Lübnan, Filistin ve Irak'taki çatışmalar, ABD ve İsrail'in işi: Amaç da, bölgeyi İsrail liderliğindeki devletçiklere bölüp yönetmek

Acaba Lübnan'daki patlamalar, Filistin'deki iç çatışmalar ve Irak'taki mezheplerarası 'soykırım savaşları' arasında bir bağlantı var mı? İlk anda böyle bir bağlantı yokmuş gibi görünüyor.

Zira Lübnan'da Müstakbel akımı milletvekilerinden Velid İydo'nun suikasta uğramasıyla, Irak'taki Sünni ve Şii camilerinin havaya uçurulması arasında ne gibi bir ilişki olabilir ki! Ya da Lübnan'daki mülteci kampı Nahr el Bared'de kadrolarını Filistinli olmayanların oluşturduğu Filistinli Fetih el İslam'ın girdiği savaşla, Hamas ve Fetih'in Gazze'de ve Batı Şeria'da birbirlerini boğazlaması arasındaki bağ ne?

Fakat Arap bölgelerinin haritasının incelenmesi, sadece bir bağlantıyı değil, bu gelişmeler arasındaki sağlam 'kenetlenmeyi' de ortaya çıkarıyor. Şu iki soruyu sormalıyız: Arap bölgesinin bu şekilde 'patlatılması'ndan ilk yararlanan kim? İkincisi, acaba bu patlamadan yararlanan dış güçlerin desteklediği ve işini kolaylaştırdığı ortak veya benzer iç gruplar var mı?

Çerçeve hazır

Araplara yönelik 'beyinleri sonsuza kadar komplo teorisi ağına düşmüş' suçlamasını savuşturmak için ikinci soruyla başlayacağız: Suriye ve Ürdün de dahil bütün Arap ülkeleri 30 yılı aşkın bir süredir içinden çıkılması zor ekonomik krizler ve sert yaşam koşulları altında yaşıyor; aynı zamanda yeni dünya ekonomisindeki muhtemel rollerine işaret edebilecek bir ışığa da muhtaçlar. Bu anlamda bölge ne geçmişteki haline benziyor, ne de şu anki hali gelecekteki haline benzeyecek.

Bütün bu ülkeler had safhada sosyal kırılmalar yaşıyor. Lübnan ve Suriye'de mezhep temelli, Ürdün ve Filistin'de vatanseverliğe ve aşiretlere dayanan, Irak'taysa etnisite ve mezhep eksenindeki planlar doğrultusunda, iç çekişme ve cepheleşmelerin çerçevesi çiziliyor.

'Yoksulluk korkusu'yla vuracaklar

Bu toplumlarda daha fazla parçalayıcı ve bölücü patlamalar gerçekleşmesi kaçınılmaz. Üstelik patlamalar ekonomik krizlerin artmasını büyük ölçüde besleyecek. Bu şartlar altında, İsrail ve Amerika'nın bölgenin ekonomik ve jeo-siyasi haritasını kendi istekleri doğrultusunda yeniden çizmeleri hiç de zor değil.

Sonuç olarak, ekonomik rollerin İsrail'in Ortadoğu'daki sisteme bakışına uygun biçimde dağıtılması, yoksulluk korkusu yaşayacak bu ülkeler açısından kaçınılmaz bir durum haline gelecek. Arap bölgesinde İsrail'in katılımı veya liderliğiyle çeşitli konfederasyonların kurulması, muhtemel patlamalar yeni siyasi oluşumlara yol açarsa bizzat gerçekleşebilir.

O halde Arap bölgesindeki bütün gelişmeler, tam tersi gibi görünse de birbirine sımsıkı bağlı. Lübnan'ın akıbeti Suriye'ninkiyle, her iki ülkenin akıbeti Irak'ınkiyle, o da Ürdün ve Filistin'in geleceğiyle doğrudan bağlantılı.

Bu varsayımlar doğruysa, ki öyle görünüyor, acaba mevcut patlamalar ne
gibi oluşumlar doğuracak?