Rus basınında son zamanlarda Stalin'in zehirlenerek öldürülmesi gündeme geldi. Tartışmaya açıklık kazandırmak amacıyla yayınladığımız makale, Türk okuyucular açısından bilinmeyen noktaları aydınlatıyor.
İosif Stalin 5 Mart 1953 tarihinde öldü. En azından resmî açıklamada bu tarih verildi. Ölümünden 55 sene geçmesine rağmen hâlâ Stalin'in gerçek ölüm sebebi hakkında tartışmalar devam ediyor. Bu ise o kadar anormal bir durum değildir.
Zehirlenme meselesi 1953 yılının mart ayında konuşulmaya başladı. Bu konuda Stalin'in oğlu Vasiliy herkesten fazla konuşuyordu. Onu tedavi eden doktorlar, örneğin profesör Lukomskiy de şüphelerini dile getiriyorlar, Stalin'in korumaları da kendi aralarında konuşuyorlardı. Halk arasında da dedikodular dolaşmaktaydı. Özellikle de onun gömülme töreninde herkes bunu konuşuyordu. Esasen bunlar farklı dedikodulardı. Bunları bir araya getiren ve üst makamlara sunan Batı'nın istihbarat birimleri idi. Bunu yeni açıklanan CIA belgeleri de kanıtlamaktadır. Bu dedikodulardan en meşhurları şunlardır:
"İlk olarak Kruşov onu boğmak için hamle yaptı"
Birinci dedikodu: Resmî kaynakların açıkladığı gibi ölüm Kremlin'de değil, yazlıkta gerçekleşti. Koruması, Beriya'yı (kendisi de Gürcü olan, Stalin döneminin gizli polis şefi) arayıp Stalin'in şüphe doğuracak bir şekilde uzun süredir uykudan kalkmadığını bildirdiğinde, o, Malenkov ve Kruşov'u aradı. Üçü toplanarak, yazlığa geldiler. Stalin'i yerde yarı baygın bir şekilde yatarken buldular ve güya Kruşov onu boğmak için hamle yaptı. Arkasından diğerleri de onun üzerine atıldılar. Stalin'in durumunu bilen korumaları ise, Beriya hemen ortadan kaldırdı. Stalin'in hastalık haberini ise o artık öldükten sonra yaymağa başladılar.
İkinci dedi kodu: Kendisini 'L. Kaganoviç'in yeğeni' olarak tanıtan Amerikalı muhabir Styuart Kagan 1981 yılında 'dayısını' ziyaret etti ve onun dilinden Stalin'i nasıl öldürdüklerini yazdı.
Olay şu şekilde gelişti: Bir gece toplantısında güya 'dayı Lazar' Stalin'e 'doktorlar hakkında suikast' meselesini tekrar gözden geçirmesini teklif etti. Onlar hakkında uyduruk bir suçlama zaten hazırlanmıştı. Bundan başka Yahudilerin sürgününün de iptal edilmesi meselesini de dile getirdi. Stalin şoke oldu. Toplantıda bulunanlar oylama yaptılar. Beriya ve Kruşov tarafsız kaldı. Stalin herkesin defolması için bağırdı. Lazar'ın göğsüne vurdu: 'Kurva! Kurva!' diye küfür etti. Korumalarını çağırmak için düğmeye basmak istedi. Ancak Molotov ve Mikoyan onu geri ittiler. Stalin yere düştü...
Güya bundan önce Molotov, Voroşilov ve Kaganoviç kendi aralarında ne yapacakları konusunda anlaşmışlardı. Çünkü onların hanımları Yahudi idiler... Üçü, Stalin'i yerde sıkıca tuttukları vakit, Bulganin onun çenesini açtı, Molotov ise Kaganoviç'ten flakonu alarak içindeki ilacı ağzına döktü. Bu, kanın pıhtılaşmasını önleyen dikumarin ilacıydı. "Artırılan dozun etkisinin Stalin'i kesin olarak öldürmeyeceğini," ancak kanı daha da durultacağını ve yaralanacağını düşünüyorlardı. Aynen istedikleri gibi de oldu. Gerçi Stalin hayatta kalmak için direndi, ancak... Onun organizması direnmeye çalışırken, yakınları ona toprağa gömmeye hazırlanıyorlardı!
