Türkiye, hem tam bir fantastik hem de tam bir polisiye roman kurgusunu yaşıyor bugünlerde. Takipler, gözetlemeler, aramalar; suikast iddiaları, tutuklamalar, gözaltına alınmalar, serbest bırakılmalar; Genelkurmay'ın çift aylı gizli belgelerini, 'Kozmik Oda'da tek başına inceleyen bir yargıç, yargıcı izleyen askerler, askeri izleyen polisler, vesaire vesaire...
Polisiye roman, dedim, boşuna değil! Genelkurmay Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda, kapalı kapılar ardındaki 'Kozmik Oda'da inceleme yapan yargıç Kadir Kayan, bana ünlü Fransız polisiye yazarı Gaston Leroux'nun detektifliğe soyunan gazeteci kahramanı Joseph Rouletabille'yi hatırlattı. Rouletabille, Leroux'nun 1908'de yayımlanan 'Le Mystere de la Chambre Jaune' adlı ünlü romanının kahramanıdır. 'Le Mystere de la Chambre Jaune', yani 'Sarı Odanın Esrarı'!

Rouletabille, Granier Şatosu'nda, içerden kilitli bir odada ('sarı oda'da) gerçekleşen bir cinayet teşebbüsünün esrarını, 'Sarı Odanın Esrarı'nı çözmeyi başarır. Yargıç Kadir Kayan 'Kozmik Odanın Esrarı'nı çözebilecek midir? Bakalım, göreceğiz!

Türkiye'de yaşananların, polisiye yanı kadar, fantastik bir tarafı da var. Jean-Paul Sartre, fantastik'i, 'araçların amaçlara başkaldırması' olarak tanımlar. Bir örnek vereyim: Bir otelin üst kattaki lobisine çıkmak amacında olan kişi, ya merdiveni ya da asansörü araç olarak kullanmak durumundadır. Ama ne merdiven vardır görünürde, ne asansör! Üstelik lobide, birileri oturmakta veya dolaşmaktadır!

Son olaylar, bir polisiye roman için eşi bulunmaz, harikulade bir konu oluşturduğu kadar, fantastik bir romanın kurgusunu da içeriyor. Fantastik, evet, çünkü araçlar, amaçlara sürekli olarak başkaldırıyor: Amaç Arınç'ı ya da Genelkurmay'daki köstebeği gözetleme, ama iki subayın bulunduğu otomobilde gözetleme araçları yok! Amaç, gözetlendiği söylenen kişinin evinin krokisinin bulunduğu kâğıt parçası, ortada böyle bir kâğıt yok! Subay, iddia edildiği gibi, kâğıdı yuttuysa, bu mantıksal bir açıklamadır; yok, hayır yutmadıysa, kroki nerede? Yani birileri lobide dolaşıyor dolaşmasına ama onlara nasıl ulaşılacağı konusundaki bütün girişimler sonuçsuz kalıyor...

Fantastik olaylar Ergenekon davasında da kendisini gösterdi. Albay Dursun Çiçek'e ait 'ıslak imza' adlî tıp raporuna göre hem ona ait hem de serbest bırakıldığına göre, ona ait olmamak gerekir. Amaç, bir darbe planı olup olmadığını saptamak, araç, yani 'ıslak imza' bu amaca başkaldırıyor!

Bir polisiye roman hem 'Sarı Odanın Esrarı'nda Rouletabille'in yaptığı gibi akıl yürütme yoluyla mantıksal bir açıklamayı hem de olağandışılığı öne çıkaran fantastik bir kurguyu içerebilir mi? Evet, içerebilir! Çünkü bugün Türkiye'de yaşanan tastamam bu: Hem polisiye hem fantastik bir roman gibi!

TSK içinde bir cunta var mı, yok mu? Bir suikast girişimi var mı yok mu? Amaç, bunun ortaya çıkarılması. Ama bunu ortaya çıkaracak araçları elde tutmanın mümkün olmadığını, onların sürekli olarak elden kaydığını görüyoruz. Ve bunu mantığa uygun akıl yürütmelerle açıklamaya ya da anlamaya çalışıyoruz. Beyhude gayret!

Bir durum hem akla uygun hem akla aykırı olduğunda işin içinden nasıl çıkılacağını kestirmek mümkün değil. 'Milliyet'in dünkü manşeti, Genelkurmay'ın fevkalade manidar açıklamasıydı: 'Ne hale geldik!'

Evet, ne hale geldik!

Kaynak: Zaman