Arnavutluk Müslüman Forumu, Birleşik Krallık Savunma Akademisi bünyesinde kurulan İleri Araştırma ve Değerlendirme Grubu'nun Mart 2008'de yayınladığı Miranda Vickers'ın "Islam in Albania" adlı çalışmasını endişeyle okudu. Arnavutluk Müslüman Forumu, okuduğu metnin içeriğine karşı duyduğu hoşnutsuzluğu ifade etmek ister.

Forum, bayan Vickers'ın akademik bir çalışma gibi sunduğu metnin akademik bir çalışmanın kalitesini azaltan genelleştirmeler ve çoğu kez dedikodularla dolu olmasından dolayı endişe duymaktadır.

Cümlelerin ve paragrafların çoğu, yazarın Arnavutluk Müslüman Cemaati hakkında bilgisinin olmadığını kanıtlarcasına Arnavutluk'taki İslamı genelleştirme ve basitleştirme eğilimini yansıtmaktadır. Yazarın Arnavutluk'taki İslamın gerçekleri hakkında bilgisinin olmaması ve genelleştirmelere başvurması yer yer temelsiz korkulara ve İslamofobya'ya yol açmaktadır. Bazı yerlerde mesela metnin ikinci sayfasında Arnavutların komünizme son vermelerinin ardında İslamı değil Batıyı benimsemelerinin yattığını savunuyor. Arnavutların, komünizmin çöküşünü müteakip dine akın ettiklerini, ülke genelinde yüzlerce câmi ve kilise açtıklarını ve komünizmin yasakladığı dinlerini öğrenmeye ve yaşamaya başladıklarını görmezden geliyor. Vickers'ın metinde kullandığı üslup ve Arnavutların 1990'larda "Avrupa'ya ya da İslama" sloganı kullandıkları iddiası, okuyucunun Arnavut halkı sanki İslamı ve Tanrıyı istememişler de yalnızca Batıyı istemişler gibi bir hisse kapılmasına yol açmaktadır. Arnavut müslümanlarının hislerini hesaba katmayan, Arnavutluktaki müslümanları görmek istemeyen, Arnavutluğun İslam Konferansı Teşkilatı'nın parçası olmasını ve Arap dünyasıyla bağlarının olduğunu görmekten memnun olmayan son derece basitleştirici ve dışlayıcı bir örnektir bu.

Vickers, Arnavutluk'ta din konusuna ilgi duyan ciddi her araştırmacıyı şaşırtacak bazı gerçeklerden bahsetmektedir. Örneğin kanıtlayıcı tek bir kaynağa olsun atıfta bulunmaksızın câmiye gitmeleri için müslüman tebliğcilerin çocuklara para verdiklerini iddia ediyor. Bir başka paragrafta Arnavutluk Müslüman Cemaati lideri olarak "Baş müftü Selim Muca'ya" işaret ediyor; halbuki Selim Muca ne müftü'dür ne de baş müftü; sadece Arnavutluk Müslüman Cemaati'nin başındaki isimdir. Bir başka yerde, Tiran'da kendilerina ait bir câmileri olan ve Keşmir kökenli dediği " Xhemati Ahmadije'yi [Ahmediyye Cemaati] katı müslüman bir hizip olarak anmaktadır ancak Arnavut müslümanları onları müslüman olarak görmemektedir. Yine bir başka yerde Malezya'daki bir medresede eğitim gördüğünü iddia ettiği ve İslam hakkında yazılar kaleme alan bir gazeteciden bahsetmektedir; halbuki o kişi hayatında hiçbir zaman medreseye gitmemiştir.

Metnin üçüncü sayfasında onbinlerce Arnavutun 1990'lardan beri Arap ve Asya ülkelerine seyahat ettiklerini ve sonuç olarak Arnavutluğa Hanefi mezhebinden başka bir İslam anlayışı getirdiklerini söylüyor. Ne var ki bu noktada bile iddiasını ispatlayacak bir kaynağa atıfta bulunmuyor. Vickers'ın çalışmasının ana konusu, İslamdan korku duyanların sosyalist dönemde yarattıkları, Arap İslamı kötü İslamdır ve Arnavut İslamını – Arnavutların sahipleneceği İslam'ın "siyaseten doğru" formu bu'dur - yok etmek için Arnavutluğa ihraç edilmektedir diyen efsânelerin tekrarından ibarettir.

