Lübnan seçimlerini hükümet güçlerinin kazanmasının, ABD Başkanı Barack Obama'nın bölgedeki stratejisinin ilk başarısı olduğunu ifade etmiştik.

Seçimin bu şekilde sonuçlanmasının temel sebebi, Hizbullah'ın 7 Mayıs 2008'de Beyrut'u işgal etmesinin ardından Sünnilerin kendilerine hakaret edildiğini hissetmesi üzerine yaşanan kamplaşmaydı. Fakat Amerikan müdahalesi de seçim başarısına destek oldu.

ABD bölgede en büyük sorun yuvası olan İran seçimlerine de odaklanmıştı.  Obama başkanlığı kazanmasından bu yana ve hatta daha öncesinde de İranlılara yumuşak bir söylemle yaklaştı. Bu söylem başkanın Nevruz mesajında görülürken, sonrasında yaptığı açıklamalar ve attığı adımlar, başkanın hedefinin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın seçimi kaybetmesi olduğunu teyit etti. Obama Kahire'de İran'ın barışçıl amaçlı nükleer enerjiye sahip olma hakkından söz etti ve çatışma niyetini yalanladı.

Hatta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu, İsrail'in saldırısı konusunda uyardığına dair bilgiler sızdı. Obama, İran seçimlerinin öncesinde İran'a yönelik açılımcı politikalarını da anlatmıştı. Bütün bunlar, reformist aday Mir Hüseyin Musavi lehine seçim kampanyalarına doğrudan müdahaleden başka bir şey değildir.

İran'da siyasi kararları cumhurbaşkanının değil de dini rehberin verdiği söylenir. Bu tespit bir ölçüde doğru olabilir, ancak dini rehber sokaktaki havayı gözardı edemez. Tıpkı Muhammed Hatemi'nin ezici çoğunlukla seçildiği zaman yaşandığı gibi... Ayrıca cumhurbaşkanının bazılarının tasavvur ettiği derecede zayıf olmadığı gerçeği de görmezden gelinemez.

Her iki tarafın seçim kampanyalarını ve yaptıkları açıklamaları takip edenler, Ortadoğu sorunları ve ABD'yle ilişkilerin kampanyanın merkezinde yer aldığını anlar. Ahmedinecad bu konulara yoğunlaşırken, Musavi de dış politikanın merkezi konumunu unutmadan ekonomi sorununa yoğunlaştı. Yoksa Musavi'nin "Hizbullah ve Hamas'a giden paraları İran halkı daha fazla hak ediyor" açıklamasının yanı sıra, İranlıların yaşam koşullarının iyileştirilmesinin bir parçası olarak Batı'ya açılımdan söz etmesinin ne anlamı olur ki?

Obama için sıra Filistin'e geldi
Musavi'nin bu sözleri İran'da birçoklarının ve özellikle de gençlerle zenginlerin gönlünü fethetti, ancak Ahmedinecad sadeliğe dayanan karizmasıyla seçim kavgasını netleştirdi. Bu karizma yoksulların ve dindarların gönlünde yer ediyor.

Zira Tahran belediye başkanlığının ardından cumhurbaşkanı olan bu adam sadeliğini koruyor; Ahmedinecad birçokları gibi iktidardan faydalanmadı. Obama böylece ikinci turu kaybetti ve Ahmedinecad da, ABD başkanının yeni stratejisinin önündeki temel engeli temsil ederek olduğu yerde kaldı. Cumhurbaşkanı doğal olarak İran'ın 'direniş cephesi' diye adlandırılan eksendeki merkezi rolüne bağlı kalacak. Obama'ysa, etkin Siyonist lobinin büyük baskısı altında elindeki bütün araçlarla İran'ın nükleer silaha sahip olmasını engelleyecek.

Obama'nın bu başarısız turu kendisini üçüncü turu kazanma noktasında daha istekli kılacaktır. Bu tur Filistin'de Fetih üzerinde dönen çekişmeyle ilgili. (Ürdün gazetesi Düstur, 14 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal