Kimbilir...
Belki de uzun zamandır, Ankaralı'ları canından bezdiren su sıkıntısının 'aziz'liği yüzünden, genel merkezleri ve evlerinde akmayan suyun yerine kullanılan, ama yıkanılamamış bir necis 'eli'...
DTP'lilere layık görüp uzatabilmiş...
Ama sırf abdestine bir zarar gelmesin diye... AKP liderinden sakınmış olabilir mi, sayın Bay Hassasi?!..'
Ben sıkmadım, ama o sıktıysa bilemiyorum' şeklinde kendisini gösteren veciz sıkmasında!..
Vakti zamanında İstanbul, Elmadağ'da, kamyoncular durağında... Tam hani yakılarak yok edilmiş olan Şan tiyatrosunun ki ' o zamanlar sinemaydı..' arka kapısının, karşısında Hamidiye Çeşmesi vardı...
O zamanlar da şimdi olduğu gibi...İstanbul'un en merkezi noktası Taksim'di...
Sular iplik gibi akar, ya geceleri aile fertleri su nöbetine kalkarlar ya da uyanılamaz, çeşmenin yolu tutulurdu...
PVC şişelerde envayi marka su yoktu... Durumu iyi olanlar 3 litrelik cam şişelerde 'taşdelen' sularından alırlardı...
***
Uzunca bir aradan sonra, kış mevsimi istenildiği gibi gitmedi...Küresel kuraklık falan gibi cavcavlı sözler yoktu o zamanlar...
Kötü bir kış mevsimi geçti... Yağmur neredeyse hiç yağmadı...
Çölaşanla girişilen sidik yarışlarından, o yarışın ham maddesini oluşturan su'ya vakit kalmadı...
Zurnanın zart dediği yere gelindi...
Eskiden su akıyor, Türk bakıyordu!.. Şimdi su akmıyor, Türk'ün de aklı sonradan başına geldiği için... Okulların geç açılmasını tekliften, Ankara'lıları eşe, dosta sağa sola, yollamaya birbirinden güzel yaratıcı teklifler ardı ardına geliyor!..
Tam bu sırada enteresan bir bomba da CHP'den geliyor!..
Bundan sonra Cuma Namazlarını kaçırmayacaklarmış!..
AKP'lilerin CHP'liler dinsizdir(!) propagandasına karşı ürettikleri çözüm gereği, CHP rozetleriyle beraber Cuma namazlarında arz-ı endam edip, CHP'lilerin de dindar ve dine saygılı kişiler olduklarını göstereceklermiş!..
Eyvah ki eyvah...
Seçim çalışmalarında dağıtılan başörtüleri sonucu elde edilmiş Mücahit Baykal sıfatı... vites büyüterek geliyor üzerimize, soldan soldan.....
Korkuyorum, bunlar işi biraz daha abartıp... 5 vakit namaza başlarlarsa...
Su sıkıntısı iyice had safhaya çıkacak!..
Bir zamanlar ülke 5 semte muhtaç olduğu için, elin arab'ına(!) kaptırılması olası dolarcıkların ülkede kalması için, hacca gidilmemesi tavsiye edilirdi birileri tarafından...
Ülkede baş gösteren dolar sıkıntısının baş müsebbibi, hacca gitmeye niyet edip güzel ülkemizin kasasındaki dolarları çöle har vurup harman savuran(!) hacı adaylarıydı!..
Sahi, normalde 350 $ lık işçi biletinin, hacı bileti olmasıyla beraber 1000 küsür euro'lara nasıl çıkıp, hangi tatlı kârlara dönüştüğünü herhalde 'hac maliyet analizi' uzmanlarımız bilirler en iyi... O ki, sizde dolar çok, önce sizi biz sağalım... Kalanıyla ne halt yerseniz yersiniz... Allah kabul etsin... mantığı ayrı bir yazı konusu...
Şimdi tam kuraklık zamanı, Ülke'nin bir damla suya ihtiyacı varken... Namaza... Cuma günleri bile olsa, başlamanın vakti midir?!..
Acaba % 47 oy'un ne kadarı Saadet Parti'li?..
Milli görüş gömleğini çıkarmış ama hâlâ namaz kılan bazı su israfçıları için, teyemmüm yasası çıkartılmalı acilen(!)..
Nasıl, halka açık mahallerde milletin gözüne baka baka araba yıkamak yasak ve bir çok belediye encümeninin aldığı karara göre ceza kesilmesi gerekli bir davranış biçimi ise... Böyle şarıl şarıl suyla millete nispet yaparcasına abdest almak da yasaklansın!..
Ya da parayı veren abdesti alsın(!)..