Arnavutların 500 yıllık dini İslam sanki Mekke'de değil de Ay'da ortaya çıkmış gibi Sayfa 2'de Arnavutluğun özgür dünyaya açılmasıyla birlikte Arap İslamının Arnavutluğa nasıl geldiğini ispatlama gayretine girmiş Vickers. İmam eğitimleri ve kendi külliyatlarıyla Arnavutluğa sızan köktencilerin Arnavut müslümanlarına tehdit teşkil ettiklerini söylüyor. Ancak bunun nasıl gerçekleştiğini göstermede başarısız olduğu gibi dahası 11 Eylül trajedisinden sonra pek çok müslümanın, Arab ve Müslüman sivil toplum kuruluşlarının başlarına gelen eziyetleri, önyargıları ve ülkeden yasadışı ihraç olaylarını göstermede de zaafa düşüyor.

Vickers, Arap İslamının gelişiyle birlikte Arnavutluk'taki Müslüman Cemaat içerisinde Hanefiler ve Selefiler şeklinde iki rakip hizbin doğduğunu varsayıyor. Ona göre Selefiler radikaldir ve moderne karşıdırlar; Hanefiler ise mutedildirler. Yazara göre Selefiler yalnızca sunni Arnavut müslümanlar için problem olmakla kalmayıp Bektaşiler için de problemdir ve ayrıca potansiyel terörist olarak algılanmaktadırlar.

Selefi İslamın tehdit oluşu üzerinde duran Vickers, eski Arnavutluk Müslüman Cemaati genel sekreter yardımcısı Salih Tivari suikastını yine selefilerle ilişkilendirmektedir. Failler bugüne kadar tespit edilememiş olmamasına rağmen ve Arnavutluk basını, Arnavut mafyasının öldürmüş olabileceği üzerinde dururken, Vickers, S.Arabistan ve Malezya'da medrese eğitimi görmüş kişilerin, müslümanların kıldıkları günlük ve cenaze namazlarının sayısını [!bu hata Vickers'a aittir] azaltmak istediğinde dolayı Salih Tıvari'yi tehdit ettiklerinde ısrar ediyor. Ancak Vickers ileri sürdüğü savı burada bile gerçeklerle savunmuyor ve sadece Klan Magazine'de yayınlanan, bu komplo teorisinin niçin muteber olması gerektiğini açıklamada acziyete düşmüş amatör bir makaleye atıfta bulunuyor.

Vickers'ın öyküsü, Selefilerin yönetimindeki yabancı dini okullarda eğitim gören Arnavutların, Arnavutluk Müslüman Cemaatindeki (AMC) dini ritüelleri değiştirmek istediğini iddia ettiği yerde daha bir ilgi çekici olmuş (Sanki Arnavutlar Araplar gibi namaz kılmıyor ve Kuranı Arapça okumuyorlarmış gibi). Vickers'a göre Arnavutluk Müslüman Cemaatini selefileştirmek isteyenler, ılımlı unsurlar tarafından bozguna uğratıldılar. İleri sürdüğü savı gerçeklerle temellendirmede yazar, burada da acze düşmüştür.

