Ergenekon yasal mı, siyasal mı tartışması, bu davadan hoşlanmayanlar için çok cazip bir ana tema olarak öne çıkıyor. Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın, Yargıçlar ve Savcılar...
 
Ergenekon yasal mı, siyasal mı tartışması, bu davadan hoşlanmayanlar için çok cazip bir ana tema olarak öne çıkıyor. Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın, Yargıçlar ve Savcılar Kurulu'nun verdiği 'siyasi' nitelikli kararlara karşı çıkılmasına, 'Susun karar yargının' diyenler bu kez yargıya itiraz ediyorlar. Yargının siyasal davrandığından söz ediyorlar.
Aslında yargı dediğin, kanun dediğin ne için var, düzeni savunmak için. Düzen nedir? 12 Eylül Anayasa-sı'na dayanan, orasından burasından kırpılmasına rağmen otoriter özelliğini koruyan düzen. Bu düzen; seçilmişlerin değil atanmışların, seçmen iradesinin değil bürokrasinin iradesinin üstte olduğu bir düzendir.
'Demokratik irade' dediğiniz zaman hemen itiraz ederler. 'Çağdaş demokrasilerde kuvvetler ayrılığı esastır.' 'Kuvvetler ayrılığı' toplumsal iradeyi yok saymak ve bürokratik eliti egemen kılmak için değildir. İşlerin hukuk devleti ilkelerine uymasını sağlamak, yönetimlerin hukuksuzluk yapmasına karşı bir sigorta oluşturmak içindir. Yoksa seçimle geleni mahkeme kararıyla alaşağı etmek için değil.
Unutmayalım ki bu ülkede hukukçular, 27 Mayıs askeri darbesinde seçilmiş bir hükümetin başbakanını ve iki bakanını astılar. Bu ülkenin yargıçları Deniz Gez-mişleri idam ettiler. Birçok katili ise bütün belgelere ve tanıklara rağmen beraat ettirdiler. Demokratik olmayan bir sistemin hukukçularının da demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi bir dertleri olmadığını biliyoruz.
***
Ergenekon davasını baştan itibaren fasa fiso sayanlar acaba bu silahların, bu bombaların ne için kullanılacağını düşünüyorlar? Bu silahlar ABD emperyalizmine karşı mı, yoksa AB emperyalizmine karşı mı kullanılacaktı? Bu ülke ne yazık ki, 'siyasi katiller' cenneti oldu. Bakın bugün büyük cinayetlerden yargılanmış isimler neler yapıyorlar? Abdi İpekçi, Doğan Öz cinayetinin, Kahramanmaraş katliamının başrol oyuncularının neler yaptığını araştırın.
Onlar en değerli iş adamlarımız ve siyasetçilerimiz arasında yer almıyor mu?
Bugüne kadar katiller hep ilgi ve destek gördüğü için işlerine devam ediyorlar. İbrahim Şahin; evinde ortaya çıkan ve 'suikast listeleri' olduğu iddia edilen listeleri bazı generallerin isteği üzerine düzenlediğini söylemiş. "Bana yüksek görevler vermek istiyorlardı" demiş. Sizce çok mu sürpriz bu söyledikleri?
Ergenekon davasına başından beri karşı çıkanların, soruşturmalarda ortaya çıkan bazı eksikleri ve hataları öne çıkararak işin özünü gözden kaçırmak isteyenlerin dikkat etmeleri gereken bir şey var: Unutmayın ki, bazen 'dost kuvvetleri' hedef alan bu katiller sürüsü, kendilerine yakın görünenleri öldürmekten de hiç geri durmuyorlar.
Katilin acıması yoktur, dostluğu da. Danıştay cinayetinin, Hablemitoğlu cinayetinin nereye doğru gittiğini görüyoruz. Bu sizler için bir şey ifade etmiyor mu? Katilin dostu düşmanı olmaz. Katil katildir.
Bazı insanların haksız olarak suçlanmasına gelince: Mümkündür. Tabii ki sonuna kadar insanların haksız yere suçlanmasına karşı çıkmalıyız. İnsanların uzun süre iddianame hazırlanmadan cezaevinde tutulmasına karşı çıkmalıyız.
Ancak bu ülkede askeri darbeler peşinde koşan, demokrasiye inanmayan ve bu amacına ulaşmak için her yolu meşru sayan  'muteber' kişiler olduğunu da unutmayalım. Unutmayalım ki bu ülkede darbe anayasalarını bu 'itibarlı' sayılan kişiler hazırladılar. Darbe 'danışmanlığı'nı hep 'itibarlı' kişiler yaptılar.
'İtibar' meselesi de çok soyut bir mesele. Bir TV kanalında 'devletin en üst düzeyine' çıkmış kişilere darbecilik suçlaması yapılamaz diye konuşan bir 'itibarlı' kişiyi dinledim. Darbelerin tamamını üst düzey devlet görevlileri yapmadılar mı? Ayak takımının darbe yaptığı nerede görülmüş?
O 'itibarlı' kişiler, oraya buraya silah bomba gömen, cinayet örgütleyen kişilerden ne kadar uzakta duruyorlar? Onları 'vatansever' olarak görmüyorlar mı? İbrahim Şahin'i cezasını yatmadan içerden çıkaran 'itibarlı' kişiler değil mi?
Neden acaba?
Yeraltından çıkan bu ülkenin yüzyıllık 'devlet' anlayışı değil mi?
Bunu değişmesi gerekmiyor mu?  

Radikal