Peter Baker’ın 24 Nisan 2010’da New York Times’da yayımlanan “Obama Kelimeyi Kullanmadan Soykırım Diyor” başlıklı makalesi, medyanın büyük kısmının ABD başkanının 24 Nisan’daki Ermeni Soykırımı’nı anma açıklamasına dair verdiği haberler gibi, açıklama metninin yanlış bir okumasına dayanıyordu.
Buna göre başkan Türkiye’yi incitmekten kaçınma çabası sergilemekle birlikte, ‘tarihe dair bakışım değişmiş değil’ diyerek 1915 Ermeni Soykırımı’nı kabul etmenin zekice bir yolunu bulmuştu. Senatör ve başkan adayıyken dile getirdiği bu bakış, Ermeni soykırımının ‘yığınla tarihi kanıtla destekleyen, yaygın biçimde belgelenmiş bir gerçek’ olduğuydu.
Bu yıl Obama 1915 olaylarına ‘20. asrın en vahim mezalimlerinden biri’ diye atıfta da bulundu ve Ermenice ‘Medz Yeghern (Büyük Felaket)’ ifadesini iki kez kullandı. Bu, üst düzey Türk yetkilileri kızdırdı, zira Yahudiler için Şoah neyse, Ermeniler için de bu ifade odur. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın başkanın açıklamasının ‘doğru ve kabul edilebilir olmadığını’ söylemesi, Obama’nın ‘Ermeni Soykırımı’ kavramını hâlâ geçerli kabul ettiğini nasıl ustaca açık ettiğini gösteriyordu.
Şu an ABD-Türkiye ilişkilerinde bulunulan noktada ABD Dışişleri Ermeni Soykırımı konusunda Türkiye’ye karşı çıkacak etik cesarete sahip olmasa bile, Obama bunu başkan sıfatıyla teyit etmek konusunda bir adım ileri attı. Gelecekte eski bir hukuk profesörü olan Obama için, 1943’te ‘soykırım’ kelimesini yaratan hukukçu Raphael Lemkin’in soykırımı uluslararası bir suç olarak hukuki bir kavrama kavuştururken Ermenilerin yaşadıklarını temel almak zorunda kaldığını hatırlatmak epey uygun düşebilir.
Türklerin Ermenileri kasten grup halinde yok etmesine ilk kez soykırım diyen Lemkin’di. Holokost Lemkin üzerinde doğrudan ve şahsi bir etkide bulunmuş olsa da (Naziler ailesinden 49 kişiyi öldürmüştü), soykırımlar arasında hiçbir hiyerarşik sıralama bulunmadığını açıkça savundu. 1948’de şöyle yazı-yordu: “1916 ve sonrasında [ABD Başkanı Woodrow] Wilson, soykırıma kurban giden Ermenilerin akıbetiyle yakından ilgilendi. O dönemde 1.2 milyondan fazla erkek, kadın ve çocuk katledildi. ABD Dışişleri Bakanlığı, ‘Bu hükümet uluslararası bir yanlışın sessiz bir parçası olamaz’ diyordu. Soykırım sözleşmesi kitlesel şiddeti bir yönetim sistemi olarak kınar. Bu suç Hitler’le başlamadı, Hitler’le sona ermedi.”
BM Genel Kurulu’nun Aralık 1948’de Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Anlaşması’nı kabul etmesinin akabinde de Lemkin şu ifadeleri kaleme alıyordu: “Bu anlaşmada soykırım ulusal, ırksal, etnik ve dini grupların kasten yok edilmesi olarak tarif edilmektedir. Soykırım örnekleriyse Ermenilerin 1. Dünya Savaşı’nda, Yahudilerin 2. Dünya Savaşı’nda imha edilmesidir.”
Uluslararası Soykırım Akademisyenleri Birliği’nde ve insan hakları camiasında yer alan bizler, Obama’nın Lemkin’in ilk kez 1940’larda ortaya attığı Ermeni Soykırımı kavramını açıkça kullanacağını umut ediyoruz. Obama’nın kendi açısından Ermeni Soykırımı’nı tam olarak tanımak yönünde önemli bir ileri adım attığı bu dönemde, ABD’de Türkiye’nin inkârının ve baskısının artık hoş görülmeyeceği yeni bir atmosferin oluşması potansiyeli söz konusu. (ABD’de yayımlanan gazete, Colgate Üniversitesi‘nde öğretim görevlisi, Raphael Lemkin Ödülü’nü alan ‘Fırat Yanıyor: Ermeni Soykırımı ve Amerika’nın Tepkisi (The Burning Tigris: The Armenian Genocide and America’s Response)’ adlı kitabın yazarı, 6 Mayıs 2010)
Kaynak: Radikal