Star yazarı Şamil Tayyar, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muammer Aydın'ın "AKP kapatılsa bile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçilebilir, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de göreve devam eder" dediğini yazdı (16 Mayıs).
Bu sözler, henüz yeni başlamış bir davada, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın gerekçe ve sonuç kısmı okunduktan sonra ele alınabilecek bir konu üzerinedir ve maalesef de YSK başkanına aittir.
Başkan'ın ele aldığı siyasal hayattan yasaklanmış bir kimsenin adaylığı, seçim kanunlarına göre irdelenebilecek bir konudur. En azından bir varsayıma dayanmaktadır. Böyle bir değerlendirmeye, 'Varsayalım ki...' diye başlanabilir.
YSK Başkanı'nın varsayımdan çıkarak, itiraz edilebilecek bir işlem hakkında konuşması kabul edilemez. Erdoğan veya diğer siyaset adamları hakkında siyasal hayattan men kararıyla karşılaşmış bir kişinin adaylığı önce kendi kararıyla, bağımsız olmayacaksa partisinin kararıyla ortaya çıkar.
Bu karara karşı il seçim kuruluna, bu kurulun kararına karşı da YSK'ya başvurulur.
İtiraz karşısında YSK karar verecektir. Varsayalım ki, siyasetten men kararı verildi, varsayalım ki Erdoğan da aday oldu veya gösterildi. Bu adaylığa karşı, Başkan'ın son açıklamasından sonra itiraz yapanlar ne düşünecekler; YSK'da üyeler itirazı nasıl ele alınacaklar ve emekli olmuş olsa bile, durumlarını başkanın görüşüne karşı nasıl belirleyecekler?
Yargıçların, usulüne göre ve yasalarda belirtilen zaman ve sürelerde verdikleri kararlarla görüşlerini açıklayabilecekleri, bunun dışında kamuoyunda tartışılan bir konuda konuşmamaları gerekir.
Bu gerçeğe karşın, özellikle son yıllarda YSK başkanlarımız, düşüncelerini gazetecilere söylemekten çekinmiyorlar.
Siyaset adamlarımız da, yargıçların sözlerini, siyasal beklentilerine yararlı ise destekleyip savunuyorlar; siyasal taktiklerini sınırlıyorsa karşı çıkıyorlar.
Bu kez de aynı oldu, muhalefet partilerine mensup olanlar, Aydın'ın konuşmasını eleştirdiler. Bunlara CHP Genel Başkanı Baykal'da katılarak, "... başkanın böyle bir açıklama yapmış olması, bizim hukuku saygıyla karşılama anlayışımıza yardımcı olmuyor" dedi.
Baykal YSK başkanlarının bundan önceki açıklamaları karşısında dursaydı, şimdikine kimse bir şey demezdi. Günümüze yakın konuşmaları bir yana koyalım; YSK Başkanı'nın, 2002 yılının aralık ayında ve 2003 yılı ekim başlarında Siirt seçiminin sonuçlarıyla ilgili açıklama karşısında Baykal susmuştu, ama şimdi konuşuyor; kimseyi de ikna edemiyor.
Kaynak: Radikal