Bayram, ramazanı başarmanın mükâfatı olarak lütfedilmiş ayrıcalıklı günler. Bir bakıma müminlere ramazanın önemini de anlatıyor. Ümmetin yaşadığı, duygudaşlık atmosferinin sevinçli yeni bir dalgayla çoğaltılmasını sağlıyor bayram.
Yeni hissedişler, farklı anlama yolları elde etme açısından ümmet dünya halklarına karşı ayrıcalıklı kılan oruç ve bayram, modernizme karşı tartışmalı, konforlu, teorilerden çok daha net ipuçları veriyor; üstelik yaşantı içinden, sağlaması yapılmış sayısız sahih hallerle…
İnsanoğlunun günümüzde yaşadığı sorunun kaynağında, nihai ilkeyi keşfedememeden neşet eden kişiye has çeşitlenen çıkmazlar var. Akabinde yalnızlık, bireyciliğin oluşturduğu bencil, merhametsiz düzenler…
Sorunları aşma imkânı da bu atmosferde kopuk değil. Tek düze, sadece aklın imkânı ile hayatı, insanı ve sorunları çözme yolu sert, toleranssız. Tek boyutluluk insana ait müspet farklılıkları törpüleyen sonuçlarla başladığı yere dönüyor.
İnsana ait pek çok anlama yolu var oysa.
Teknik bir soruna yaklaşır gibi insan ilişkilerini değerlendirmek hakim anlayışın tek boyutu anlama inadından kaynaklanıyor yaklaşımını tek çözüm olarak dayatmakla kalmıyor; duyguyla ilişkili anlama seçeneklerini küçümsemeye gidiyor; gelişmeyi de bu yaklaşımla katı rasyonellikle tanımlıyor.
Teknik bakış açısı, sonuçta insanı makine ile eşitlediğinde, hastalığı da arızaya uğramak olarak görmeye başlıyor.
Oysa insan tanımların elinden kurtulacak kadar zengin, karmaşık, her insanla artılar ve eksiler taşıyan bir varlık.
İnsanı anlamaya çalışmak, kişiye kendini anlama imkânı verir. Durum ve konuma göre hayrı önceleyen bakış tarzı, her şeyden önce, insanın önemine inanmakla oluşur.
Orucu, kurbanı, bayramı bu bağlamda anlamaya çalıştığımızda, insana bahşedilmiş zenginleştirici idrak yollarının toplumun inşasındaki rolünü elde etmiş oluruz.
Bayram modern şehirleri üç günlüğüne teslim alır ve yepyeni hallerle komşuyu, akrabayı, toplumu birbirine keşfettirir. Uzakları yakın eder. Bayramlaşma birbirini hatırlama, fırsat varsa görme ve dertleşme imkânıyla modern devirlerin yalnızlığına kökten itiraz etmekle kalmaz; çözüm ilham etmiş olur.
Hayatın ayarını dolaylı yoldan gerçekleştirir bayramlar.
Mümine ahiret kazancı sunarken, yatay açılımla topluma, hayır üzere seviye kazandırır.
Ahiretle dünyanın içiçeliği, vahyin sağladığı değere bağlı zengin anlama yolu oluşturur. İnsanın kurtuluşunu, insana/topluma iyilik taşımakla sorumlu kılması tek boyutlu yaklaşımdan farkını ortaya koyduğu gibi, teknik dilin aşılmasını da beraberinde getirir.
İslam’da şahsi görünümlü ibadetler, sezdirmeden ve ayrıca bir yaptırım yüklemeden önemli bir toplumsal işlev üstlenir. Hayatın ölüm sonrası ile bütüncül yapı olduğunun ortaya konması, mümini her ortamda ve davranış bahsinde zengin kılar.
Hayırda yarışanların döneminde hasatın “iyilik”ten gayri olması mümkün değildir.
Mümin, sırasıyla; kendine, ailesine, akrabasına, yolcuya, yoksula, yolda kalmışa iyilik taşımakla görevlidir. Hayrın estetiği de bu hassasiyetin kıymetiyle orantılıdır:
“İyilik yapıp suya atmak; unutmak… Sağ elin verdiğinden sol elin haberinin olmaması…”
Erdemler savaşı, çatışmayı, mücadeleyi değil; görünmez bir el gibi, kapı önlerine, sokaklar, meydanlara kimse görmeden hayrı bırakan yüce gönüllerin uzun kolları gibidirler. Sabahla birlikte güneşin arkasına saklanır, görünmez olurlar.
Kardeşini namludan gören, barut kokuları arasından çözüm arayanlar için yersiz ve geçersizdir bütün anlatılmaya çalışılanlar.