Afganistan'da 20 Ağustos'ta düzenlenen tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimi aslında bir sürü şüpheyi ortadan kaldırdı. Seçimlerin Taliban'ın tüm tehditlerine rağmen yapılması, demokrasinin ne kadar benimsendiği konusunda değerlendirme fırsatı sundu. Yıllardan beri korkulu rüya olan güvenlik meselesi, seçim öncesinde de sorun olmaya devam etti. Can güvenliğinin olmayışı katılım oranının düşük olmasına yol açtı. Dolayısıyla Afganistan'ın siyasi kaderi, asgari miktarda oyla belirlenmiş oldu.
İstatistiklere bakıldığında Afgan demokrasisinin düşündürücü yönüyle yüzleşiyoruz. Gazne eyaletinde kadınların katılım oranı yüzde 30'un altındaydı ve bazı ilçelerde sadece bir iki kadın oy kullandı. Erkeklerin katılımı da pek iç açıcı değildi; ısmarlama oylar dışında onlar da yüzde 60 oranında katılımla önceki seçimin altında kaldı. Bu seçim, demokrasinin Afganistan'da var olup olamayacağını gösterdi...
ABD'nin Afganistan'a girme sebeplerinin başında gelen 'demokrasi ve barış' sloganları göz kamaştırıyordu, fakat sekiz yıl geçmesine rağmen bunların gerçekleşmediği ortada.
Ülkenin birçok bölgesinde savaşın devam etmesi barışın yokluğunun göstergesi. Birçok yerde saldırıların ve intihar eylemlerinin yaşandığı bir Afganistan'da barıştan söz etmek gülünç. Seçimlerin Taliban'ın hâlâ güçlü olduğu güney bölgesinde yapılmaması veya sınırlı ilçelerde yapılması da demokrasi açısından soru işareti yaratıyor.
Seçim düzenlenen bölgelere bakıldığında demokrasinin temeli sayılan halk iradesinin, sekiz yıllık sözde özgürlük ortamında can güvenliğinin olmaması ve Taliban'ın hâlâ tehdit savurması nedeniyle ne kadar tecelli ettiği kuşkulu.
Oyların halkın gerçek iradesini mi, yoksa yine belirli ellerin iradesini mi temsil ettiği sorusunun cevabını da vermek zor. Demokrasinin ön koşulu sayılan halk iradesinin Amerikan saldırısının üzerinden 8 yıl geçtikten sonra bile tartışılması da başlı başına bir soru işareti.
Halkın soracağı soru şu: Bunca yıl sonra ve bu kadar ölümden sonra, Afganistan'ın ulaşacağı nokta burası mı olacaktı? Bu kadar yıkımdan sonra seçim bu tür korkuların, tehditlerin ve patlamaların gölgesinde mi yapılacaktı? Hepsi bu kadar mıydı? (Afganistan gazetesi Peyame Mücahit, 29 Ağustos 2009)
Kaynak: Radikal