Arnavutluk Müslümanlarının itibar etmediği, eski Başbakan Fatos Nano'yla yakınlığı olan ve yolsuz ve şüpheli ilişkileri medya'da dillendirilen Ilir Kulla adlı kişinin yaydığı dedikodulara dayanarak Selefilerin, AMC'nin tüzüğünü değiştirmeye güçlerinin yetmediğini, Kültler Komitesi başkanı Ilir Kulla ve AMC lideri Selim Muca'yı tehdit ettiklerini söylüyor. Ancak Vickers bu konuda bile yanlış yapıyor zira Kulla ve Selim Muca müslümanlar tarafından tehdit edilmiş değiller. Ne ki Nano 2005 seçimlerini kazanamadığı için işini kaybedecek olan kişi Ilir Kulla'dır ve Vahabilerin kendisini ve Selim Muca'yı tehdit ettiklerine dair yalan yanlış haberleri yayan yine aynı kişidir. Ilir Kulla'nın yalanları AMC lideri Selim Muca tarafından derhal yalanlanmıştır. bir tv tartışma programında İslamın devlet denetiminde olmasını ve İslama diğer dinlerle aynı muamelenin yapılmamasını öneren Ilir Kulla'nın Arnavutluk'ta İslam imajı üzerindeki oyunları, Arnavutluk Müslüman Forumu (AMF) tarafından 3 Mayıs 2005 tarihinde kınanmış, Kulla'nın Arnavutluk anayasasını ve sekülerizmi ihlal ettiği kaydedilmiştir.

Arnavutluk Müslüman Forumu, kendisini tehdit ettikleri iddiasıyla Tiran imamlarını polis karakoluna aldıran ve Tiran müftüsüne şantaj yapan Ilir Kullar'ı kınamıştır; daha önce de tehdit mesajları alan Tiran müftüsü, Vakıf gayrimenkullerini satmayı reddettiği için Tiran'da yerleşik bir inşaat şirketinin patronu tarafından ölümle tehdit edildi.

AMF, Kulla'nın ve Arnavutluk'taki inşaat mafyasının müslümanlara karşı iftira ve şantajlarını her daim ifşa ettiği halde Kulla'nın uydurmalarına atıf yapan Vickers, AMF'nin dini bir örgüt olduğunu ve AMC'ye rakip olarak kurulduğunu öne sürmektedir. Vickers, AMF'nu şaşkınlığa düşürürcesine Forumu selefi bir örgüt olarak tanımlamaktadır. Bu şâyia'yı ortaya ilk atanların, İslamı terörizmle ilişkilendirmeye hevesli Sırp basını olduğu kaydedilmelidir; Arnavut müslümanlarını islamcı aşırılar olarak takdim ederek Amerika'nın Arnavutluk yanlısı politikalarını etkilemeye çalışmaktadırlar. AMF, Arnavutluk basını aracılığıyla Kulla'ya cevap vermiş ve Forum'un dini bir örgüt olmadığı açıklamasını yapmıştı (Gazeta Panorama, 25-Eylül-2005); Vickers'ın madem ki Arnavutluk basınına başvurma şansı olmadı, o halde şu bilgilere ulaşması için Forum'un web sitesine başvurmasını tavsiye ediyoruz:

"Arnavutluk Müslüman Forumu, bir sivil toplum örgütüdür ve amaçları şunlardır:

a. İslamofobya, yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla mücadelede Müslüman Arnavutları (Sünniler, Bektaşiler ve diğer mezhepleri/hizipleri) birleştirmek.

b. AMF, AMC'nin veya Dünya Bektaşi Merkezi yahut da Arnavutluk'taki diğer hiziplerin dini faaliyet ve pratikleriyle hiçbir şekilde rekabet halinde değildir.

c. AMF, Arnavutluğun imzaladığı uluslararası sözleşmelere koşut olarak insan hakları ve inanç özgürlüğünün korunmasını amaç edinen bir sivi toplum örgütüdür.

Vickers'ın vardığı hükümlerin aksine, AMF, dini bir örgüt değil İslam'ın Arnavutluk'taki tarihi, kültürel ve siyasi imajını savunmayı amaç edinmiş bir sivil toplum örgütüdür.

AMF, İslam'ın ve müslümanların Arnavutluk ve Kosova'da yıllardır mâruz kaldığı ve Forum'un "medya terörü" adını verdiği duruma göğüs germe ihtiyacına binaen kurulmuştur. Arnavutluk medyasındaki bu iftira kampanyasının sponsorları, Avrupalılaşma mazaretiyle Arnavutların müslüman kimliğine saldıran ve bu kimliği hıristiyanlaştırmak arzusundaki İslamofobiklerdir.

