Üniversitelerde türban serbestisi için anayasa değişiklikleri Cumhurbaşkanı Gül'e hafta başında sunuldu. Görüşmeler sırasındaki yaygın beklenti, Cumhurbaşkanı Gül'ün Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddesindeki değişiklikleri hiç bekletmeden imzalayacağı idi. Bu tahminin birkaç nedeni vardı.
Öncelikle, Gül, üniversitelerdeki türban engelinden aile boyu mustarip olmuş bir kişi. Önce eşi Hayrünnisa hanımın Ankara Üniversitesi'ne kaydı yapılmamış, bu nedenle eşi başbakanken dahi İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nde devletle davalaşmıştı. Sonra da kızı Kübra, Bilkent Üniversitesi'ne yıllarca, hem de babası başbakan ve dışişleri bakanıykan türbanın üzerine perukla derslere devam edebilmişti. Gül ailesi sorunu derinlemesine, yaşayarak bilen bir aile.
İkincisi, 'Çankaya noteri' suçlamaları altında Cumhurbaşkanı'na hızlı imza gerekçeleri sorulduğunda iki yanıt verdi: Birincisi, bazı kararlar Ahmet Necdet Sezer tarafından geri çevrildiğinde, altında Gül'ün de hükümet üyesi olarak imzası vardı. Kendi savunduğu konuyu reddetmesi çelişki olurdu. İkincisi, konuları Meclis tartışmaları, komisyonlar aşamasında incelemeye başlıyor ve zaten vâkıf oluyordu.
Üçüncü olarak, Gül'ün cumhurbaşkanlığı Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Sezer'in sancılı ilişkisinin ardından AK Parti yönetimlerinin uyum cenneti olarak düşünülüyordu. Hükümet ve Meclis'in kararlarını bekletmemek uyumun örneklerinden biri sayılıyordu.
Bu üç kriter de Gül'ün Meclis kararı kendisine gelir gelmez imzalayacağına işaretti. Öyle olmadı. Nedeni belli değil, ama soru sormak mümkün:
- Gül, 15 günlük yasal inceleme süresinin sonuna dek bekleyecek mi?
- CHP'nin kararı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceği kesin. Oradaki belirsizlikten mi çekiniyor?
- Hukuk danışmanları, uygulama yasası olması ve üniversitelerin tavrının ortaya çıkması için YÖK Yasası EK-17'deki değişikliğin beklenmesi gerektiğini mi söyledi?
Özellikle bu sonuncusu doğruysa, Gül acaba bunu Erdoğan'a söyledi mi? Erdoğan'ın EK-17'ye sıcak bakmadığı duyumları var. Acaba Erdoğan'ın son günlerdeki tepkiselliğinin bir nedeni de bu mu?
Gül'ün anayasa değişikliklerini geri çevireceği yolunda çok niyet dile getirilmeye başladı. Belki bu ihtimal o kadar yüksek değil. Yine de Gül'ün imzasındaki gecikme dikkatle izlenmesi gereken bir sürece işaret ediyor.
Çeteler, tetikçiler, dersler
Alparslan Arslan, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i 17 Mayıs 2006'da düzenlediği baskında öldürmek suçundan önceki akşam Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki kez müebbet ve ayrıca 68 yıl hapse mahkûm edildi. Bu genç avukat, ömrünün geri kalanını demir parmaklıklar arkasında geçirecek, işlediği ağır suçun cezasını çekecek.
Arslan, belli ki içinde bulunduğu durumun gerçekliğini kabullenemiyor, inanamıyor. Son duruşmada "Erdoğan ve Gül şeriat ilan etsin, ordu da karışmasını kan dökülür" demesi, içinde bulunduğu halin dışavurumu. Mehmet Ali Ağca da Papa'yı vurduktan sonra ağır saçmalamış, işi Mesih olduğunu ilana dek götürmüştü. Hrant Dink'in katili ve yönlendirenleri mahkûm edilirse, muhtemelen orada da benzer çıkışlarla karşılaşacağız.
Arslan deli numarası yapmıyor olabilir. Daha çok, ağır doktrinasyon altında, yaşanan gerçekle ilişkilerini askıya almış izlenimi veriyor.
Belki hâlâ kendisini Danıştay'ı basıp insan öldürmeye iten koşulların devam ettiğini düşünüyor.
Belki hâlâ bir kışkırtmayı sürdürebileceğini, bu kışkırtmalar sonucu kanun dışı yollarla iktidarı alacak ağabeylerinin kendisini dışarı çıkarıp kahramanlık payesi vereceğini düşlüyor, bilemeyiz.
Oysa bu tetikçileri vatanı kurtarmak gibi devasa hedeflerle yapılacak kirli işlerin önemsiz teferruat olduğuna inandıran ağabeyler, onları zaten o işe gönderirken gözden çıkarmışlardır. Şu an kimi hapiste, kimi irtibatlarını kaybetmiş ve hapse girme korkusuna düşmüş durumda olabilir.
Yine de beyaz saçları ve gördükleri devlet umuruyla közü maşayla tutmayı bilen en büyük ağabeylerin, isimleri şimdi devletin suç şemalarının üstlerinde olsa da, bu işten sıyırılma ihtimalleri var. Avukat iken tetikçi olan, kahraman olacağına inanmışken katil sıfatıyla ömrünü hapiste tüketecek olan Arslan'ın durumuysa ibretlik.
Kaynak. Radikal