Geçtiğimiz hafta Bükreş'te gerçekleşen NATO zirvesi, Balkanlar'ın dertlerine tam olarak derman olmadı. Arnavutluk ve Hırvatistan birliğe katılmaya davet edilirken Makedonya'ya bekleme odasının yolu gösterildi, Sırbistan kenarda bırakıldı ve Rusya'nın Kosova üzerinden bölgede çatışmaların yeniden alevleneceği tehditlerine de ses çıkarılmadı.
NATO'nun Balkanlar'daki her başarısı yeni bir problemi su yüzüne çıkarıyor. Bükreş'te de bu yaşandı. Adaylık için gerekli standartları yakalayan Hırvatistan ve Arnavutluk'un adaylığının oybirliğiyle desteklenmesi olumlu bir karardı. Bir başka olumlu gelişme de Karadağ ve Bosna'nın kendilerini NATO üyeliğine hazırlamak üzere elde ettiği özel Ortaklık Aksiyon Planları ve Yoğunlaştırılmış Diyalog'du. Birlik liderleri Sırbistan'daki parlamento seçimlerinin ardından ülkeyle daha yakın ilişkiler geliştirmeye hazır olduklarını beyan etti. Ancak kendi içlerinde bölünmüş Batı yanlısı güçlerin desteklerini gitgide kaybetmelerinden dolayı ve kurulacak Sırp hükümetinde Radikal Parti'nin yer alması çok olası olduğundan, Belgrad'ın NATO'dan ziyade Rusya'ya yaklaşması kuvvetle muhtemel.
Zirveden çıkan en kötü sonuç Makedonya'nın NATO'ya adaylığının ertelenmesi oldu. Ülkenin adına ve adının resmî kullanımına dair yıllardır isteksizce sürdürülen müzakerelerin ardından Makedonya'nın üyeliği Yunanistan engeline takıldı. Herhangi bir coğrafi ya da siyasî sıfat olmaksızın Makedonya isminin kullanılması Atina tarafından Helen mirası ve kimliğine saldırı olarak algılanıyor ve bu durum da Yunan parlamentosunun Makedonya'nın NATO'ya üyeliğini onaylamasını imkansız kılıyor. NATO'nun Makedonya'yı oyalamasının ertesinde ülkedeki siyasî durum daha da radikalleşeceğe benziyor. Arnavut koalisyon ortakları tarafından yarı yolda bırakılarak zaten zayıf düşen hükümet, anayasa değişikliği gerektirecek bir isim değişikliğini kabul ederse, istifa etmek zorunda kalabilir. ABD'nin üst düzeyde iştirak edeceği bir Yunanistan'la pazarlık stratejisi hayata geçirilmezse, ülkedeki siyasî kargaşa Arnavutluk azınlık liderlerini Arnavutluk ve Kosova'yla sınır şeridinde bölgesel özerklik istemek konusunda cesaretlendirebilir.
Makedonya sorununu çözmemek daha büyük ölçekli bölgesel sorunlara da yol açacaktır. Eğer Üsküp, Kosova'yı devlet olarak tanımaya ve Priştine'yle bir sınır anlaşmasına varmaya yanaşmazsa sınır düzenlemesi istemeleri için Makedonya'daki bazı Arnavut militanları cesaretlendirebilir. Militanlar, NATO üyesi olmayan bir Makedonya'nın sadece geçici bir devlet olduğu sonucuna da varabilir. NATO'nun Ukrayna ve Gürcistan'ın muhtemel üyeliklerine sıcak baktığını bildiren zirve bildirisinin ardından Moskova genişlemeye dair alışılmış ihtarlarını yaptı ve Kiev ve Tiflis'in NATO'ya davet edilmesi durumuna karşı tehditlerde bulundu. Geri planda kalan ama çok daha ilginç olan ise, Kremlin'in Kosova'daki gelişmelerin henüz "en sıcak aşamasına" ulaşmadığı, NATO ve AB'nin eylemlerinin Sırp direnişi ve Kosova'nın paylaşılması isteğiyle karşılaşacağı açıklamasıydı. . İhtilaflar, Batılı kurumların güvenlik çemberine girmesi gereken bir bölgede Rusya'ya çıkarlarını savunmak için fırsatlar sunuyor. Eğer Sırp hükümetini milliyetçiler kurarsa, NATO'nun Moskova'yla Belgrad arasında daha sıkı işbirliğine ve muhtemelen Kosova'da çatışmaya hazırlıklı olması gerekir. Yakın zamanda Kosova'nın kuzey bölgelerindeki belediyelerde ayrı bir Sırp yönetiminin ilan edilmesi bile söz konusu olabilir. Moskova, Batı'ya karşı ikili bir strateji izliyor: Kendi nüfuz alanını genişletmek amacıyla Avrupa içindeki çatlakları büyütmek ve Doğu Avrupa'nın kendi yörüngesinden çıkmasını engellemek için Amerikan varlığını etkisiz hale getirmek. Bu daha geniş pencereden bakıldığında, Bükreş zirvesi Balkanlar'da bir miktar başarı elde etti. Ama hâlâ hassas ve ihtilaflı bölgede çok daha geniş ve kalıcı taahhütlere ihtiyaç var.
Kaynak: Zaman