Önce İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Muttaki'nin Türkiye ziyareti. Ardından Cenevre'de yapılan toplantıyla birlikte İran konusu gündemin ilk sıralarında yeralıyor.

Cenevre'den basına yansıyan açıklamalar, İran'ın 'uranyum zenginleştirme programı'ndan geri adım atmayacağını gösteriyor.

Peki acaba İran'da siyasi hava nasıl? Bu kadar gerginlik ve çatışma senaryosu bu ülkeyi nasıl etkiliyor? Kısa bir süre önce İran'da yaptığımız görüşmelerden notlar aktaralım.

Bizim izledğimiz gündemin dışında, son derece hareketli bir ülkeyle karşılaşıyoruz. Özellikle Uzakdoğu merkezli bir yatırımcı akımı göze çarpıyor. Büyük otellerin neredeyse tamamı dolu ve çoğunlukla yabancı yatırımcılar buralarda işlerini takip ediyor.

Tüm bunların konuşulacağı en doğru isim İran Ticaret Bakanı'ydı. Mesud Mirkazımi, son derece sıcak bir karşılamayla sorularımızı cevapladı.

İran Ticaret Bakanı'yla yaptığım görüşmede, öncelikle iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin boyutlarını, geldiği noktayı ve muhtemel yatırım alanlarını konuştuk. Bakan Mirkazımi, mevcut ticari rakamları yetersiz buluyor. İran'ın Türkiye'ye herhangi bir ticari kota uygulamadığını, Türkiye'nin de mevcut kotaları bir an önce kaldıracağını beklediklerini ifade etti.

Bu konuda başta Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen olmak üzere Türk tarafından aldıkları sözlerin bir an önce yerine gelmesini istiyor İranlı yetkililer. Her iki ülke yatırımcılarının da son derece istekli olduğuna ve bunun önünün açılması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Nitekim Tahran'da çok sayıda Türk işadamına rastladığımı da notlarıma ekleyebilirim.

Bakan Mesud Mirkazımi iki ülke arasında ortak banka kurulmasından, üçüncü ülkelerde ortak yatırımlara kadar pekçok alanda işbirliğine hazır olduklarını, 'Ancak bunun için öncelikle her işi Batı ülkeleriyle yapma telaşından vazgeçmek gerektiğini' bize söylüyor.

İran Ticaret Bakanı'na, iki ülke arasındaki ilişkilerde, Amerika başta olmak üzere dünyadaki büyük güçlerin ne kadar belirleyici olduğunu sordum.

'Bizim açımızdan üçüncü güçlerin belirleyici rolü hiçbir önem taşımıyor. O ülkelerin sultası artık bitmiştir. Başta ABD olmak üzere Batı, bizim aramızdaki ekonomik ilişkilerin artmasını istemiyor. Biz kendi geleceğimizi kendi ilişkilerimizle belirlemeliyiz.'

İran'da kiminle görüşürseniz görüşün, konu bir şekilde nükleer programa geliyor. İşte Bakan Mirkazımi'nin ilginç değerlendirmesi: 'Büyük güçler eskisi herşeyi kontrol altına alacak durumda değiller. Biz üst düzeyde teknolojinin her ülkenin hakkı olduğuna inanıyoruz. Bunu sadece birkaç ülkenin hakkı olarak görmeyi kabul edemeyiz.' Bu teknolojiyi bölge ülkeleriyle paylaşmaya her zaman hazır olduklarını da sözlerine ekliyor.

Ticaret Bakanı'nın dikkat çektiği bir noktayı daha aktarmak yerinde olur. İki ülke ilişkilerinde medyanın biraz daha yapıcı rol oynaması gerektiğini, ne yazık ki zaman zaman Türkiye medyasının İran'a karşı haksız bir tutum içine girdiğini hatırlatıyor Bakan Mirkazımi.

İran'da görüştüğüm her yetkilide nükleer programın getirdiği bir özgüvene rastladım dersem, herhalde abartmış olmam. Hatta sadece resmi düzeyde değil, sokaktaki insanlarda bile 'Bu konuda başarılı oldukları takdirde dünyanın kendilerine başka türlü bakacağına' inananların sayısı hayli fazla.

İran ve nükleer enerji konusuna bakarken bunları gözden kaçırmamak gerekiyor.

İran notlarına devam edeceğiz.

 

Kaynak: Star