Üçüncü dedikodu: İkinci ihtimale benziyor ve o da yabancı kaynaklıdır. Güya saray yazarı İ. Erenburg ve sonralar da Merkezî Komite'nin üyesi P. Ponomarenko yurt dışına çıktıklarında Stalin'in Merkezî Komite'nin toplantısında yaralandığını anlattılar. Bu toplantıda Stalin, 'Yahudilerin Uzak Doğu'daki Yahudi Otonomi Bölgesi'ne sürülmesi meselesini dile getirdi. Ancak Komite üyeleri çok sert bir şekilde karşı çıktılar. O kadar sert karşı geldiler ki, Stalin kalp krizi geçirdi.
Dördüncü dedikodu: Arnavutluk Devlet Başkanı Enver Hodji anlatıyor: "Mikoyan'ın kendisi bana ve Mehmet Şeh'e Kroşov'la beraber Stalin'e suikast hazırladıklarını ancak sonradan bu düşünceden vazgeçtiklerini itiraf etti". Bu bilgi öyle aktarıldı ki, sanki Mikoyan'ın Stalin'in öldürülmesinden vazgeçtiğine dair sözü, sadece karşı tarafı ikna etmek için söylenmişti.
Doktorlar hemen zehirlenmeye işaret ettiler
Ancak bütün bunlar dedikodudan başka bir şey değildir. Şimdi olayın tanıklarına kulak verelim.
En yaygın görüş, yazlığın genel sorumlusu P. Lozgaçyov'a aittir. Bu görüşü olaya şahit olmayan ancak belgeleri inceleyen tarihçiler de desteklemektedir. Görüş şu şekildedir: Stalin, Beriya, Malenkov, Kruşov ve Bulganin, Kremlin'de sinema filmi izledikten sonra akşam yemeyi yemek için Blijnaya yazlığına geliyorlar. Sabaha doğru saat 05.00 gibi onlar yazlıktan ayrılıyorlar ve Stalin saat 18'e kadar kendisi ortalıkta gözükmüyor. Sonradan ışıklar yanıyor ancak o yine de ortaya çıkmıyor. Lozgaçyov ona postasını götürdüğünde Stalin'in yarı bilinçsiz bir şekilde yerde yattığını görüyor... Malenkov, Beriya, Kruşov ve diğerlerini çağırıyorlar. Onlar geliyor ancak Stalin'in gece içkisinden sonra sadece uyuduğuna karar veriyorlar. Bundan dolayı da hiç bir şey yapmıyorlar. Korumalar tekrar endişelerini dile getirdiklerinde ise 'tartışanlar' doktor çağırmaya karar veriyorlar. Ancak... Sabah saat 9'da yani Stalin, doktor müdahalesi olmadan yarı baygın bir şekilde 14-15 saat kalmıştı. R. Medvedev'in hesabına göre ise bu süre daha fazlaydı, yani 36 saat.
Lozgaçyov'un iddialarını Stalin'in korumaları kesinlikle kabul etmiyor. Onlar, "Stalin'in odasına kapıyı kırmadan girmek imkânsızdı" gibi düşüncelere katılmıyor. Bunu Beriya'nın oğlu Sergo, MGB'nin eski bakan yardımcısı V.Ryasnoy ve yazlığın kumandanı İ. Orlov da iddia etmektedir.
