Bağımsızlık fırsatını yakalayan Kuzey Iraklı Kürtler, Türkiye'yle ilişkileri gererken 'yeni bir Ortadoğu' peşindeki ABD'ye güveniyor. Türkiye de 'öteki'ne saygı göstermezse yeni Ortadoğu planına kurban gidecek.
Türkiye'de Kürt sorunu iç sorun olmaktan çıktı. Zira son günlerde yaşananlar ülkede kimse için sır olmayan bu gerçeği teyit etti. Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin televizyon konuşması, Türkiye Kürtleriyle Irak Kürtleri arasındaki birliğe ilişkin tutumunu açıklıyordu.
Daha öncesinde de Türkiye Kürtlerinin benzer tutumundan söz edilmişti. Kerkük'e yönelik bir Türk saldırısının Türkiye Kürtleri arasında hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir tepki yaratacağı ve bunu Diyarbakır'a saldırı olarak görecekleri tehdidinde bulunulmuştu. Bunu eski Diyarbakır milletvekili Leyla Zana'nın, Abdullah Öcalan, Mesud Barzani ve Celal Talabani'nin Kürtlerin üç lideri olduğuna dair meşhur açıklaması izledi.
Türkiye Kürtleriyle Irak Kürtleri tek bir vücutmuş gibi hareket ediyor, Ankara veya Bağdat'taki merkezi otoriteye boyun eğmiyorlar. Fakat Bağdat aciz ve zayıf olsa da Ankara öyle değil. Bu noktadan hareketle, Türkiye'ye yönelik mevcut Kürt patlamasının sebebi sorgulanıyor.
Kürtler mevcut durumu, 1920'deki Sevr hayalinin buharlaşması sonrası yeni bir realite dayatmak açısından bir daha ele geçmeyecek altın bir fırsat olarak görüyor. Yumurta kapıya dayandı ve çıkarlar çekişmesi ortasında bir kez daha harcanmaması gereken bir fırsat bu. Bu yüzden Kürtler Kerkük'ü sonsuza dek Irak Kürdistanı'na katmakta kararlı. Hiç kuşkusuz Kürtler, Amerika'yı müttefik seçerek çok iyi yaptı. Türkiye'yse en azından Irak'taki Amerikan eğilimlerinin karşısında durdu.
Fakat hiç kimse bu tercihin sadece Kürtlere ait olduğu iddiasına kanmasın. Aksine bu tercih, 'yeni Ortadoğu' başlığı altındaki Amerikan çıkarlarının merkezinde yer alıyor. Bu Avrupa-ABD projesi, Ortadoğu'yu daha fazla zayıflatmak ve bölgenin kolayca kontrol edilebilmesi için etnisite ve mezhep temelindeki devletçiklere parçalamayı hedefliyor.
Bağımsız Kürt hareketine bu açıdan bakmamak, Türkleri Batı'nın müttefiki ve NATO üyesi konumunda bulundukları için bölünmenin hedefi olmaktan uzan kalacakları yönünde yanıltacaktır. Zira Kuzey Irak'taki Kürt devleti, yıllar sonra da olsa Türkiye Kürtlerinin bağımsızlığına yol açacaktır. Kürtler Irak işgaliyle temsil edilen Ortadoğu değişikliklerini fırsat bildi. Ülkelerin sınırlarının sadece güç kullanarak yeniden çizildiği daha önceden görülmüştü. 1. Dünya Savaşı sayesinde Sykes-Picot onaylandı, 2. Dünya Savaşı sayesinde İsrail kuruldu ve 1948 savaşında da gücün kılıcı Araplara karşıydı. Bugün Irak bölünüyor, genel olarak bölgedeki Amerikan savaşı gölgesinde Kürt devleti kuruluyor. Ayrıca bu devletin ilk işaretleri 1991'deki Körfez Savaşı sonrasında belirmişti
Yok sayılmak ayrılma isteği doğuruyor
Irak'taki iç cepheler birbirine güçlü biçimde bağlı olsaydı ABD ülkeyi işgal edemezdi. Bugün aynı durum Türkler için de tekrarlanıyor. Yenilenme gerekçesiyle Osmanlı mirasını ortadan kaldıran Türkiye, istikrar sağlayan ve farklı kimliklere saygı gösteren modern bir model yaratmakta başarılı olamadı. Bugün Türkiye Irak rejiminin hatalarını tekrarlıyor.
Dünya birleşip gücüne güç katarken biz Araplar ve Müslümanlar hatalarımızla toplumun parçası oluşumların kökünü kazıyoruz. Ötekini yok sayma politikalarını sürdürürsek, sadece Kürtlerin değil, herkesin ayrılmak ve isyan etmek istemesi doğaldır. Bu, ayrılma değil birleşme çağrısıdır.