ABD Ordusu'nun üst düzey hukukçusu, İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle sivil bir çalışan hakkında açılan tahkikatın gerçeklerden değil de inançtan yola çıkılarak başlatıldığını tespit eden kritik bir devlet raporuna itiraz ediyor.
Pentagon baş müfettişinin hazırladığı rapor, ortodoks bir yahudi olan David Tenenbaum adlı çalışanın dini inancından dolayı karşı istihbarat ajanları tarafından hedef tahtasına koyulduğunu ifade ediyor. Mahkemede suçlanmayan ama hakkında tahkikat açılan ve on yılını adını temizlemek için harcayan Tenenbaum nihayet aklandı.
Dava, karşı casusluk dünyasında zan ve gerçekliği birbirinden ayırmanın ne kadar zor bir şey olduğunu ortaya koymuş oldu.
Bununla birlikte ordu, Tenenbaum'un peşine düşülmesini haklı buluyor. Baş müfettişin bulgularına karşı yazılan 23 sayfalık cevapta, Ordu Baş Hukuk Müşaviri Benedict Cohen, raporun hatalarla dolu dolu olduğunu söylüyor. Associated Press'in edindiği bilgiye göre "gizli bilgileri İsraile verdiğinden dolayı şüphe edilmesine yol açan, Tenenbaum'un şüpheli davranışları ve yalan makinesine bağlandığında 'aldatıcı tepkiler' vermiş olmasıydı."
Tenenbaum hakkında yürütülen tahkikat 1990'ların ortalarında devam etti. Casusluk Yılı denilen 1985'de bir düzine ajan tutuklanmıştı. Bunların arasında donanmada çalışan ve askeri sırları ABD müttefiki İsraile sattığından dolayı müebbet hapse mahkum edilen Jonathan Pollard adlı istihbarat analisti de var.
O zamanlar Savunma Tahkikat Servisi denilen bugünün Savunma Güvenlik Servisi, İsrail istihbaratının "ABD'deki güçlü etnik bağları" suistimal etmeye çalıştığına dair 1995'lere kadar uyarıda bulunmuştu. Sürekli kep takan ve yalnızca Koşer restoranlarda yemek yiyen Tenebaum böylesi bir muhitte hedef tahtasına yerleşmişti.
Resimde yer almayan husus, onun hiçbir hatasının olmayışıydı. 2001 yılında düzenlenen şarbon saldırısının beyni olmakla suçlanan bilimadamı Steven Hatvfill, 1996'da Atlanta Yaz Olimpiyatlarında patlayan bombalardan sorumlu tutulan güvenlikçi Richard Jewell gibi Tenenbaum'un suçu da zan üzerine inşa edilmişti.
Cohen'e göre dini ayrımcılık söz konusu değil. Birkaç istisna hâriç tutulursa, herşey kitabına uygun yapılmıştı. Tenenbaum'un, Detroit yakınlarındaki Ordu Tank-otomotiv ve Silah Teçhizat Komutanlığında mühendis olarak çalışmasına halen devam ettiğini belirten Cohen, bunun "adil ve tutarlı" bir muamele gösterildiğinin delili olduğunu belirtiyor.
Öte yandan Cohen'in sergilediği tavır yahudi grupları öfkelendiriyor. Ordu'nun hata yaptığını kabul etmesi ve Tenenbaum'un adının aklaması gerektiğini söylüyorlar. Tenenbaum'dan özür dilenmesi ise pek muhtemel görünmüyor. İleri geri adımlardan anlaşılıyor ki Washington'daki yetkililer, Tenenbaum'un şahsi incinmesini onarmak yerine onun gelecekte dava açma niyetine set çekmekle daha çok ilgililer.
Cohen'in sözleri hakkında değerlendirme yapan Duke Üniversitesi Hukuk Profesörü Scott Silliman, bunun "legal bir strateji" olduğunu söylüyor. "Baş müfettişin raporunu kabul etmeleri, yargı yolunu açar."
Cohen, açıklamasını 29 Eylül'de yapmıştı ama kamuya açıklanmamıştı. Cohen, kendisiyle röportaj yapılmasını da kabul etmemişti.
1997'de yalan makinesine bağlanmasından sonra casusluk tahkikatı açılmış ve Tenenbaum'un gizli bilgilere erişimi askıya alınmıştı.
FBI ajanları bilgisayarına el koydu ve Yahudiler için kutsal gün olan bir cumartesi günü evine baskın düzenlendi. O ve ailesi, iki yıl boyunca gözetim altında tutuldu. AP haber ajansının kendisiyle yaptığı bir röportajda "korkunçtu. Kimsenin başına gelmesini istemem" diyor Tenenbaum.
Holokost'tan sağ kurtulan bir ailenin çocuğu olan 51 yaşındaki Tenenbaum, 1984'ten beri kuzey Detroit'teki Ordu komutanlığında çalıştı. Başlıca görevi, daha güvenli muharebe vasıtaları tasarlamak ve geliştirmekti. Yani ABD veya başka bir ülkede bulunabilir en iyi zırhlı ve tertibatı bulmaktı. Dolayısıyla diğer ülkelerdeki mühendislerle temas halindeydi.
