Britanya'nın Afganistan'daki 100. kaybıyla birlikte, bu misyonu sorgulama zamanı geldi. 'Yardım' operasyonu savaşa dönüşmüş halde

Britanya askerleri Afganistan'daki Amerikan güçlerine yaklaşık sekiz yıl önce katıldığında, misyon hakkında daha az şüphe, hatta daha az tartışma söz konusuydu. Amaç, 11 Eylül saldırılarının beyni olduğu tahmin edilen Bin Ladin'i yakalamak, 11 Eylül saldırganlarının eğitim gördüğü kampları yok etmek ve Afganistan'ı teröristlere bir daha ev sahipliği yapmaktan alıkoymaktı.
Taliban'ın NATO ilerledikçe kaçışı ve Hamid Karzai'nin devlet başkanı olarak çıktığı görüşmeler, 30 yıllık işgal ve iç savaştan sonra daha aydınlık bir gelecek ihtimalini taşıyor
gibiydi. Görev açıktı: Afganlara harap edilmiş topraklarını hukukun yönettiği bir devlete dönüştürmeleri için yardım etmek. Bu, barış sağlamaya ve yeniden inşaya yönelik, geniş çaplı uluslararası destekten de beslenen bir görevdi. Uzun vadeli bir savaş operasyonu olabileceği kimsenin aklına gelmemişti. Geçen haftasonu üç Britanya askerinin bir intihar bombacısının elinde ölümüyle birlikte, Britanya'nın kayıp sayısı 100'e ulaştı. Ölümlerin çoğu son iki yılda gerçekleşti.
100. ölüme diğer herhangi birinden daha önemliymiş gibi yaklaşmak pek tabii ki
haksız. Fakat Britanya'nın kayıp sayısının üç haneli sayılara ulaştığı gün düşünmeyi tetikliyor ve sadece Afganistan misyonunun bugüne dek yol açtığı insani bedel değil, aynı zamanda gelecekteki katılımımızın muhtemel bedeli üzerine de düşünmeliyiz. Bu, sonu görünürde olan bir operasyon değil.
İki yıl öncesine dek sadece yedi Britanyalı görevlinin öldüğünü not etmek önemli. Bedel ve yararlar orantılı, üstlenilen girişim de zahmete değer duruyordu. Dahası, yabancıların gelişi pekçok Afgan tarafından olumlu karşılanmıştı ki, bu Irak'ta hiç olmadı. Ne yazık ki Irak neyin yanlış gittiğine çoğunlukla açıklık getiriyor. İki yıldan uzun süredir, ABD ve Britanya'nın aklı başka yerdeydi. Irak'taki savaş kötüye gittikçe, siyasi arzu, insan gücü ve donanımlar oraya yoğunlaştırıldı. Bu arada Afganistan'da Taliban yeniden ortaya çıktı, Karzai'nin gücünün işlediği alan Kabil çevresiyle sınırlandı ve haşhaş tohumu ekimi katlandı.
ABD 2006'da Britanya'dan, Helmand bölgesinin kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalışmasını istedi. Beş yıl önce ülkenin merkezi ve güneyinde yüce gönüllü bir barış sağlama ve yeniden inşa egzersizi olarak başlayan şey, dünyanın en hukuksuz bölgelerinden birinde kirli bir savaşa dönüştü.
Dirilen Taliban'a karşı sadece cepheyi tutabilmek bile başarı sayılıyor. Britanya'nın şu an Afganistan'da Irak'takinden daha fazla askeri var. Komutanlar Helmand'ı Basra veya
Bağdat'tan daha tehlikeli olarak tarif ediyor ve Taliban'ın sadece askeri araçlarla yenilgiye
uğratılamayacağını teslim etseler de, kullanmaları gereken de yine askeri araçlar. Ve,
tehlikeler başarı ihtimalinin ne kadar önüne geçerse, diğer ülkeler riske girmeyi o kadar az istiyor. Afganistan, NATO'nun birliğini tartışmalı Kosova operasyonundan bile daha çok zorluyor. Fakat şu an Afganistan'daki misyonumuza son verme zamanı değil. Fakat başarılanları ve önümüzdeki aylarda gerçekçi bir bakışla nelerin başarılabileceğini gözden geçirme zamanı. 100. ölüm üzerine yorum yaparken başbakan şöyle dedi: "En yüksek bedeli ödediler, fakat kalıcı değere sahip bir iş başardılar." Başbakanın özgüvenini paylaşabilmeyi isterdik.

Kaynak. Radikal