Bundan sadece üç hafta önce sorgulamadan inanılan bir gerçek vardı: Bill Clinton, karısının başkanlık kampanyasındaki büyük kozuydu.  
 
 Tüm Demokratlar tarafından sevilen eski başkan, Demokrat Parti seçmenleriyle dolu bir odaya girip 1990'ların refahını hatırlatacak ve konu kapanacaktı. En karşı olanlar bile ikna olarak, odayı inanmış "Hillaryci"ler olarak terk edecekti. Bugün? Barack Obama'nın Hillary Clinton'ın oylarını ikiye katladığı cumartesi günkü Güney Carolina oylamasının sonucunu göz önüne alalım. Seçmenlere, Bill Clinton'ın kampanyasının verdikleri oyu ne şekilde etkilediği soruldu. Yüzde elli sekizlik bir çoğunluk geçtiğimiz hafta karısı genellikle başka yerlerdeyken, tüm zamanını eyalette geçirerek Obama'yı yaylım ateşine tutan Clinton'ın rolünün önemli olduğunu söyledi. Bilin bakalım sonuç ne? Bu yüzde elli sekizin büyük kısmı Obama'ya oy vermişti (Yüzde kırk sekize-yüzde otuz yedi Obama kazandı). Bill Clinton'ın, kararlarında önemli etkisi olmadığını söyleyen yüzde otuz dokuzluk kesim de açık farkla Obama'ya oy vermiş. Ama Obama'nın yüzde elli sekizlik kesim tarafından tercih edilmesi bir hayli sendeletici bir sonuç. 22 eyalette önseçimin yapılacağı 5 Şubat gününe (süper salı) yaklaşırken, Clinton kampanyası açısından -bir bakıma Obama'nın ekibi için de- en önemli mesele, bu durumla ilgili ne yapılması gerektiği. Clinton tarafından gelen ilk işaretler eski başkana sakinleştiricilerinin verilmediği yönünde. Cumartesi akşamı Obama'nın zafere doğru koştuğu anlaşıldıktan sonra, Bill Clinton "1984 ve 1988'de Güney Carolina'da Jesse Jackson kazanmıştı" gibi hiç de hoş olmayan bir açıklama yaptı. Yorum birçok kişi tarafından Obama'yı "siyah olmaktan başka özelliği olmayan adam" şeklinde sınıflandırarak hafife almaya çalışan münasebetsiz bir teşebbüs olarak algılandı.

Bu hareket, Clinton'ın hazırlıksız verdiği bir cevap olarak kayıtlardan silinebilirdi. Ama cumartesi gecesi Hillary Clinton'ın konuşmasının özünü anlatması için, Hillary'nin ekibi onu öne attı. Hillary Clinton ancak çok sonra, Obama'dan sonra konuştu, ki bu geleneğe aykırıydı. O arada kablolu kanallar ilgilerini kaybederek birkaç dakika sonra konuşmasını kestiler. Bu tür bir karar sadece spotların Bill üzerinde kalmasını sağlar; kampanyasına yönelmez. Son günlerde, çok daha önemli bir konu su yüzüne çıkmaya başladı; karısının başkanlığı döneminde oynayacağı rol. Düşünün bir kez. Devlet yönetiminin iç işleyişini yakından bilen bir eski başkan Beyaz Saray'a geri dönmüş olacak. Hiçbir resmî sıfatı ya da görevi olmayabilir. Ancak, hem siyasetin hem de idarenin işlerine ciddi şekilde saplanacağını iddia etmek yanlış olmaz. Bu, eşbaşkanlık durumunun doğmasına ne derecede sebep olur? Garry Wills cumartesi günkü New York Times'ta Amerika'nın kurucularının tam da bu soruyla cebelleştiklerini ve sonunda yürütme gücünün, yaptıklarından şahsen sorumlu olacak tek bir kişide toplanmasına karar verdiklerini yazdı.

Sadece Hillary Clinton'ın değil, Obama'nın da önümüzdeki günlerde Bill Clinton'ın rolü meselesine nasıl yaklaşacağını merakla bekliyorum. Clintonlar, haklı bir şekilde, Obama aday olduğu takdirde Cumhuriyetçilerin onun üzerine saldıracağını, bu yüzden de seçmenlerin, onun bu ateşe dayanıp dayanamayacağını bilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdi. Hillary Clinton, kendisiyle ilgili bilinmesi gereken her şeyin ise zaten bilindiğini söylemişti. Ama vaziyet pek de öyle değil. Son bağışçılarının kim olduğunu da, Clintonlar'ın, karısının başkanlık döneminde ona nasıl bir rol biçmeye niyetli olduklarını da bilmiyoruz. Bu kampanya daha çok zorlu ve karmaşık devam edecek. Ve şu anda Obama, anahtar niteliğindeki 5 Şubat'ta eyaletin çoğunda geride görünüyor. Eğer Obama bu sorunları masaya getirmeye karar verirse, bu, onu partinin ileri gelenleri ile burun buruna getirecek çok saldırgan bir hamle olacak.. Bunu yapmasına gerek kalmayabilir, medya onun yerine yapabilir. Her durumda, bugünün Bill Clinton'ı için bir sürü şey söyleniyor. Ancak karısı için bir koz olduğu bunlardan biri değil.
 
Kaynak: Zaman