Başka bir tanıklığı ise, Kremlin Özel Mutfağı'nın idarecisi G. Kolomençeva yapmaktadır: O, yazlığın kumandanı Orlov'un bizzat kendisine "Stalin'i hemen ölü bulduklarını" söylediğini iddia etti. Ölen önderin rolünü ise, onun 'ikizi oynuyordu'. Bu, Beriya ve Malenkov'un diğerleri 'hastanın' sağalmasını beklerken yönetime el koymalarına zaman kazandırmak için yapılıyordu.
Şunu da hemen belirtelim ki, hatta hastalığın yeri ve zamanı konusunda da farklı kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Resmî açıklamada ise, "yoldaş Stalin'in beyin kanaması o Moskova'daki evindeyken 2 Mart gecesinde gerçekleşmiştir". Kruşov ve diğerlerinin hatıralarında ise her şeyin belirtilmeyen bir zamanda yazlıkta olduğu yazılıyor.
Sonuçta ise, daha yeni açıklanan belgelere ve günümüze kadar yaşayan korumalarının hatıralarına dayanan tanıklıkları belirtelim. Belgelere göre – bu belgelerin altında meşhur Rus doktorların imzaları bulunmaktadır – Stalin'i tedavi etmeye Lozgaçyov'un iddia ettiği gibi sabah saat 09'da değil, saat 07'de artık başlanılmıştı. Korumalar kapıyı kırar kırmaz doktorlar hemen çağrılmışlardı. Bu 1 Mart'ı 2 Mart'a bağlayan gece oldu.
Doktorların dergileri ve onların şerhleri zehirlenmeye direkt işaret etmekte ve bununla da Stalin'in ölümünü bizzat izlemiş olan Kruşov ve benzeri tanıkların adıyla yayınlanan hatıraların söylediklerini yalanlamaktadır. Nihayetinde ise şayet tıbbî belgelere inanacak olursak, o zaman Kremlin duvarları içinde gömülen insanın Stalin değil, Stalin'e benzeyen başka bir şahıs olduğunu söyleyebiliriz.
Stalin'in ölümünü isteyenler
Şöyle bir soru ortaya çıkıyor: Stalin'i kim zehirledi?
Bu soru, ilk defa 60'lı 70'li yıllarda soruldu ve A. Aftorhanov "Stalin'in ölümünün sırrı" adlı bir kitap yazarak bu soruya cevap verdi. Yazar, Lavreniy Pavloviç Beriya'nın katil olduğunu düşünüyordu! "Stalin'in ölümü kimin işine geliyordu?" sorusunu cevaplamak için savaştan sonraki yıllarda kimin ve niçin 'yandığını' veya önderin ciddi şüphelerine hedef olduğunu hatırlamak gerekiyor.
Herkesten önce hedefteki bu kişi, Lavreniy Beriya idi. 1945 yılının Aralık ayında ona 'özel atom projesi'ni yürütme görevi verildi. Ancak daha sonra NKVD'nin narkom'u (milli komite) görevinden alındı. Zaman geçtikçe Stalin, Beriya'nın işlerinin uydurma olduğunu daha fazla öğrenmeye başladı ve anladı ki, güvenlik birimlerinin işlerinde hiç de her şey iyi değildir. 1940'lı yılların sonlarına doğru takip edilmeye ve hakkında 'dosya' hazırlanmağa başladı. Beriya'nın oğlunun söylediklerine göre bundan kendisinin de hemen haberi oldu ve karşı tedbirler hazırladı. 'Mingrelskoye işi' ve 'doktorların işi' meselelerinde Beriya'nın daha fazla açığını yakalamaya başladılar. Ancak o oğluna çok defa şöyle demişti: "Kesime güden koyun gibi olmayacağım!"