***
Japonya'da çalışan bir su mühendisi arkadaşın, yaptığı işin ne cins bir iş olduğu üzerine başka bir arkadaşımızla laflıyorduk...
Japon halkının 'kaka'larının, japon toprağına olumlu ve olumsuz etkilerinden tutun, gene çekik gözlü arkadaşlarımızın yurtdışından ithal etmiş oldukları yiyeceklerin, o malum sinekli maddenin kalitesini ne şekilde etkilediğiyle ilgili, geniş bir yelpazeyi barındırıyordu!..iğrenç sohbetimiz:)
Yüzyıl önceki, (ithalatı olmayan) ülkenin insanlarının dışkıları ile harmanlanmış olan japon toprak kalitesi ile, şu anki kalite arasındaki mukayese çok önemliydi gelecek kuşaklar açısından!..
Hoş 7,6 lık bir depremde kayıp sayısı, katekulleyle dondurulmuş olan bir ülkenin ferdi olarak, 8-9 şiddetinde bile neredeyse sıfır can kaybı olan bir ülkeden örnekler getirmek embesillik gibi dursa da...
İstanbul'un su sıkıntısı için üretilmiş projelerden bir tanesi olan Melen Çayında toplu balık ölümleri oluyormuş...
Olsun Melen Çayının suyu insanlara bir şey yapmaz!.. Onlar balık, bir sıkımlık canları var...
Bizde sanayii tesislerimizin %98' i, Belediyelerin %95' i, Otellerin % 81'inde arıtma tesisi olmadığını düşünür, içme suyu sağlayan barajlarımızın, karşısına dikilmiş 'baraj manzaralı' küçük kentcikleri göz önüne alırsak, nerede ise tüm nehirlere,akarsulara bırakılan arıtma tesissiz fabrika atıklarını falan düşündüğümüzde...
Biz kirli suya şerbetliyiz!..
Şu an yağmur duası dönemini yaşıyoruz!..
Eğer dualar kabul olmazsa...Bunun bir sonrası...
Abdestsiz yağmur duası dönemidir ki...
İşte böyle dönemlerde, insanlar bazen tuvalet ihtiyacı sonrası ellerini yıkayamadıklarında...
Başbakan'a ayıp olmasın diye el sıkmayabilirler!..
Anlayışlı olup, bir daha el uzatmamak lazım...
***
Belediye Başkanı'nın birisi çok delikanlı geçinirmiş... Ama bir gün şehrinde kuraklık başgöstermiş!..
Vaktinde önlem almadığı için, suları kesmiş, hastanelere, okullara, askerlere gerekli suyu sağlayamamış!..
Şehirdekiler son çare olarak topluca yağmur duasına çıkmışlar...
Dua'ya çıkanların arasında muzip bir çocuk, Başkan'a olan kızgınlığından dolayı, yağmur duası yerine... Başkan kabız olsun diye dua etmiş!..
Ve dua kabul olmuş!.. Ama Başkan delikanlı ya... Bir türlü karizmasına yedirememiş bu problemi...
1 gün... 3 gün... 7 gün... geçer diye beklemiş ama geçmek bir yana... Üst geçit ayağına dökülen beton gibi olmuş midesi...
Artık dayanacak durumu kalmayınca, doktora gitmeye karar vermiş... Utana sıkıla...
-Doktor bey, ben hastayım... Tuvalete gidiyorum fakat yapamıyorum!...
-Bunda utanacak ne var.. Size hemen bir ilaç vereyim geçirir demiş doktor... ve eklemiş... Ama dikkat edin çok kuvvetli bir ilaçtır...Bir taneden fazla içmeyin...
Başkan teşekkür etmiş ve koşar adım çıkmış... Yolda dayanamayarak, 1 haftanın verdiği sıkıntıyla iki üç tane ilacı mideye indirmiş...
Geri dönüp, Belediye binasına giderken... yolda bir hastaya rastlamış...Hasta Başkan'a...
-Buralarda bir doktor var mı? diye sormuş...
Başkan biraz mahcup...
-Sarı çizgiyi takip et!..
Şu sıralar Başkent'in sınırları neredeyse sarı çizgilerle çiziliyor!..
Bir de hammaddesi kum ve su olan bir 'kumdan heykelcikler' sergisi için, tüm dünyadan kum heykeltraşlarını çağırmazlar mı!..
Su sıkıntısı yüzünden adamlar sanatlarını icraa edemiyorlar!..
Serginin ne zaman açılabileceği belirsiz!..
Geldiklerine bin pişmanlar!..
Birilerine sorsalar, ilgili kim diye!..
Cevap hemen hazır !..
-Sarı çizgiyi takip et!..