Türkiye Ergenekon ve kapatma davasına yoğunlaşmışken Güngören'de patlayan bombalarla sarsıldı. Terör, çirkin yüzünü yine gösterdi.
Bomba, bir ülkeyi can evinden vurdu. Masum insanlar öldü. Çocuklar, hamile kadınlar hayatını kaybetti. Teröre lanet yağıyor. Herkes infial halinde soruyor; ülkeyi karıştırmayı amaçlayan bu karanlık el kim? Asıl amacı ne? Gündemdeki konularla ilgisi var mı? Bir mesajı olduğu kesin. Olay yerinin 'Menderes Caddesi' olması bir rastlantı mı? Yoksa AK Parti'ye dönük siyasi bir mesaj mı içeriyor?

Akla ilk, bölücü terör örgütü PKK düştü. Parmaklar hemen bu kanlı örgütü gösterdi. Ancak uzmanlar temkinli, 'PKK'nın eylemlerine pek benzemediğini' söylüyor. Nitekim PKK olayı üstlenmedi, aksine kınadı. Bütün partiler gibi DTP de sert tepki gösterdi. Bir örgüt sahip çıkmayacağı bir eylemi niye yapsın? Terör örgütleri her eylemi propaganda aracı olarak kullanır. Patlayıcının cinsi de dikkat çekici. Önce 'RDX' dendi, ancak daha sonra 'TNT' olduğu açıklandı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay dün 'Patlayıcının cinsinin TNT olduğu kesinleşti.' dedi. Bu çok önemli bir ayrıntı... Malum, güvenlik birimleri patlayıcının izini sürerek faile ulaşabiliyor. Uzmanlara göre TNT, PKK'nın eylemlerinde pek rastlanmayan patlayıcı türü. Basit ve yalın değil, karmaşık ve kompleks bir eylem olarak görünüyor. Aceleyle işaret edilen adreslerin yanıltıcı olma ihtimali var. Fail meçhul olsa da amacı belli; kaos ve istikrarsızlık...

Türkiye öteden beri terörle örselenen bir ülke... Toplum olarak son derece bilinçliyiz. Acı ne kadar derinden yaşansa da 'terörün oyununa gelmeyecek' şuura sahibiz. O yüzden ilk günden itibaren tepkilere serinkanlılık egemen. Hiç kimse kontrolü elden bırakmıyor, duygularına teslim olmuyor. Öfke ölçülü, tepki kontrollü... Bu vakur duruş terörün can acıtsa da asla amacına ulaşamayacağı anlamına geliyor.

Ankara'nın bir başka gündemi var. Gözler Anayasa Mahkemesi'nde. Sadece biz değil dünyanın gözü de bu davada. Oradan gelen her haber heyecan uyandırıyor. AK Parti'nin akıbeti, Türkiye'nin kaderi görüşülüyor çünkü. Sabah başlayan toplantılar gece saatlerine kadar sürüyor. Dışarıya gidişatı gösteren kararın rengini veya eğilimini belli edecek bilgi sızmıyor. Daha çok çalışma usulü ile ilgili haberler söz konusu. Şöyle ki ilk gün 'kapatılmaması yönünde görüş belirten' Osman Can'ın hazırladığı raporun özeti okundu. Üyeler düşüncelerini anlattı.

Sonra iddianamedeki deliller masaya yatırıldı. Delillerin inandırıcılığı üzerine her üye görüşlerini aktarıyor. AK Parti'nin iddia ve delillere karşı cevapları değerlendiriliyor. Hâlâ da sürüyor. Epey yol alındı. Zira bugün üçüncü gün... Mahkemenin günde 12 saat çalıştığı dikkate alınırsa 60 saate doğru gidiyoruz. Aslında kanaat ve karar oluşması için yeterli bir süre. Karar her an çıkabilir.

İçeriden bilgi yok ama yine Ankara'nın havasına bakarak şunu söyleyebilirim, iyimserlik daha çok taraftar bulmaya başladı. AK Parti'nin kapatılmayacağı yönündeki beklenti geniş kesimler tarafından da paylaşılıyor. Kapatma yerine ceza olarak Hazine yardımından kesinti gerçekleşebilir ihtimaller arasında sayılıyor. Bu seçeneğin Ankara'da çok kabul gördüğünü belirtmeliyim. Ben Anayasa Mahkemesi'nin demokratik sürece gölge düşürecek bir karar vermeyeceğine başından beri inanıyorum. Kapatmak hem çözüm değil, hem de siyasi ve ekonomik açıdan bedeli çok ağır. Mahkeme üyeleri herhalde altına imza atacakları kararın yol açacağı sonuçları tüm yönleriyle dikkate alacaktır.

AK Parti kararı bugün ya da yarın çıkabilir, hafta sonuna uzaması beklenmiyor... Haydi hayırlısı.

 
Kaynak: Zaman