Şüpheleri üzerine çeken diğer kişi Georgiy Malenkov'tur. 1946 yılının Mayıs ayında Merkezî Komite'nin insan kaynakları başkanlığından alındı ve 1948'in Temmuz ayına kadar da gazaba hedef olma durumu devam etti. Onu itham ettikleri şey ise çok vahimdi: "Savaş yıllarında çok sayıda pilotun ölüm sebebi tam olarak hazırlanmamış uçaklarla savaşa gitmeleri..." Malenkov'un bu rezaletten haberi olsa da, bunu Merkezî Komite'nin VKP'sinde dile getirmedi ve insanlar kazaya uğramaya devam ettiler. Bu da düşmanın ekmeğine yağ sürmek demekti. Beriya onu kurtarmasaydı, Malenkov hayatta kalamazdı. Aynı Beriya bir eliyle ona yardım ediyor, diğer eliyle de onun dosyasını hazırlıyordu. Sonra ise, bu dosyayı kendisine de gösterip uslu durması konusunda onu ikaz etti. Beriya'nın oğlu, 'Böylelikle de babam, Malenkov'u kendi adamı yaptı" diye hatırlamaktadır.
Üçüncü şüpheli Nikita Kruşov'dur. Argumentı i Faktı, yakın zamanda Kruşov'un hayatını anlatan drama yayımladı. Kruşov, Stalin'in önünde dizleri üzerine çökerek, oğlu Leonid'in kurşuna dizilmemesi için yalvarmaktaydı. Bu olaydan sonra Leonid tesadüfen bir adamı kurşunladı. Kruşov başka nedenlerden dolayı da Stalin'e kırılmış olabilirdi. Örneğin, bir keresinde Nikita Sergeyeviç bir makale yazdı ve orada köylerde köyşehirleri oluşturmak için bir proje öne sürdü. Projeye göre, köylerde yaşayanlar bu şehirciklere yerleştirilecek, bütün üretim orada yapılacak, hayat ve sosyo-kültürel bütün faaliyetler de orada yapılacaktı. Bu makaleyi okuyan Stalin hemen bu hayalci projenin tehlikelerini anladı ve ona karşı çıktı. Korkuya düşen Kruşov hemen Stalin'e bir mektup yazdı: "Sayın yoldaş Stalin! Siz benim 4 Mart 1951 tarihinde yaptığım konuşmadaki hatalara çok yerinde eleştirilerde bulundunuz… Ben başka bir makale yazarak, makalemi eleştirmeye hazırım..."
Stalin, onun söylediklerini kabul etti ve Kruşov da gerçekten makalesine bir eleştiri yazısı yazdı. Onun bunu yaparken, mânen ne kadar azap çektiğini hayal etmek o kadar da zor değil!
Stalin'in ölümüne V. Molotov da karşı olmayabilirdi. Tarihî vesikalara göre – örneğin Kurks Obkom'unun başkanı L. Yefremova'ya göre – 1952 yılının Ekim pleniyumunda Stalin, Molotov'un üç siyasi hatasını dile getirdi. O hatalardan bir tanesini böyle ifade etti: "Yoldaş Molotov, hanımına o kadar çok saygı duyuyor ki, biz Politbüro'da herhangi bir önemli karar verir vermez, bu hemen yoldaş Jemçujina'ya ulaşıyor. Şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Gözükmeyen bir bağ Politbüro ile Molotov'un hanımını ve onun arkadaşlarını – bu arkadaşların içinde yabancılar da bulunmaktadır, örneğin İsrail'in büyükelçisi Golda Meyer – birleştiriyor. Politbüro'nun herhangi bir üyesinin böyle bir davranışı asla kabul edilemez!"
A. Mikoyan da siyasi şüphelerle karşı karşıyaydı. O, Stalin tarafından "yeni ortaya çıkan Frumkin", köylülerle ilişkisinde de Buharin'in taraftarı olarak isimlendirilmişti. Nihayetinde ise, Stalin'i sevmemesi için G. Jukov'un da nedenleri vardı. Bunu V. Suvorov'un belgelerle desteklenen araştırmaları da kanıtlamaktadır. Savaştan sonra Stalin, mareşali Moskova'dan uzaklarda askerî birliklerin içinde tekrar terbiye olunması için göndermişti.
Stalin biraz daha yaşamış olsaydı, ne olurdu?