İbraniceyi akıcı bir şekilde konuşan Tenenbaum sık sık İsraillilerle temas kuruyor, ve üstleri tarafından yüreklendiriliyordu. Ancak bağlantıları şüpheler doğurdu. İlk casusluk suçlaması 1992'de bir iş arkadaşından geldi. Bir diğeri, İsrail'de düzenlenen balistik sempozyumundan dönüşünde 1996'da yapıldı ve kimlerle konuştuğu ve nereye gittiği hakkında kaçamaklı cevaplar verdiği dile getirildi. Adalet bakanlığı yeterli delil olmadığına karar verdiğinde açılan dava düştü. Baş müfettişin raporunda, Tenenbaum'un hainlik yaptığını düşünen iki iş arkadaşı, yapılan sorgulamalarda farklı konuştular yahut iddialarını yumuşattılar.
Ancak ordu, Tenenbaum'u güvenlik riski olarak değerlendiriyordu artık. Askıya alınan güvenlik belgesi 2000 yılında iptal edildi. İşe dönmesine izin verildi ancak önemli projelerin yakınına yaklaşmasına müsaade edilmedi ve İsraillilerden uzak durması söylendi.
Tenenbaum dini ayrımcılık yapıldığı iddiasıyla federal mahkemede dava açtı. Avukatlar, duruşmalar sırasında hassas bilgileri vermek zorunda kalacaklarını savundular ve açtığı dava reddedildi. Temyiz başvurusu da reddedildi. Tenenbaum yardım için senatör Carl Levin'e yöneldi. Senato Silahlı Servisler Komitesi Başkanı Levin, baş müfettişten bir teftiş raporu istedi. Baş müfettiş ise Temmuz ayında teslim ettiği raporda Tenenbaum'un "inanç ve etnik köken dolayısıyla olağandışı ve nahoş bir tahkikata mâruz kaldığını, bunun ayrımcılık olarak tarif edilen eylemin söz konusu olduğunu" kaydetti.
Tenenbaum, yalan makinesi başındaki sorgu memurun kendisine bağırdığını, altı buçuk saatlik süre boyunca kendisine casus ve yalancı diye hitap ettiğini söyledi. Sorgu memuru Tenebaum'un iddilarını reddetti ve Tenenbaum'un 10 yıl boyunca İsraile gizli bilgileri verdiğini kabul ettiğini söyledi. Ancak ortada bir kayıt yok ve oda'da ikisinden başka kimse bulunmuyordu, dolayısıyla bir kişinin diğerine karşı dile getirdiği sözden başka bir şey yok diyor baş müfettiş.
Cohen ise Tenenbaum'un dolap çevrilerek yalan makinesine bağlanmadığını söylüyor. Daha fazla proje üzerinde çalışmak istediğinden dolayı güvenlik düzeyinin yükseltilmesini istemişti. Makinenin kullanılması, çalışana karşı duyulan güveni artırıcı bir tedbirdir sadece. Ve Adalet Bakanlığı davadan çekilmiş bile olsa, Tenenbaum'un güvenlik belgesinin iptali mâkuldur zira kuşku uyandıran bir davranış, bu iş için yeterlidir.
Tenenbaum'un güvenlik belgesi 2003 yılında onarılmakla kalmayıp çok gizli düzeyine de yükseltildi ki Tenenbaum, bunun kendisine yöneltilen suçlamanın asılsız olduğuna dair bir kanıt olduğunu söylüyor. Cohen ise bu kararın önceki şüphenin inkarı demek olmadığını belirtiyor ve yalan makinesi başındaki sorgu memurunun kötü davrandığını baş müfettiş raporunun ispat etmediğine ve yalan testi sırasında üçüncü bir tarafın olması gerektiğine dair bir kurala atıf yapmadığına dikkat çekiyor.
Tenenbaum'un avukatları, Ekim ayında Levin'e sekiz sayfalık bir beyan göndererek "Tenenbaum'a karşı yapılanları, davanın gerçeklerini yanlış yorumlamak ve yanlış nitelemek suretiyle sorumsuzca ve de suçlanmayı hak edecek şekilde savunma teşebbüsüne girdiğinden" dolayı orduyu eleştirdiler.
Tenenbaum halen orduda çalışıyor fakat parya muamelesi görüyor ve masasına pek fazla iş konmuyor. Avukatları, terfiden uzak tutuluyor ve ismi üzerindeki gölgeden dolayı özel sektörde de iş bulamıyor diyorlar.
AP'ye konuşan avukatlardan Mayer Morganroth'a göre, Ordu tazminat ödemeli. Morganroth, miktardan bahsetmiyor fakat "külliyetli bir miktar" olması gerektiğini söylüyor ve "Yahudi olduğundan dolayı ardına düştüler" diyor.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı