Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, eşinin üç yıl önce bir sanatçıyı GATA’da ziyaret etmesinin engellendiğini açıkladı. Erdoğan, eşinin gözyaşlarına boğulduğunu ve konuşursa Türkiye’nin ayağa kalkacağını ifade etti. Bu durum ilk kez yaşanmıyor. Yetkililerin eşlerinin sadece orduya bağlı kurumlara değil, aşırılıkçı laiklerin başını çektiği başka resmi kurumlarına girmesi engelleniyor.
Erdoğan’ın bu olayı gündeme getirmesi ülkede başörtüsü sorununa dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. AKP iktidara hâkim olsa da, üniversite ve devlet dairelerindeki başörtüsü sınırlamalarını kaldırılmayı başarmış değil. Eşleri başörtüsü takan AKP üyeleri askeri kutlamalara tek başlarına katılıyor.
Başörtüsü konusu laiklik ve özgürlük kavramlarıyla bağlantılı temel bir noktayı gündeme getiriyor: AKP söylentilerin aksine, Türkiye gibi çeşitli din ve mezhepleri barındıran bir ülkede ‘emniyet sübabı’ olan laikliğe itiraz etmiyor. Tartışma konusu laikliğin anlamı. Zira AKP bireysel ve dini özgürlükleri koruyan, dinin devletten ayrılması ilkesiyle çelişmeyen esnek bir laiklik türünün baz alınmasını istiyor. AKP’nin bu kabulü, dini devletten ayırmayan İslami ilkelerle zımnen çelişiyor. Bununla birlikte rakipleri partiyi devleti İslamileştirmeyi istemekle suçluyor.
Oysa bu sav temelsiz. Başörtüsü yasağı laikliği korumayı değil, İslami eğilimleri vurmayı amaçladığı için, AKP gerginliği önlemek ve başka öncelikleri hayata geçirmek adına uygun şartları bekleme siyasetini sürdürüyor.
Başörtüsü yasağının ikinci boyutuysa bireysel ve dini özgürlüklerle bağlantılı. Türk deneyimi laikliğe benzersiz bir bir anlam kazandırdı. ‘Laikliğin anası’ Fransa’da üniversitelerde başörtüye izin veriliyor. Kanada’da tam bir özgürlük var.
Türkiye’de başörtüsü sorununun sürmesi toplumun enerjisinin yıllar boyu yapay bir sorunla boşa harcanmasına, ülkenin ilerlemesinin ve temel sorunları ele almasının engellenmesine yol açan bir kan kaybına sebep oldu.
Türkiye’nin dış politikada olduğu gibi iç politikada da kendi ayakları üzerinde durmasının zamanı geldi. İsraillilerin ‘alçak koltuk’ ırkçılığına karşı koyup onları yenilgiye uğratan Ankara, içerideki ‘alçak koltuklar’ın sahiplerini de yenecektir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 10 Şubat 2010)
Kaynak: Radikal