Hamid Karzai dünkü Afgan seçimlerini kazanmakla birlikte kazanmadı. İlk turda kazanmış sayılması için gerekli olan yüzde ellilik oy oranına ulaştı; ama seçime itiraz süreci onu bazı oylarından ediyor ve belki de birkaç haftanın sonunda, yüzde ellinin gerisinde kalabilir.
Barack Obama ve diğer Batılı liderlerin ikilemi, son derece kusurlu bir seçime suç ortağı olmakla zorlu bir yol olan ikinci bir turu devreye sokmaya çalışmak arasında bir tercih yapmak zorunda kalma ihtimalinin karşılarına çıkabilecek olması. Eğer Seçim İtirazları Komitesi hile iddialarını tam olarak incelemek için gerekli olan desteği ve kaynakları bulabilirse, ki bunlar dış güçlerin temin edebileceği ya da yok sayabileceği şeyler, sonuç hiç şüphesiz ikinci bir tur olacak.
Amerika ve müttefikleri Afganistan'da seçim yapılması için gerekli olan parayı ve ek birlikleri bir araya getirmeye başladıklarında, bunun bir maskaralığa dönüşeceğini baştan biliyorlardı. Ne Hamid Karzai'yi devleti idare etme şeklini yenilemeye ikna etmeyi ne de aralarından onun karşısında durabilecek bir lider çıkabilecek olan yeni siyasetçileri yetiştirmeyi başarabilmişlerdi. Savaş beylerinden oluşan ağını kullanmak, kuzeydeki bazı patronları satın almak ve ülkenin güneyindeki doğal destekçilerine dayanmak suretiyle oylarda üstünlüğü kazanacaktı.
Rakiplerinin, ikinci bir tur olsa bile pek kazanma şansı yoktu. Sonuç olarak çok pahalıya gelen ve önceden bilinen bir netice alınacak, yabancı güçlerin en fazla umabileceği de tüm bunların olabildiğince sorunsuz gerçekleşmesi olacaktı. Yapılması gerekeni üstünkörü yapıp demokratik süreçleri yerine getirdikten sonra, bölgedeki yeni Amerikan generalleri ve diplomatlarının tasarladığı şekliyle savaşlarına devam edebilecek, Karzai'yle ve hatalarıylaysa sonradan uğraşacaklardı.
Hataları, seçmenlerin yerel şeflerin rüşvet ve baskılarıyla sandığa gideceğini beklemekle birlikte bu kadar apaçık şekilde hile yapılmasını beklememekti. Bir Batılı diplomat, New York Times'a, Karzai'nin adamlarının yüzlerce sahte seçim bürosu hazırlayarak onun lehine yüz binlerce oy kaydettiği iddiasıyla "bu, toplu hile" diyordu. Başka bir Batılı diplomat ve görevli de Karzai'nin seçim görevlilerinin 800 civarındaki meşru seçim bürosunu ele geçirmek suretiyle yurttaşları dışarıda bıraktıklarını ve sandıkları sahte oylarla doldurduklarını söyledi. Bir aşiretin yaşlıları, habercilere, Karzai'nin en önemli rakibi Abdullah'ı desteklemeye karar verdiklerini, oy verme bürosuna gittiklerinde kapının kilitli olduğunu ve görevlilerin, sandıkları "onların" oylarıyla doldurmakta olduğunu anlattı; tabii hepsi Karzai'ye. Hileler o kadar beceriksizceydi ki bazı illerde, Karzai'ye çıkan oylar, toplam oy veren seçmen sayısının 10 katıydı.
Seçim İtirazları Komisyonu, dün, 200.000 oyun çok şüpheli olduklarından sayılmamasına karar verdi. Sorun şu ki, daha fazla uluslararası gözlemle hileler kısıtlanabilecek olsa dahi, Peştu halkın büyük kesiminin, yarı Peştu olmasına rağmen Tacik olarak algılanan Abdullah Abdullah'a oy vereceğine çok az kişi inanıyor. Yani Karzai'nin yine de kazanacağı kesin gibi.
Buradaki asıl sorun, Karzai'nin, hiçbir dolap çevirmeden de kazanabilecek olması. Ama belli ki, halka ya da teoride bağlı olduğu demokratik sisteme güvenmeyi beceremedi. Yabancı güçler, ilke gereği hilelerin en ayrıntılı şekilde incelenmesi ve gerekiyorsa ikinci tur yapılması için gayret göstermeli. Ama ikinci tur olsun ya da olmasın, maalesef, bu seçimin Afganistan'da işleri daha iyiye değil, daha kötüye götürdüğü sonucuna varmak lazım.
Kaynak: Zaman