Elbette ki "Stalin biraz daha yaşamış olsaydı, ülkede neler olurdu?" sorusunu sormakla sadece ihtimaller yürütebiliriz. Her şeye rağmen Beriya büyük bir ihtimalle hapse atılır ve daha sonra da kurşuna dizilirdi. Mahkemede onun, yönetimde rakiplerini pasifize etmek için uydurmuş olduğu 'Leningrad işi' ve diğer işleri gün yüzüne çıkmış olurdu. Ayrıca onun gizli olarak – dayısının hanımı vasıtasıyla – Gürcistan'ı SSCB'den ayırma planları yapan Gürcü muhacir teşkilatını desteklediği de ortaya çıkmış olurdu.
ABD ve NATO'nun saldırganlaştığını gören Stalin büyük bir ihtimalle ordunun modernizasyonunu hızlandırır ve kozmik silahların üretimine başlardı. Bunun için artık 1950'li yılların başlarında Korolyov tarafından R-7 füzesinin projesi hazırlanıyordu. Yuriy Gagarin onunla uçmuştu. Stalin yaşasaydı, Amerikalıların değil Rusların ilk defa Ay'a gideceği de ihtimallerden biriydi.
Şayet Stalin kendi yerine vârisini hazırlamağa zaman bulsaydı, bu muhtemel Kruşov olmazdı. Çünkü onun bilgisi, Stalin tarafından yeterli bulunmuyordu. O zaman da ne akılsızca ham toprağın kullanılması projesi, ne de asırlarca başarıyla kullanılan üretim irtibatlarının koparılmasına neden olan ülke topraklarının sovnarhoz'laşma yoluyla özelleştirilmesi projesi olmazdı. Ne de Kruşov'un dikkatini çektiği her konuya neticesi çoğu zaman felaket olan müdahaleleri olmazdı...
Ölümüne yakın bir zamanda Stalin, bir tek içgüdü ile ekonominin geliştirilmesini sağlamanın mümkün olmadığı kanaatine varmıştı. Bu konuda şöyle demekteydi: "Şimdi durum bizi şöyle bir iş yapmağa zorlamaktadır. Şayet biz ilmî temeller esasında kendi elemanlarımızı, iş adamlarımızı ve ekonomiyi yönetecek insanlarımızı hazırlamazsak, ölümümüz kaçınılmaz olacaktır! Ekonomimizi gerçek ilmî temellere dayanarak yapılandırmamız gerekmektedir…" Sosyalist ekonomik sistemi yönetebilecek idarecilerin ilmî gelişmelere paralel olarak yetiştirilmesi meselesi konuldu. Stalin 'yöneticilerinin' lejyonlarının Sovyet ekonomisini hiç bir zaman ulaşamadığı yüksekliğe çıkarabileceği istisna değildir. Sonraları bunun benzerini Den Syaopin Çin'de yapmağı başardı.
Elbette ki bütün bunlar ihtimallerdir. 1953'te ölmemiş olsaydı, Stalin'in yönetiminde ülkenin yolunun nasıl olacağı fikri tarihçilerden daha fazla fantezi meraklılarının konusudur. Gerçekte ise generalissimusun ölümü meselesine nokta konması gerekiyor. Netice itibariyle bu esrarengiz ölümün üzerinden yüzlerce yıl geçmemiştir ki, üzeri ebediyen karanlık sır perdesiyle kaplanmış olsun. Bir de bütün bunlara ilaveten 'Argumentı i Faktı', 2005 yılında Stalin'in zehirlendiğini ispat eden Kremlin'in eski arşiv belgelerini ortaya çıkardı. Tarihçiler kendi görevlerini yerine yetirdiler. Geriye ülkemizin başkanlığını yapmış kişinin son günleri hakkındaki belgelere hukukî değerinin verilmesi meselesi kalmıştır. Bunun zamanı gelmiştir.
Makale Rusça aslından İbrahim Ali tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.