Irak ve ABD bütün Amerikan savaşçı güçlerinin Irak'tan 2011 sonunda çekilmesi üzerinde
anlaştıklarını ilan etti. Irak ve Amerikan halkları bu anlaşmanın ne anlama geldiği üzerinde biraz düşünmeli. Iraklılar açısından, anlaşmanın modern tarihi hatırlatması epey önemli. Doğal olarak Britanya'nın 1922 ve 1930'da dayattığı iki anlaşma gündeme gelecek. İlki Bağdat'ın politikalarının Britanyalı 'danışmanlar' ağıyla Londra tarafından yönetilmesine yol açtı. İkincisi bağımsızlıktan kısa bir süre önce imzalandı ve Britanya'ya Irak'a güçlerini konuşlandırma, Cebaniye'yle Şaibe üslerini koridor olarak kullanma izni veriyordu.
Bu iki alçaltıcı anlaşmanın sonucu biliniyor: Iraklıların ülkesi uşak bir varlığa dönüştü, rejimin ulusal meşruiyeti kayboldu ve o günden sonra isyanlar ve devrimler aldı başını gitti.
Iraklılar İranlıların deneyimlerinden yararlanabilir. İran Şahı 1964'te benzer bir 'kuvvetlerin statüsü' anlaşması imzalamıştı. Amerikan askerleri ve ailelerine işledikleri suçlar ne boyutta olursa olsun hukuki korunma verildi. Bu durum Humeyni'nin, Şah rejiminin geri sayımını başlatan şu meşhur sözü sarf etmesine yol açmıştı: "Anlaşma Amerikalı köpeğe İranlı vatandaşlardan daha fazla hak veriyor."
Amerikalılar da tarihten bir şeyler hatırlamalı. Özellikle de liderlerinin var olmayan düşmanlara yönelik korkutma siyaseti izlediği veya (tıpkı şu an Başkan Bush'un Irak için yaptığı gibi) 'kapıda olan nihai zaferler'e dair yalanlarla kendilerini kan gölüne boğan Vietnam tarihini.
Benzer bir durum şu an Irak'ta yaşanıyor. Anlaşma savaşçı ABD?birliklerinin 2011 sonunda çekilmesini öngörecek. Bu açıkça savaşçı olmayan güçlerin belirsiz bir zamana dek Irak'ta kalması anlamına geliyor. Bu güçler on binlerce özel gücü, eğitmeni, sözleşmeli personeli ve teknisyenleri kapsıyor. Ayrıca, gerek Irak'ın iç savaşa kayışını engellemek, gerekse varsayılan tehditlere karşı Irak'ı savunmak için ülkeyi işgal etmek ABD'nin hakkı olacak. Daha açık bir ifadeyle, ABD güçleri pencereden girmek için kapıdan çıkarken, bir kısmı mutfakta gizlenmiş kalacak. Peki çıkış yolu ne? Anlaşmanın reddedilmesi. Bu görev iki halk için de zor ama imkânsız değil. Her halükârda anlaşma kabul edilirse tarafları bir felaket vuracak. Irak ve Vietnam tarihleri bunun şahidi.

 

Kaynak: Radikal