Cumhuriyet'in resmi yalanlarından değil. Cumhuriyet Gazetesi'nin dünkü birinci sayfasındaki üfürmelerden söz ediyorum. Neymiş? 'Medya ısrarlı yayınlarla bomba konusunu çarpıtmayı sürdürüyor'muş...
Neymiş? 'Soruşturmayı Cumhuriyet istemiş.'
Acaba öyle mi?
* * *
Cumhuriyet, dünkü haberde 'bombalama' hadisesini şöyle anlatıyor:
'Gazetemize 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde NATO standardında MKE yapımı savunma tipi, öldürücü ve yıkıcı etkisi olan üç tane el bombası atıldı.
İlk iki bombadan biri pimi çekilerek, diğeri ise pimi çekilmeden atıldı ancak patlamadı.
Gündüz saat 16.21'de atılan bombanın patlaması sonucu, gazetenin birinci ve ikinci katlarının camları kırıldı, hizmet araçları hasar gördü.'
Bombalar ne zaman atılmış:
5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde...
* * *
'Bombalanan bir gazetenin' işin üstüne gitmesi gerekmez mi?
Gerekir.
Peki, Cumhuriyet gitmiş mi?
Sorunun cevabını 'arşive' geri dönerek arayalım.
Cumhuriyet'e atılan bombaların 'menşei' ile ilgili ilk haber olaydan on beş gün sonra Hürriyet Gazetesi'nde yer aldı.
Sonrasını, o tarihte çalıştığım Sabah Gazetesi'nde yayınlanan 5 Haziran 2006 tarihli 'Cumhuriyet'in görmediği haber' başlıklı yazımdan izleyelim:
'Hálbuki ortada bazı gerçekler vardı.
Ben bu gerçeklerden birini, 28 Mayıs tarihli Hürriyet'in 29. sayfasında okudum. 'Cumhuriyet gazetesi bombaları ordu malı' başlıklı habere göre Makine Kimya Endüstrisi, Emniyet'e gönderdiği 19 Mayıs tarihli cevabi yazıda, Cumhuriyet'e atılan üç bombanın Kara Kuvvetleri'ne ait olduğunu bildirmişti.
Aynı gün Cumhuriyet'e baktım. 'Danıştay baskınına ilişkin hükümet kaynaklı iddialar, kanıtlarla desteklenmiyor' üst başlığının altında iri puntolarla 'senaryo çöktü' manşeti atılmıştı.
Gazeteye atılan bombaların ordu malı olduğuna dair ise tek satır bile yoktu.
Bir gün sonra Sabah Gazetesi, 'Ordu malı bombalar' haberini kovalayarak 25. sayfasının manşetine taşıdı. 'Kara Kuvvetleri bomba soruşturması başlattı' başlıklı haberde, bombaların hangi tarihlerde Kara Kuvvetleri'ne verildiği belirtiliyordu. Birinci bomba 1978'de, ikinci ve üçüncü bomba 1985'te verilmişti.
Kara Kuvvetleri, bombaların karargáh dışına, hangi tarihte ve kimlerce çıkarıldığını araştırıyordu. Aynı günkü Cumhuriyet'te, kendine atılan bombaların menşei resmen belli olmuş olmasına rağmen soruşturma haberi de yoktu.'
Sizce bu normal mi?
Bir gazete kendisine atılan bombaların menşeiyle ilgili bir haberi 'yok' sayabilir mi?
Esas 'medya saptırması' bu değil midir?
* * *
Gelelim ikinci konuya...
'Bombalarla ilgili soruşturmaya'...
Dünkü Cumhuriyet bu konuda şunları yazıyor:
'Avukatlarımız tarafından hazırlanan ve 1 Mart 2007'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verilen dilekçede, Cumhuriyet'e atılan iki bombanın NATO standardı MKE yapımı, üçüncüsünün MKE yapımı olduğu anımsatıldı.
MKE'nin her üç bombayı da Kara Kuvvetleri'ne verdiğini, Muzaffer Tekin'in işyerindeki aramada bulunan el bombalarıyla gazeteye atılanların aynı model olmasının dikkat çekici olduğu belirtildi.'
Cumhuriyet Gazetesi, 'atılan bombaların araştırılması ve soruşturmasını' bombaların Kara Kuvvetleri'ne ait olduğunun anlaşılmasından ancak dokuz ay sonra talep etmiş...
* * *
Ama ne hikmetse bu talebine rağmen 'ordu malı bombalar' haberini inatla büyütmemeyi yeğledi.
Nasıl mı?
Ergenekon'a giden yolun kapısı geçen Haziran ayında aralandı...
Ümraniye baskını, bombaları saklamış olan eski bir Özel Harpçinin içinde bulunduğu ilişkiler ağını belgeleriyle birlikte yeniden hatırlatıyordu...
Baskında ortaya çıkanlar ile ilgili Star'ın bilgileri şöyleydi:
'Baskında gecekondunun çatısında 18'i Makine Kimya Endüstrisi... Altısı NATO... Ve üçü de Alman yapımı 27 savunma tipi el bombası...
Ve yine MKE yapımı TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirildi.'
Haber şöyle devam ediyor: 'Gözaltına alınan ev sahibi Mehmet D'nin bombaların Astsubay Oktay Y'ye ait olduğunu söylemesi üzerine özel kuvvetlerden emekli Astsubay Oktay Y. gözaltına alındı.'
Gözaltına alınan emekli askerin söyledikleri de haberde vardı:
'Bu bombaları ben Hasdal Askeri Kışlası'nın arkasında bulunan dere yatağında buldum.'
Cumhuriyet Gazetesi bu önemli gelişmeyi de büyütmedi.
Bunu da gene 15 Haziran 2007 yılında, bu kez Star Gazetesi'nde 'Dere yatağında bomba bulunur mu?' başlıklı yazıda eleştirmiştim...
O yazıda Cumhuriyet'e şunları sormuştum:
'Baktım, bu sefer Cumhuriyet bu yeni bomba haberini ancak üçüncü sayfanın altında mahcup bir şekilde görmüş...
Hálbuki gazeteye yapılan saldırının ipucu olabilecek böyle bir gelişmeyi birinci sayfadan görmeleri daha normal olmaz mıydı?'
* * *
Yapılacak bir şey yok...
Cumhuriyet gazetesi utanmıyor...
O halde...
Bu yazıyı da, daha önce de bu yalanları, beni şahsen hedef alarak tekrarladıklarında yazdığım 'Cumhuriyet Gazetesi ve Utanma' başlıklı yazımın finalini tekrarlayarak bitireyim:
'Arşivlerdeki yazıları ve içeriklerini yok sayarak ağır tahrifat yapmanın, utanmazca yalan söylemenin anlamı var mı?
Cumhuriyet Gazetesi, söylediklerimin doğru olmadığını iddia ediyorsa, bunu arşivlerine başvurarak ispatlasın...
İspatlayamıyorsa ki ispatlayamaz, o zaman da gözümüzün içine baka baka sahtekárlık yapmasın...
Böyle kolayca ortaya çıkacak bir sahtekárlığa tevessül etmesi, gazetenin ne kadar çaresiz kaldığını açıkça gösteriyor...
Belli ki bir telaşın şaşkınlığı var üstlerinde.
Umarım, gazetenin, İlhan Selçuk'un Ergenekon Çetesi'nin 'fikri lideri' olmadığı yolundaki yalanlamaları da, benimle ilgili sahtekárca çarpıtmaları gibi temelsiz değildir.'
Kaynak: Star