Dünyanın hemen her yerinde sanatçılar genel olarak muhalif eğilimlere sahiptirler. Sanatçıların muhalif, ezberbozucu, sistem-karşıtı ve devrimci tavırlarından bahsedilir... Daha doğrusu öyle olmaları gerektiği, öyle olmalarının sanatçı olmanın temel şartlarından biri olduğu ifade edilir... Bu tür "muhaliflik" "sistem-karşıtlığı" gibi şeyleri takmayan popüler kültürün kimi figürlerine yönelik küçümseyici, aşağılayıcı ve kınayıcı bir dil kullanılır. O tür popüler isimlerin ucuz, basit, sabun köpüğü isimler olduğundan dem vurulur...
Bizim ülkemizde de buna benzer bir söylem ve ayrım var... Popüler kültür dünyası içinde kendi "sistem-karşıtı" ve "muhalif" fikirlerini hem sanatlarına hem genel konuşmalarına ve eylemlerine yansıtma iddiasında olan figürler var...
Ahmet Kaya gibi çok değerli istisnaları hariç tutarsak bu tablo Türkiye için maalesef tamamen palavra... Türkiye'de kendince "sistem-karşıtı, muhalif ve solcu" tavırda olan sanatçılar genelde Batı'daki trendler öyle olduğu için, öyle olmanın iyi PR getireceğini hissettikleri için öyle olmuş kişiler... Dolayısıyla bu tavrın hiçbir sahiciliği yok. Hiçbir tutarlılığı ve omurgası olmayan oradan buradan duyulmuş şeylerin pastiş şeklinde biraraya getirilmesinden oluşmuş yalancı ve sahtekâr bir muhaliflik bu...
Dahası Türk sol geleneğinin İttihatçılıktan süzülmüş berbat söylemleri de "solcu ve muhalif olmam lazım" dürtüsündeki popüler kültür figürlerinin dünyasına süzgeçsiz şekilde transfer oluyor. Aslında ortalama Türk sanatçısının geldiği aile geleneği de genelde Kemalist olduğu için, bu feci söylemler onların zihninde verili olarak duruyor... Küçüklüğünden beri devletin okullarda ezberlettiği devletçi-milliyetçi söylemi hiç sorgulamadan üstünü "solculuk" sosuyla kamufle ettin mi, işte sana oluyor "muhalif ve sistem-karşıtı" Türk sanatçısı... Yani ortada klaksonundan başka her yerinden ses çıkan araba modeli gibi rezil kepaze bir "sanatçı" modeli var...
Bu feci modelin tipik örneklerinden biri aktör Nejat İşler... İşler, her çıktığı yerde tavırlarıyla ve konuşmalarıyla "farklı, muhalif ve sistem-karşıtı"!!... Üniversiteli "muhalif" birçok genç, ucuz ve basit popüler kültür figürlerine karşı bu "karakterli" sanatçıyı ve onun gibileri seviyor... İşler, o tür "muhalif-solcu" gençlik dergilerinin baştacı ettiği isimlerden biri...
Bu oyuncu geçen hafta Habertürk'te 'Kısa Devre' programındaydı. Tam yukarıda anlattığım türde "muhalif" konuşmalarını sürdürürken zihniyetini çok net belli eden bir cümle sarfetti...
"Uluslararası sermaye güçleri, çok-uluslu şirketler bu topraklara ait olan, milli olan ne varsa elimizden almak istiyorlar, milli özelliklerimizden bizleri arındırmak istiyorlar, böylece bize daha çok mal satabilecekler. Temel planları bu..." mealinde bir cümleydi bu...
Bu sözlerin analizi sadece bu yapay sanatçı modelini değil, aslında genel olarak Türk solcusu modelinin de berbat halini anlatıyor bize. Çoğu Türk solcusu ve Türk "muhalif" sanatçısı yukarıdaki cümleyle özetlenen zihniyetin taşıyıcılığını yapıyor bugün... Sosyalizm ve faşizmin ne kadar uyumlu bir beraberlik oluşturabildiğinin somut örneği bir zihniyet yapısı bu. Duygusal olarak İttihatçı-faşist ezberleri tekrarlayan, teorik söylem olarak da solcu bir dile sahip o korkunç ve ahlaksız zihniyet...
O ortamda Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin ve oyuncu Pelin Batu da var. Hiçbir tartışma yaratmayan bu tür sözler, "muhalif ve solcu" olmak adına akıp gitti program boyunca... Tekin ve Batu da İşler gibi "muhalif" tavra sahip bilinen figürler... Baskın Oran gibi bir sapına kadar özgürlükçü-demokrat bir ismi desteklemiş isimler. Muhtemelen İşler de desteklemiştir Baskın Hoca'yı... Hrant Dink'in katledilmesi üzerine Agos'a da gitmiş olabilir bu isimler, hiç şaşırmam... Ama bir yandan da Baskın Oran'ın ve her özgürlükçü-demokrat entelektüelin kanını donduracak, Hrant'ın katillerini yaratan zihniyete ait kepaze sözleri de pervasızca edebiliyorlar... Bu sözler edilince itiraz etme gereği duymuyorlar... Ortada sıradan-faşizm durumu olduğu kadar, postmodern bir karaktersizlik ve omurgasızlık durumu da var...
Ben özellikle Harun Tekin'i ve Pelin Batu'yu hayatı ve dünyayı sorgulama çabalarında samimi bulurum. İşler çok yapay bir adam portresi çiziyor ama özünde belki o da öyledir... Hrant'ın katlini lanetlerken ve Baskın Hoca'yı desteklerken de içten olduklarını düşünürüm ve öyle de inanmak isterim... Fakat bu isimler de tıpkı Okan Bayülgen gibi banal bir milliyetçiliğin, sıradan-faşizm diyebileceğimiz bir zihniyetin türbülansına kapıldıklarını farketmeliler... Bu ülkenin solculuk kültürünün rezilliklerini bünyelerinden uzak tutmalılar...
Özellikle Nejat İşler muhalif ve ezberbozan değil cahil ve faşist bir zihniyetin esiri olduğunu farketmeli. Muhalif olmaya kendi iç dünyasının solcu söylemle örtülmüş faşizan saplantılarına muhalefet etmekle başlamalı...