ABD hiçbir zaman Keşmir sorunuyla alakalı olmadı. Fakat Mumbai'de yabancıların da hedef alınmasında, ABD'nin kendisi için olumlu sonuç doğurmaksızın ve başkaları için trajedi yaratacak şekilde el attığı çatışmaların etkisi var. Obama da müdahaleciliğe son verecek gibi durmuyor.
Bir mesaj vermekte başarısız olan bir terör saldırısının mesajı nedir?
Müslüman köktencilerin düzenlediği varsayılan Mumbai'deki terör saldırısıyla ilgili olarak Hindistan'la Pakistan arasında tehditler ve uyarılar uçuşuyor. Ama hangi amaç için ve kimin talimatları altında eylem?
Hintliler, saldırıların Hindistan yarımadasının kuzeyindeki tartışmalı bölgenin kendilerine ait bölümünden Hindistan'ı çekilmeye zorlamak için mücadele eden Keşmir Müslümanları'nın işi olduğunu düşünüyor. Keşmir'in Hindu yöneticisi 1947'de Britanya Hindistanı'nın hummalı bölünme günleri sırasında, buradaki Müslüman nüfusu Hindistan'a teslim etmeye karar vermişti. BM, Müslümanlar arasında (bugün bağımsız olma lehine olacağına inanılan) bir referandum yapılmasına hükmetti. Hindistan bunu hiçbir zaman kabul etmedi.
Huntington haklı değil
Mumbai saldırılarının arkasındaki itici güç Keşmir'se, o zaman neden hedef Batılı turistlerin ve aynı zamanda Mumbai sakinlerinin ve diğer zengin Hintlilerin uğrak yeri olan oteller ve restoranlarla bir Lubavitch Hasidic Yahudi merkezi (çoğu Amerikalı ve İsrailli Yahudi'nin ileri karakolu) oldu? Bunlardan hiçbirinin Keşmir'le bir alakası yok.
Bu durum, Irak ve Filistin'le alakalı bir Ortadoğulu mesaj varmış hissi yaratıyor. Ama yakalanan terörist Pakistanlı olduğunu söyledi ve bugüne kadarki kanıtlar teröristlerin Pakistan'dan geldiğini gösterir nitelikte.
Sonuçta Samuel Huntington haklı olabilir mi? Ayrım yapmayan, medeniyetler arası bir savaşa mı tanıklık ediyoruz? Ama Müslümanlarla Avrupalılar ve Amerikalılar arasındaki modern çatışmanın, Avrupalıların 1918 sonrası Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap varlıklarını taksimi ve sömürgeleştirmesiyle ve çeyrek asır sonra da İsrail'in Filistin'e Avrupa destekli montajıyla başladığını biliyoruz.
Ondan sonra Washington'ın Mısır'ı desteklemesiyle Britanya ve Fransa için bir fiyaskoya dönüşen Süveyş saldırısı gerçekleşti. Bundan çeyrek asır sonra Amerikalılar ve Müslüman Pakistanlılar Suudi Arabistanlılarla birlikte, Rus saldırısı ve Afganistan'ın işgaline karşı başarılı bir Müslüman mücahit direnişi örgütledi.
1980'de Müslüman Iraklılarla Müslüman İranlılar arasında korkunç bir savaş vardı. Bunu Müslüman Kuveyt'in Müslüman Irak tarafından işgalinin (ki buna Müslümanlar kadar Amerikan liderliğindeki Avrupa orduları da karşı koydu) yol açtığı Çöl Fırtınası takip etti. Ardından Amerika'nın Suudi Arabistan'da inşa
ettiği askeri üsleri kaldırmayı reddetmesi geldi ki bu, Usame Bin Ladin'in New York ve Washington'a yönelik 11 Eylül saldırısına ilham olan temel sorundu.
Asyalı Müslüman ülkelerin, en fazla Müslüman'ın yaşadığı Endonezya da dahil, bunlardan hiçbiriyle ilgisi olmadı. Öyleyse bütün bunlar gerçekte neyle ilgili? Geçmişi unutup bugün olan biten herşeyi Müslümanlar ve Usame Bin Ladin'le ilişkilendirme yönündeki Amerikan siyaset ve gazetecilik adetine rağmen, kesinlikle Huntington'ın bir medeniyetler savaşı fantezisiyle alakalı değil.
Bugün Hindistan'ın Mumbai saldırıları yüzünden Pakistan'a karşı (her ne kadar resmi olarak Pakistan'ın sorumluluğuna dair hiçbir kesin kanıt bulunmasa da) misilleme yapacağına dair büyük bir endişe söz konusu. Saldırının Keşmir çatışmasının militan bir kolu tarafından gerçekleştirildiği ididası kulağa daha makul geliyor.
Pakistan'ın yeni sivil hükümetinin, Taliban ve Kaide üsleri bulunduğu iddiasıyla Pakistan sınırındaki aşiret bölgelerine düzenlenen Amerikan saldırıları yüzünden ABD'yle son derece zor ilişkiler içindeyken ve Taliban'a karşı daha fazla şey yapması yönünde yoğun baskı altındayken, Hindistan'la daha fazla çatışmaya yol açacak bir eyleme dahil olması mantıksız.
Obama da pişman olur
Spiegel Online, 27 Kasım'da 'Hindistan'da Terör - Obama'nın İlk Sınavı' başlıklı bir makale yayımladı. Neden seçilmiş başkan Barack Obama için bir sınav? ABD başkanı olsaydı bu durumla ilgili ne yapması beklenirdi? Şunu öne sürmek gerçeğe daha yakın: Bu durumda ABD'nin, Amerika için hiçbir olumlu sonuç doğurmaksızın ve başkaları için trajik sonuçlara yol açarak doğrudan ya da dolaylı olarak sorumsuzca el attığı çatışmaların etkisi var. Ancak ABD, hiçbir zaman Keşmir'le alakalı olmadı.
Spiegel'in başlığında vurgulanan ('dünyada meydana gelen hoş olmayan herhangi bir şey ya Amerikan eylemlerinin bir sonucudur ya da ABD'nin sorumluluk almak zorunda olduğu bir şeydir') yaygın bir kanı ve Obama'yla yeni ulusal güvenlik ekibinin de devam ettirmeye hazır göründüğü küresel Amerikan müdahaleciliği politikasının bir sonucu. Böyle yaparlarsa, pişman olmaları muhtemel. (3 Aralık 2008)
Kaynak: Radikal