanın duygularını aksettiren, derinliği olmayan cinstendir ve mutlaka karşı taraf haksızdır. Yani her çatışma ikisi de haksız ya da haklı olan taraflar arasındadır.
Ergenekon davasında cepheden birçok bilgi ve belge geliyor ama karargahlardan hiç haberimiz yok. Olay hukuk dışı davranışları olanların tespiti ve yargılanması olarak sunuluyor. Medyanın bir bölümü hangi karanlık senaryoların gerçekleştirilmeye çalışıldığını anlatırken diğeri finansör ilan edilen kişinin beş parasız öldüğünü söyleyerek iddiaların temelsiz olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Cevaplandıracağımız ilk soru olayın hukuk dışı bir yapılanmanın ortaya çıkarılmasından ibaret olup olmadığıdır. Eğer böyleyse bizim konumumuz tartışmalı bir cinayet davasına duyduğumuz ilgiye benzetilebilir. Sonucu merak edebiliriz ama bu sonuç hayatımızı etkilemez.
Eğer sonucu herkesi etkileyecek siyasi bir mücadele söz konusuysa ve hukuk dışı eylemler bu büyük çatışmanın muharebelerinden ibaretse karargahlarda nelerin olduğunu bilmemiz gerekir. Taraflardan biri hukuk dışı yapılanmaları gündeme taşırken diğeri, eğer inisiyatifi ele geçirirse, yolsuzluk dosyalarını ileri sürmeye hazırlanıyor. Ya olayı hukuk boyutunda göreceğiz ya da karargahlara girip savaşın nasıl yürütüldüğünü çözeceğiz.
Olay siyasidir ama bu hukuku ilgilendiren bir yanı olmadığı, ortaya atılan iddiaların düzmece olduğu anlamını taşımaz. Sadece yıllardan beri bilinen bir takım ilişkiler gün yüzüne çıkarılmış ve yargıya taşınmıştır. Yargı, önüne konulan bu konuyu sonuçlandırmak zorundadır ama süreci o başlatmamıştır.
Bulunduğumuz aşama taraflardan birinin diğerine savaş açması olarak algılanabilir. Gördüğümüz fotoğraflar cephede çekilmiştir ve bu fotoğrafta yer alanlar ülkenin yönünü değiştirebilecek güçte değildir. Onlar cephedeki asker ve subaylar gibidir. Cephe komutanını esir almak önemli bir başarıdır ama sonucu ilan etmeye yetmez.
Karargahlar her zaman çok ulusludur yani çatışmalar ülkeler arasında değil bloklar arasındadır. Bu karargahlara ulaşmak için çok iyi korunan karanlık dehlizlerden geçmek gerekir. Başka bir yol da yapılanlara bakarak buralarda ne gibi kararlar alındığı değerlendirmektir ve bizim başka bir seçeneğimiz yok.
Şu andaki değerlendirmemi şöyle özetleyebilirim: Ulusalcı denilen kanadın tasfiyesi diğerinin zaferi sayılmamalıdır. Asıl amaç ulusalcıları tasfiye etmek ve bunun sonucu olarak küreselciliği gereksiz hale getirmektir.
Bir oyunun iki boyutu vardır: Birisi sonuçlarının yaratacağı etkiler diğeri bu oyunu seyretmenin yarattığı heyecan. Ulusalcı karşıtlarının kendilerini nasıl tasfiye ettiklerini seyretmek heyecan verici.
Kaynak: Star