AKP hükümeti söz verdiği köklü reformları yerine getirirse, Obama'nın 'Ermeni soykırımı'nı tanıma vaadinden endişe duymasına gerek kalmaz. Türkiye demokrasisini geliştirdikçe Obama yönetiminden destek alır

Acaba Türkiye Barack Obama'nın ABD başkanı seçilmesinden dolayı derin bir nefes aldı mı? Belki de Türkiye yeni başkanın seçilmesinden dolayı ilk kez arzulu görünmüyor.
Zira 2003'te Irak işgaline yaklaşımdaki zıtlaşma nedeniyle ikili ilişkilerin yaşadığı büyük zarara rağmen, genel kanı Obama'nın Ermeni meselesinde Türkiye'nin başını ağrıtacağı yönünde.
PKK düzenlediği eylemlerle Ankara için sorun oluşturmaya devam ediyor, ancak Ermeni meselesi daha hassas. Zira Hıristiyan Batı bu meseleye Kürt meselesinden daha fazla anlayış gösteriyor. Bu nedenle Obama'nın 1915'te Ermenilere karşı Türkler tarafından yapılan katliamları 'soykırım' olarak tanıma taahhüdü, Türk yetkililerle yeni yönetim arasındaki görüşmelerde ilk sıralarda yer alacaktır.
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın Obama'nın seçilmesine verdiği tepki dikkat çekiciydi. Erdoğan Obama'nın bazı tavırlarını kampanya dönemine bağladı ve seçimin ardından sona ermesi gerektiğini ifade etti. Yani Erdoğan Obama'dan Ermenilere verdiği 'soykırım'ı tanıma sözünden vazgeçmesini istiyor. Her Türk başbakanının alması öngörülen tavrın bu yönde olduğu şüphesiz. Ancak bu tavır, Obama'nın kampanya sırasındaki bütün yaklaşımlarının seçimin ardından son bulacak yalanlardan ibaret görerek yeni başkanı hafife alıyor.
Türkiye yeni başkana yaklaşımını sadece Ermeni meselesiyle sınırlarsa yanlış yapar. Zira Obama, bölge ve Türkiye'nin üzerine ağır sorunlar ve tehlikeler bindiren Irak işgalinin sona ermesini istiyor. Yeni başkan, PKK sorununun bitmesi için en fazla işbirliğini isteyen kişi olduğuna dair işaretler de gönderdi. Bu durum
Türkiye'nin çıkarına.
Obama İran da dahil bölgedeki sorunlara yaklaşımda barışçıl çözümü yeğliyor. Bu durum Ankara'nın bakış açısıyla örtüşüyor. Ankara yeni Washington yönetimini rahatlatması gereken bu rolleri zaten oynuyor.
Belki de Ankara azınlıklar, özgürlükler ve demokrasi konularında bir çifte standart karşısında bulunduğunu düşünüyor. Zira ABD'deki Demokrat yönetimlerin, nihai veya gizli amaçları bir yana bu konulara karşı daha hassas yaklaştığı mâlum.
Ankara Obama döneminde Hıristiyanların, Alevilerin, Kürtlerin ve diğer dini azınlıkların bazı haklarıyla ilgili konuların kızıştırılma ihtimalinden dolayı biraz endişeli. AKP de dahil hiçbir hükümet bu konulara yaklaşmaya cesaret edemedi. Fakat ABD'deki Demokratların bu konulara yönelik hassasiyeti aynı zamanda, AKP'nin AB üyeliği müzakerelerindeki duruşunu güçlendirecek şekilde reformları hayata geçirme eğilimiyle buluşuyor. Türkiye Obama'nın ABD başkanı olmasından endişelenmemeli. Çünkü Obama, Türkiye'nin ve özellikle de AKP'nin destekçisi olacak; tabii AKP ciddi reformlar yapmak isterse ki, Erdoğan ve arkadaşlarının istediği de zaten bu.
Diğer yandan, Obama yönetimi AKP'nin reform tezlerinin ciddiyeti bakımından bir sorun da oluşturmakta. Zira reform bazı anayasal düzenlemelerle ve askerin yetkilerinin azaltılmasıyla bitmiyor. AKP, Kürtlere kültürel haklarının verilmesi, dinsel ve mezhepsel azınlıkların isteklerinin kabulü gibi köklü reformlara dokunmadı. Başta 1915 olmak üzere geçmişle uzlaşı ve kara sayfaların temizlenmesiyle, Obama'nın Ermeni 'soykırımı'na yönelik tavrına dair endişelere çözüm bulunur. Sorun Obama veya rakibi John McCain değil. İsrail 2006'da yenildiğinde yeni Ortadoğu projesi de mağlup oldu. Türkiye ne istediğini bildiği sürece yenilmez veya Obama'dan endişe duymaz.

 

Kaynak: Radikal