Acıyı ertelemek işleri kötüleştirir. Polonya'nın Poznan kentindeki BM iklim değişikliği konferansı için bir araya gelen hükümet temsilcilerinin bu noktayı unutmamasını umuyoruz. Kyoto Protokolü'nün yerini alacak yeni bir anlaşmanın müzakereleri için buluşan 190 ülkenin temsilcisi, bu acil endişe konusunda bile yavaş ilerleme kaydedildiğini keşfediyor.

Herkes bir konu üzerine neredeyse hemfikir: Küresel sera gazı salınımlarını frenleme yönünde hızla adım atılmamasının felaket sonuçları olacak. Fakat derinleşen ekonomik gerileme, bazılarının bu adımların ertelenmesi gerektiğine inanmasına yol açtı. Polonya liderliğindeki bir dizi Avrupa hükümeti, AB'nin sera gazı salınımlarını 2020'ye dek yüzde 20 oranında azaltma planından ödün verilmesi için şimdiden lobi yapıyor.

Çoğumuz, iklim değişikliğinin mükemmel bir ahlaki fırtınaya -en büyük siyasi, ekonomik ve çevresel meydan okumaya- dönüşmek üzere olduğunu teslim eder. Şu an ne yapacağımız veya ne yapamayacağımız, gelecek nesiller için sonuçlar yaratacak. Her durumda, acil adım atmak için iyi ekonomik sebepler de var. (İklim değişikliği ve etkileriyle ilgili 2006'da yayımlanan ve büyük tartışma yaratan raporun yazarı) Lord Stern'ün Financial Times'a söylediği gibi, duraklama harekete geçmeyi ertelemeyi haklı çıkarmamalı.

Yüksek karbonlu bir ekonomiden düşük karbonlu bir ekonomiye geçmek, iyileştirilmiş enerji verimliliğinin yanı sıra yeşil endüstrilerde yeni iş imkânı yaratacaktır. Mümkün olduğunca kısa sürede yeşilleşmeyi başaramamak, olsa olsa adaptasyonun kaçınılmaz bedellerini erteler.

Müstakbel ABD Başkanı Barack Obama iklim değişikliğini öncelikleri arasına alacağının işaretlerini verdi. Londra da övgüye değer bir liderlik sergiledi -Britanya yasal açıdan bağlayıcı seragazı emisyonu hedeflerine sahip tek ülke. Fakat AB'nin kalanı bu kadar kararlı görünmüyor.

Yeşil meselelerde, Avrupalılar uzun süredir inatçı ABD Başkanı George W. Bush'tan önde gidiyordu. Şimdi AB liderleri bir hafta sonra Brüksel'de buluştuğunda, gözler Avrupa'nın inanılırlığında olacak. İklim değişikliği üzerine herhangi bir ulaslararası anlaşma, ancak Çin ve Hindistan gibi ekonomik devler emisyonlarını kısmaya ikna edilebilirse işe yarar. Avrupalı yetkililer  sarsılmaz bir kararlılık ortaya koymalı. (Başyazı, 4 Aralık 2008)

Kaynak: Radikal