AMF'nun İslamı müdafaa amacıyla verdiği tepkiler, Arnavutluk'taki görsel-işitsel medya ve yazılı basında büyük destek görmüştür. Forum'un, İslamofobya'ya karşı çabalarının sonucu olarak, Arnavutluk ve Kosova medyasının İslam hakkında konuşurken daha hassas ve dengeli olmaya ve müslümanlara karşı saldırıdan ki basınımız bizden önce keyfe keder saldırırdı, sakınmaya başladıklarını gözlemledik.

Arnavutluk Müslüman Forumu, Arnavutluk ve Kosova'da yaşayan Arnavut müslümanların, kendilerini Avrupa kıtamızın parçası olarak hissetmelerini ve Avrupayı yalnızca Hıristiyan bir kıta olarak tasavvur etmemelerini arzu ettiğinden dolayı Arnavutluk kamuoyunu bilgilendirerek Arnavutların Avrupa'yla bütünleşmelerinin, müslümanların dinlerini koruma ve yaşama meramlarına zarar vermeyeceğini anlatmaktadır. Bundan dolayı 2008 Şubat'ında Kavaja'da, Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Montenegro'dan gelen katılımcılarla "Arnavutların Avrupa'yla Bütünleşmesi ve İslam'ın Bu Bütünleşmeye Kattığı Değerler" konulu bir sempozyum düzenledi. Dolayısıyla Vickers'ın Arnavutluk'ta İslamın gerçekleri hakkında aşırılık yanlılarının, Hanefi İslamını yahut da Arnavutluk'taki tarikatları tehdit eden İslam'ın saldırgan bir formunu veya "Arap İslamını" dayattıkları şeklinde vardığı sonuçlar yanlış ve temelsizdir. Arnavutluk'ta İslam'ın gerçeklerini temsil etmemekte ve Nano hükümeti zamanında uydurulan histerik haber ve dedikodulara dayanmaktadırlar.

AMF, Vickers'ın söyleminin pek çok hatalarla malûl olduğuna inanmaktadır. Nano'nun döneminde, Nano hükümetinin ve sosyalistlerin, siyasi ve dini oyunlarında muhalefete karşı İslamofobya'yı kullandıkları ve İslam karşıtı hisleri teşvik ettikleri bir dönemde ortaya atılan uydurma haberlere dayanmaktadır.

AMF, Vickers'ın Arnavutluk'ta İslam hakkında kaleme aldığı yazılarında tarafsız olmayı dilemesi durumunda ülkemizde İslama dair üretilmiş tüm kaynaklara başvurması gerektiğini düşünmektedir. Adil bir rapor ortaya koymak için Müslümanların islamofobik çevrelere verdiği tepkileri dahi dikkate almalı ve Oryantalist bir duruştan kaçınmalıdır. Ancak bu şekilde hareket ederse ülkemizdeki İslam hakkında muteber ve adil bir rapor yazabilecektir.

İzah edilenler çerçevesinde, Birleşik Krallık Savunma Akademisi İleri Araştırma ve Değerlendirme Grubu'nun bu çalışmayı dikkatlice tahlil etmesini tavsiye ediyoruz zira hatalı araştırmaların, ilgili kurumların haksız politikalar izlemesine yol açacağından endişe etmekteyiz. Aynı zamanda, Batı kamuoyunu temin etmek isteriz ki Arnavut Müslümanları Tanrılarına Arapça ibadet eder ve yüzlerini Mekke'ye dönerler; bununla birlikte, içinde yaşadığımız bu çağda, Birleşik Avrupamızın inandığı demokrasi ve insan hakları ilkelerine sâdık ve adanmış vatandaşlardır. Arnavutluk Müslümanlarının, müşterek kıtamızın yıllar içerisinde inşa ettiği demokrasi ve insan haklarına ihtiyaçları var.


Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı.