Dün Heybeliada korvetinin denize indirilişi için İstanbul Pendik'te büyük bir tören düzenlendi. Heybeliada korveti 99 metre boyuyla, hücumbotla firkateyn arası, pek de büyük sayılmayacak boyutta bir savaş gemisi olmasına rağmen devletin bütün kademelerinin törende hazır bulunmasının bir anlamı vardı.
Heybeliada, belki de yüzyıllardan sonra Türk Deniz Kuvvetleri'nin tamamen kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kendisi tarafından tasarlanan ilk savaş gemisi oluyor.
Bizim bildiğimiz kadarıyla yıllardır Deniz Kuvvetleri tersanelerinde denizaltılar, hücumbotlar, firkateynler ve diğer savaş gemileri yapılıyordu. Ama Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç'ın verdiği bilgiye göre, onlar kendi tasarımlarımız değildi. Başka tersanelerde, oraların ihtiyaçlarına göre tasarlanmış gemilerin, olabildiğince Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre uydurulmaya çalışılmış modellerinin, onların lisans ve gözetiminde burada ucuz işçilikle üretilmesiydi. Ama bu arada teknoloji kazanılmıştı. Buna rağmen, Heybeliada tamamlandığında yerli katkı oranı yüzde 80 civarında olacak. Alınacak daha çok mesafe var.
Heybeliada'nın teknesi suya indirildi, ama motor, silahlar ve elektronik aksamın takılım denenmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri görevine girmesi 2011'i bulacak. 2028'e dek böyle 12 korvetin TSK'ya teslim edilmesi planlanıyor. İkincisi Büyükada'nın omurgasına ilk temsili kaynağı da dün Meclis Başkanı Köksal Toptan attı. Yahya Kemal'in deyimiyle dün 'çocuklar kadar şen' olan Oramiral Ataç, bir sonraki adımın firkateyn tasarım ve imalatı olduğunu açıkladı.
Başbakan Tayyip Erdoğan bu durumu "Tarihte kazanılmış stratejik yeteneğe yeniden ulaşılması" olarak yorumladı. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül hatırlattı ki, Osmanlı döneminde Türk Donanması'nın İnebahtı Deniz Savaşı'nda neredeyse yok edilmesi ardından Deniz Kuvvetleri ilk kez Milgem projesiyle kendi ihtiyaçları doğrultusunda üretime başlamıştır ve dün yaşanan bir dönüm noktasıdır.
Heybeliada'nın mühendis subayların, teknisyen ve işçilerin havaya kalkan yumrukları ve zafer nidalarıyla denize indirilişi ardından verilen davette görüştüğümüz emekli oramiral Yener Karahanoğlu, özgün tasarımın önemini şu satır başlarıyla ortaya koydu: 1- Tamamen kendi ihtiyaçlarınıza göre çiziyorsunuz, 2- Başkası bunu denetlemiyor, ya da kullanımını kısıtlamıyor 3- Çok daha ucuza mal oluyor, 4- Yerli mühendislik ve yan sanayii teşvik ediyor.
Başbakan Erdoğan ve Savunma Bakanı Gönül de bu konulara değindi. Erdoğan, Türk gemi inşa sanayiinin 2002'de dünyadaki sipariş tonajı sıralamasında 23'üncülükten geçen yıl 4'üncülüğe yükseldiğine dikkat çekti. Gönül ise ilk kez Heybeliada ile Ereğli Demir Çelik fabrikası mamulü çeliğin kullanıldığını açıkladı. Tasarım ve imalat Türkiye'de yapıldıkça, daha çok malzeme, daha ucuz ve daha hızlı üretilir olacak.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ konuşmasında daha stratejik bir bakış verdi. Hazar havzasının Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlandığına, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının ise öteden beri jeopolitik çekim oluşturduğuna dikkate çekerek sözü enerji koridorları ve güvenlik bağlantısına getirdi. Enerji çıkarları bakımından da "Savunma ve güvenlik yapısının güçlendirilmesinin zorunluluk" olduğunu söyledi.
Başbuğ'un konuşmasında Heybeliada'nın özgün tasarımıyla hem simetrik, hem asimetrik tehdide karşı koyacak niteliklere sahip olduğuna dikkat çekti. Asimetrik tehdit denildiğinde ilk akla gelen küresel terörizm, kaçakçılık, vs gibi sınır tanımayan konular oluyor. Bu da Heybeliada'nın elektronik savaş ve helikopter taşıma kapasiteleriyle bu alanlarda da kullanılmak üzere tasarlandığı yolunda ipucu veriyor. Zaten Başbuğ bu yeni sınıf gemilerle Türkiye'nin BM ve NATO operasyonlarına katkısının da artacağını söyledi.
Başbuğ da tıpkı hükümet üyeleri gibi Deniz Kuvvetleri'nin Türkiye'yi dünyada kendi gemisini tasarlayıp kendi kaynaklarıyla imal edebilen 15'inci ülke yapan bu başarısından memnundu. Sözlerini, denizci lisanıyla 'Viya böyle' diye bitirdi.
'Böyle devam' demekmiş, biz de denizcilerden sorup öğrendik.
Kaynak: Radikal