ABD desteğiyle dönen Butto'nun ölümünden ilk yararlanan kişi, iktidarı paylaşmak istemeyen Müşerref. Ancak onun suçlu olduğunu söylemek zor; Butto tüm İslamcıların nefretini kazanmıştı

Pakistan'da, Benazir Butto'nun ölümünden öncelikle yararlanan kişi Devlet Başkanı Pervez Müşerref. Fakat bu durum General Müşerref'in eski başbakanın hayatına mal olan eylemin sorumluluğunu taşıdığı anlamına gelmez. Zira bu bir intihar eylemiydi ve Müşerref rejimi arkasında olsaydı, eylemi gerçekleştiren kiralık katil yaşamayı tercih ederdi.
Eylemin arkasında kimin bulunduğunu öğrenmeden önce zaman geçecektir; fakat, ekimde sürgünden dönmesinden beri Butto'nun, şiddeti tek siyasi yöntem olarak alan aşırılık yanlısı dini cemaatlerden birinin hedefi haline geldiğini söylemek akıldışı değil. Zira dönüşünden bu yana, hatta gelişinden önce bile, Butto siyasi konuşmalarında ülkedeki 'İslamcı tehdidi ortadan kaldırmak' için döndüğünü 'müjdeliyordu'. 8 Ocak'ta yapılması kararlaştırılan seçim tarihi yaklaşırken topluluklarla yerel ve uluslararası medya organlarına yaptığı konuşmalarda, iktidara gelirse programını hayata geçirmekte kararlı olduğunu dile getiriyordu.
Bu programın maddeleri kendi ifadesiyle, 'çocuklara, masum kadın, yaşlı ve çocukların öldürülmesi dışında bir şey öğretmeyen' ve sayıları binleri bulan dini okulları kapatma gibi İslami cemaatlere karşı hedeflerle sınırlıydı.
Butto, dönüşü sonrası Karaçi'de kendisini karşılayan ilk intihar patlamasından ders çıkarmalıydı. O gün zırhlı araç içinde bulunmasaydı, onun akıbeti de dönüşünü kutlamak için toplananlar arasında ölen 140 kişininki gibi olacaktı. Fakat sürgünden kendisini ABD'ye ve Batı'ya Müşerref'le ABD'nin 'teröre karşı savaşı'nı müzayedeye sunarak dönmüşken, İslami cemaatlere yönelik bu düşmanca söylemini bırakabilir miydi?
Bu bakış açısından hareketle, Butto'nun Müşerref rejimini güçlendirme amaçlı Amerikan planıyla bağlantısının bedelini hayatıyla ödediği söylenebilir. Bu plan doğrultusunda ABD, 'teröre karşı savaş'ın sürmesine demokratik ve halkçı bir meşruiyet vermek için düzenlenecek şaibeli genel seçimler sonrası, Butto'yu Müşerref'in yanında iktidara ortak etmek istiyordu. Müşerref cumhurbaşkanı, Butto başbakan olacaktı. Washington'a bağlılık açısından, Müşerref'le Butto arasında temel bir farklılık yoktu aslında. General Amerikan planından mutlu değildi. Butto'nun iktidara katılımı, ABD'nin kendisinin tek başına silahlı terörle mücadele misyonunu sürdürmekten aciz olduğunu düşündüğü anlamına geliyordu.
Fakat Butto diğer yandan, Batı'ya 'terör örgütleri'nin kökünü kurutma noktasında yüzeysel halkçı tabanı sayesinde generalden daha güçlü olduğu izlenimi vermek için, generalle müzakerelerinde İslami cemaatlere ve özellikle de 'Pakistan Taliban'ı'na karşı kışkırtıcı bir söylem kullandı.

Müşerref mutluluktan havaya uçuyor olmalı
Şimdiyse, Butto'nun sürpriz ölümü sonrası Müşerref mutluluktan havalara uçuyor. Zira tek başına iktidarı kesinleşti fakat iki haftadan kısa süre sonra düzenlenecek genel seçim engeli duruyor. Özellikle de, Butto'nun partisi seçim savaşına girmek için diğer muhalefet partileriyle birleşir veya seçimleri boykot ederse...

Peki Müşerref, Butto suikastının iktidardan, demokratik engelleri kaldırıp teröre karşı savaşı tırmandırmasını istediğini savunarak seçimleri iptal edebilir mi? Dolayısıyla, tekrar olağanüstü hal ilan eder mi? Değişmeyen tek şey, ABD'nin generale geçmiştekinden daha da fazla ihtiyaç duyar hale gelmesi.

Kaynak: Radikal